Siyaset, futbol; kalite, üslup

Başbakan Ahmet Davutoğlu dün akşam Mardin’den TRT’nin canlı yayınına konuk oldu.

Nasuhi Güngör’ün sunduğu programa, Başbakan’a soru sormak için davetliydim.

15.55 Diyarbakır uçağına binmek için Esenboğa’ya giderken, yolda, Hürriyet’ten Şükrü Küçükşahin’in köşe yazısını okudum.

***

Önce Galatasaraylı Küçükşahin’in dünkü yazısının “Şampiyonluk güzel de küfür ne” başlıklı kısmını aktarayım; bakın sonra ne anlatacağım:

“Cimbom yine şampiyon oldu, dört yıldızı taktı; sevindik, mutluyuz. Beşiktaş maçının şampiyonluk ilanı havasında geçeceği belliydi.

Kızımla ben de maça gittik, ulaşım için metroyu kullandık; vagonlar, şenliğe gider havasında Cimbom taraftarı ile doluydu; marşlar, sloganlar, alkışlar... Maçları genelde TV’den seyreden biri olduğumdan biraz sonra büyük bir şok yaşamaya başladım, vagondaki başka kadın ve erkekler gibi.

Aman Allah’ım o ne ahlaksız marş; rakip takım yöneticilerine hitaben, ‘14 Şubat’ta sevgiline’, ‘23 Nisan’da çocuğuna’, ‘Anneler Günü’nde annene’, ‘19 Mayıs’ta gencine’ diye süren ağır küfürler.

Haberin Devamı

Kızım da dahil kadınlar başta, tepki gösterdik; ‘Ayıp ya’ diye seslendik.

Küfürbazların umurunda değildi; yanlarına gidip marş bittiğinde, ‘çok çirkin’ diye ayrıca uyardım; yanıtları bir başka küfürlü marşa başlamak oldu.

Kavga edecek halimiz yok, vagon değiştirdik, bir daha o küfürleri duymadık.

Maçı birlikte izlediğim arkadaşlarıma bunu anlatınca, yaralarını deştim.

Biri, ‘Maalesef o marş uzun süredir var. Kızımı Madrid’e, Real maçına götürdüm. Sokakta bu marşı duyunca inan kızımın yüzüne bakamaz oldum’ dedi.

Dursun Özbek: “Daha mazbatamı almadım”

Maç öncesi yeni başkan Dursun Özbek ile tanıştım, hemen canını sıkmak istemedim; ama buradan duyurmak isterim: ‘En başta siz, sonra biz, herkes; medyası, spor kurumları bu terbiyesizliği önleyecek bir seferberlik başlatalım, hem de şimdi.”

Bu yazıyı okuyarak geldiğim Esenboğa Havalimanı’nın CIP Salonu’nda Galatasaray’ın yeni başkanı Dursun Özbek ile karşılaştım. Bir gazeteci için güzel bir tesadüf...

Özbek de İstanbul uçağını bekliyordu. Üzerimde Beşiktaş tişörtüm... Yanına gittim, önce “Hayırlı olsun” dedim yeni görevi için. Teşekkür etti.

Haberin Devamı

Hemen ardından da, Şükrü Küçükşahin’in - yukarıda aktardığım - yazısından bahsettim.

Yazıyı okumamıştı, özetledim...

‘Küfürlü tezahürat geleneği’nin futbol seyircisinin büyük bölümünde var olduğunu, bunun sadece herhangi bir kulüp ya da camiaya özgü değil, ülke futbolunun genel bir sorunu olduğunu söyledim, sonra da sordum:

“Yeni görevinizde bu konu ve tabii devamında sporda şiddet ile ilgili çalışmalarınız olacak mı, var mı bu meselelerle ilgili planlarınız, düşünceleriniz? Görüşlerinizi yazmak isterim...”

Dursun Özbek’in cevabı, “Şimdi hiç girmeyelim bu konulara. Hem zaten ben daha mazbatamı bile almadım” şeklinde oldu.

Yani, görevine daha resmi olarak başlamadığını söylüyordu Galatasaray’ın yeni başkanı.

“Pekiyi” dedim sadece.

Ne diyebilirdim ki başka?..

***

Bir gazeteci olarak benim işim soru sormak. Sorularıma verilen yanıtlar üzerinden kişileri yargılamak değil.

“Şöyle bir cevap beklerdim” ya da “Şu kişinin bu soruya, böyle bir cevap vermesi gerekirdi” türünden kalıplara sokmayı doğru bulmam gelen cevapları ve o cevapların sahiplerini.

Haberin Devamı

Ben nasıl istediğimi sorabilirsem, karşımdaki de istediği yanıtı verebilir.

Dediğim gibi; kimseyi yargılamam. Sadece görüşümü, düşüncemi ifade ederim.

Özbek örneğinde de şaşırdığımı, hatta biraz hayal kırıklığına uğradığımı söylemek zorundayım.

***

Futbol bu ülkede kitleleri harekete geçirme gücüne sahip iki alandan biri. Diğeri de siyaset, malum... Ve bu iki alanda da çok ciddi bir kalite, üslup ve saygınlık sorunu var Türkiye’nin.

Fakat aynı zamanda bu sorunun çözümü için hepimize düşenler, hepimizin yapabilecekleri de. Öncelikle de yetkili makamlarda bulunanların...

Sanırım Dursun Özbek de yakında bu mevzular ile ilgilenmeye başlayacaktır. Mazbatasını aldıktan sonra...

DİĞER YENİ YAZILAR