‘Kararlılığımız Amerika tarafından da biliniyor’

Bizim özellikle Kuzey Suriye’de herhangi bir terör oluşumuna, terör yapılanmasına sıcak bakmamız mümkün değildir. Bu konudaki kararlılığımız Amerika tarafından da biliniyor. NATO’daki müttefikimiz ve stratejik ortağımız olan ABD de söz konusu bölgede Türkiye’ye karşı oluşturulabilecek bir tehdide sıcak bakmayacaktır. Müttefiklerimizin böyle bir yanlışın içerisine düşeceklerini sanmıyorum”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin ve Endonezya gezilerinin ardından Türkiye’ye dönerken, PKK ve IŞİD’e yönelik operasyonlar, Suriye’deki gelişmeler ve ABD ile ilişkiler konusunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
‘Kararlılığımız Amerika  tarafından da biliniyor’
- Türkiye - ABD ilişkilerinin son durumu nedir ve yakın dönemde bir ABD seyahati var mı?
“Henüz nihai kararımızı vermedik. Eğer Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılırsam Eylül’de, katılmazsam bu ay içerisinde bir ABD seyahati söz konusu olabilir. Gittiğimizde, Maryland’deki külliyenin açılışını da gerçekleştirelim istiyoruz. Orada muhteşem bir eser ortaya çıktı. Dolayısıyla, hem Washington’u hem New York’u içeren bir ziyaret olacak.”
‘Tek millet, tek devlet’
- Türkiye ABD ilişkilerindeki son duruma ilişkin değerlendirmeniz?
“Malumunuz, Temmuz’un 22’sinde Sayın Obama ile özellikle DAİŞ eksenli bir telefon görüşmesi yaptık. Bu hususta oluşturulacak koalisyon güçleriyle alakalı olarak yaptığımız, yapmakta olduğumuz ve yapacağımız çalışmaları değerlendirdik. Onun akabinde bildiğiniz üzere bazı gelişmeler meydana gelince, bir astsubayımızın da şehit olmasıyla birlikte, tehdit unsurlarına karşı, DAİŞ’e karşı operasyonumuzu da yapmış olduk. O sırada Kandil’deki gelişmeler de farklı bir tehdit unsuruydu. İçeride de bazı tehdit unsurları vardı. Bunlara yönelik olarak da adımlarımızı atmak durumunda kaldık. Polislerimize ve askerlerimize yönelik saldırılar, güvenlik güçlerimizin şehit edilmeleri bu süreci ciddi manada tetikler hale geldi. Bölücü terör örgütünün, doğuda, güneydoğuda, büyük şehirlerimizde yaptıkları, demokratik bir ülke için kabul edilebilir, müsamaha gösterilebilir şeyler değil. Bu yapılanlara karşı, hükümet, devlet elbette gerekli adımları atmak durumundaydı. Nitekim bu adımlar atılmıştır ve atılmaya da devam edilecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bu noktada kararlıyız: Tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak konusunda taviz vermemiz mümkün değildir. Olanlar karşısında daha fazla sabretmek mümkün olamazdı. DAİŞ ve PKK da dahil olmak üzere terör odaklarına karşı düzenlediğimiz operasyonlara ilişkin müttefiklerimiz başta olmak üzere ilgili devletleri de bilgilendirdik. Birleşmiş Milletler ve NATO da haberdar. Bütün dünya attığımız adımlara saygı duyduğunu söyledi.
Dünyanın değişik yerlerinde Türkiye düşmanı olan bazı medya organlarının yayınları var. Onların yaptıkları dezenformasyon da var. Ama tabii ki bunlara bizim eyvallah etmemiz mümkün değil. Elbette gereken neyse yapılacaktır. Planımız neyse bu planımızı uygulamaya devam edeceğiz.Terörle beraber hareket edecek olanlar buyursunlar terörle beraber hareket etsinler. Barışa ve Türkiye’nin huzuruna katkıda bulunmak isteyenler de buyursunlar bizimle birlikte hareket etsinler.”
- Türkiye’nin PYD konusundaki tavrına karşın ABD’nin PYD ile neredeyse stratejik müttefiklik ilişkisi kurduğu konuşuluyor. Bu durum Türkiye’nin PKK ile mücadelesine ve güvenlik anlayışına nasıl yansır?
“Bu konu, Kobani’de DAİŞ’le çatışmaların yaşandığı süreçte, Obama’yla yaptığımız bir telefon görüşmesinde gündeme gelmişti. Obama, “Kobani 2 güne kalmaz düşebilir” demişti. Ben de kendisine, 200 bine yakın Kobanilinin zaten bizim ülkemizde olduğunu hatırlatarak, orada sadece 3 bin civarında savaşçı bulunduğu söylemiştim. Özgür Suriye Ordusu’nun ve peşmergelerin desteğiyle Kobani’nin düşmesinin pekala engellenebileceğini belirtmiştim. Oraya silah indireceğiniz silahlar sadece PYD’ye değil DAİŞ’e de gidebilir demiştim. PYD’nin içinde PKK terör örgütünün unsurlarının da yer aldığından, PYD’nin adeta PKK’nın farklı bir yapılanması olduğunu anlatmıştım. Ama bunu pek anlamak istemediler, o gece malum oraya silah da indirdiler. Ama süreç bizi haklı çıkardı. Müteakip süreçte de, Türkiye’deki Kobanililerin yaklaşık 120 bini geriye döndü. Burda kalanların sayısı da şu anda zannediyorum 70 80 bin civarında. Bizim özellikle Kuzey Suriye’de herhangi bir terör oluşumuna, terör yapılanmasına sıcak bakmamız mümkün değildir. Bu konudaki kararlılığımız Amerika tarafından da biliniyor. NATO’daki müttefikimiz ve stratejik ortağımız olan ABD de, söz konusu bölgede Türkiye’ye karşı oluşturulabilecek bir tehdide sıcak bakmayacaktır. Müttefiklerimizin böyle bir yanlışın içerisine düşeceklerini sanmıyorum.”
‘Kararlılığımız Amerika  tarafından da biliniyor’
‘Koalisyon güçleri olarak aramızda konuşacağız’
- Son operasyonları, “Türkiye bölgesel bir savaşa çekiliyor” şeklinde yorumlayanlar var... İncirlik’in de açılmasından sonra, yeni bir kırmızı çizgimiz var mı?
Türkiye’nin bölgesel bir savaşa çekildiği doğru değil. Böyle bir iddiayı ya da yorumu paylaşmam mümkün değil. Bu iddiayı ortaya atanlar, şu anda yapılmakta olan operasyonları engellemek istiyorlar... Bu konuda, Irak’ın bazı açıklamaları var. Kandil’i vurmamızı onlar kendileri için doğru bulmadıklarını söylüyorlar. Öncelikle Irak olarak siz, kendi topraklarınızda, Türkiye’ye tehdit oluşturan terör unsurlarının barınmasına izin vermemelisiniz. Onları engellemezseniz, Türkiye kendi tedbirini kendisi alacaktır, gereğini de yapacaktır. Kaldı ki biz Irak yönetimine, teröre karşı mücadelede kendilerine gerekli yardımı vermeye hazır olduğumuzu her zaman söyledik. Öte yandan Suriye’de PYD’nin Suriye ordusuna katılabileceğine, Esed rejiminin de bu yöndeki eğilimlerine ilişkin haberler ilginç. Tabii ki koalisyon güçleri olarak tüm bunları aramızda konuşup değerlendireceğiz, ona göre de yol haritamıza işlerlik kazandıracağız.
- DAİŞ, PKK ve PYD, aynı anda Türkiye’ye karşı kullanılıyor diyebilir miyiz?
“Aralarında bir takım çıkar ilişkileri olduğunu göz önüne almak gerekir. Mesela Tel Abyad’da yaşananlar... DAİŞ önce işgal ediyor. Tel Abyad boşaldıktan sonra PYD ile DAİŞ arasında mücadele başlıyor. Bu defa da oraya PYD giriyor... Yapılması gereken boşaltılan bu tür şehirlere Araplar, Türkmenler de dahil olmak üzere oraların asli sakinlerinin de tekrar dönebilmelerini sağlamaktır. Bu nasıl mümkün olacak? Oraların güvenliği sağlandıktan sonra olacak. Aynı şey Cerablus için de geçerli. Bu çerçevede, koalisyon güçleriyle sürdürmekte olduğumuz çalışmalar, Suriye içindeki ılımlı muhalefete vermekte olduğumuz destek çok önemli. Orada ikmal yolları her zaman koruma altında olmalıdır. Bizim bir diğer arzumuz da, yine koalisyon güçleriyle müşterek alacağımız kararlarla, Türkiye’deki mültecilerden topraklarına dönmek isteyenlere ülkelerine dönüş imkanı sağlamak. Türkiye olarak biz üzerimize düşeni yapacağımız gibi, birçok ülke de üzerlerine düşeni yapacaklarını söylüyor. Nihai karar bir donörler toplantısı ile verilecek. “
‘Kobani düşmesin diye yaptık’
- O dönemde sizin “Kobani düştü düşecek” sözünüzü, bazı kesimler sanki buna seviniyormuşsunuz gibi algıladı...
Bunu daha önce de defalarca söyledim. O ifadelerimi çarpıtanların kimler olduğu belli. Kobani’nin düşmesini arzulamamız asla söz konusu olmamıştır. Kobani’nin düşmesinin Türkiye’ye, bizlere kazandıracağı bir şey de olamaz. Nitekim Kobani’nin düşmesini istemediğimiz için Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) ve Peşmergelerin Kobani’nin imdadına koşmalarına imkan sağladık. Tüm bunları yaptıysak, Kobani düşmesin diye yaptık. O esnada, ABD’nin havadan yapmış olduğu harekatı, karadan destekleyecek güç yoktu. O güç hangi güç olmuştur? İşte topraklarımızdan geçerek oraya ulaşmalarını sağladığımız Peşmergeler ve ÖSO. O zor dönemde Kobani’den ülkemize sığınan 200 binin üzerinde insana kucak açan, ülkemizde ağırlayan da biz olduk. Bizim bu hususta yaptıklarımız somut olarak ortada.
‘Putin, Esed’den vazgeçebilir’
- Suriye’de DAİŞ’e karşı oluşturulacak koalisyon güçlerinde Suud ve Katar ne şekilde yer alacak? Ayrıca Suriye konusunda Putin’in tavrında değişiklik söz konusu mu?
“ABD’yle yaptığımız görüşmelerde koalisyonda koalisyon güçleri arasında Suudi Arabistan ve Katar’ın, Avrupa’dan Fransa ve İngiltere’nin de yer almasını konuşuyoruz. Putin’in Suriye konusundaki tavrı ise eskiye oranla çok daha olumlu. Bakü’de yüzyüze görüşmemizde, daha sonra yaptığımız telefon görüşmesinde, ben kendisini daha olumlu gördüm. O ilk zamanlardaki yaklaşımı yok. Artık sonuna kadar Esed’in yanındayız noktasında değil. Çok daha olumluydu. Telefon görüşmemizde de, kendisini daha olumlu istikamette gördüm. Esed’den vazgeçebileceğine doğrusu inanıyorum. O ilk zamanlardaki gibi değil. Artık sonuna kadar Esed’in arkasındayız modunda değil.“
‘Artık 90’ların Türkiye’si değiliz’
- Son operasyonları “Tekrar 90’lara dönmek” biçiminde yorumlayanlar var...
“Ben buna katılmıyorum. Öyle bir şeyin olması zaten mümkün de değil. O tür ifadeleri kullananların zihinsel yapısı, aslında 90’ların çok daha gerisinde. Belki de 90’lar öncesine bir tür özlem duyuyorlar. Ama Türkiye artık o dönemleri çoktan geride bıraktı. Artık o dönemlere yer yok. Bizim yeni Türkiye’yi gayretle, azimle, kararlılıkla inşa etmeyi başarmamız lazım. Bunu başardığımızda onların tuzakları boşa çıkacak. Devlet bu saldırılara tabii ki seyirci kalmaz, kalamaz. Cumhurbaşkanı olarak bizler de seyirci kalamayız. Türkiye’nin yönetiminde tabii ki Beştepe’nin de rolü var. Cumhurbaşkanı olarak, Anayasa’da verilen rol neyse, o rolü her zaman üstlenmek durumundayım. Artık 90’ların Türkiye’si değiliz. Geçen yıl, 10 Ağustos’ta milletin oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var.”
Dokunulmazlık kapsamı ne olur?
- HDP’ye kapatma davası tartışmalarına ve ortaya atılan çeşitli iddialara ne diyorsunuz?
“Siyasi partilerin kapatılmasını hiç bir zaman savunmadım. Biz, 2010’da anayasa değişikliği çerçevesinde, partilerin kapatılmasına artık son verecek bir maddeye de yer vermiştik. Ancak o maddeye sıra geldiğinde maalesef CHP, MHP ve BDP, bunlar parlamentoyu terk ettiler. Ne yazık ki bizim içimizden de 3- 5 tane milletvekili arkadaşımız ihanet etti. 330’u bulamadık. Benim tezim şudur. Gerçek kişi ile tüzel kişiyi ayırmamız lâzım. Şu anda, dokunulmazlıkları kaldıralım vs. biçiminde meydan okumalar var. Bu parlamentonun vereceği bir karardır. Yani bu sadece kürsü masumiyeti mi olur yoksa kürsü dışında yine kapsamı olmaya devam mı eder, bunların hepsi, aralarında müzakere ederek verebilecekleri bir karardır. Benim sadece, yasama organının vereceği kararlar üzerinde belli bir sınırla tasarruf yetkim vardır.” (Demirtaş’a 6-8 Ekim olayları ile ilgili soruşturma) “Bir değerlendirme yapmam doğru olmaz. Bu yargıyla alakalı bir mesele. Biz sadece izleriz.”

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR