Süleyman Şah alarmı

Ankara, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dönüşünü bekliyor.

Kritik IŞİD gündeminde, nihai kararlar Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul çalışmaları için gittiği Ne York’tan getireceği dosyalarda yer alan son bilgiler doğrultusunda alınacak.

Ankara’ya dönüşünün ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında, diplomasi, güvenlik ve istihbarat yetkililerinin buluşacağı geniş katılımlı bir zirve toplantısı muhtemel görünüyor.

Ekim ayı başında TBMM gündemine gelecek olan Suriye ve Irak tezkerelerinin içeriğinin de işte bu olası toplantıda netleşecek.

Bugün itibariyle ise Cumhurbaşkanı’nı bekleyen Ankara’daki son durumu şu başlıklarla özetlemek mümkün.

Muharip olmama kararlılığı

- Öncelikle altını çizmek gerekir ki, hükümet ile asker neredeyse yüzde 100 aynı düşünceleri paylaşıyor. Hükümet ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) arasında bir görüş ayrılığı yok.

- Ankara, IŞİD ile mücadele için kurulan uluslar arası güçte, ‘muharip’ olarak yer almak istemiyor. Hatta, koalisyon gücüne bu şekilde (muharip) dahil olmamak konusunda kesin kararlı.

Haberin Devamı

- Türk Hükümeti’nin bu tercihi - kimilerinin iddia ettiği gibi - IŞİD’e doğrudan ya da dolaylı bir sıcak bakıştan kaynaklanmıyor.

- Hükümet, cephede olmanın, hele de gündeme gelirse bir kara operasyonunun içinde yer almanın çok büyük bir risk teşkil ettiğini değerlendiriyor. IŞİD’e yönelik bir kara savaşının, beraberinde çok ciddi bir asker kaybı getireceğini öngörüyor.

- Ankara, sadece hava operasyonlarında ‘muharip’ olarak yer almanın bile Türkiye açısından yine büyük bir tehlike oluşturacağını düşünüyor. Bu noktada, IŞİD’in hem yeni rehin almalar hem de Türkiye içinde (özellikle de metropollerde) misilleme amaçlı terörist eylemlere girişebileceği kaygısı taşınıyor. Ve tabii, ‘oluşturulan çok uluslu gücün bir süre sonra misyonunu tamamlayıp bölgeyi terk edeceğini ama Türkiye’nin bu coğrafyada, bu komşularla yaşamaya devam etmek zorunda olduğu’ gerçeğinden hareket ediliyor.

- Türkiye, IŞİD tehdidinin baş gösterdiği ilk gün önerdiği, ‘üzerinde askeri uçuşun yasak olduğu tampon bölge’ formülünde ısrarlı. Yani Suriye ve Irak sınırları boyunca, hudut çizgisine paralel (tercihen 30 kilometre derinliğinde) bir hat ile oluşturulacak tampon bölge (insani amaçlı güvenli bölge) ile bu alanı da kapsayan bir ‘uçuşa yasak bölge’ önerisinde... (Ki bu nokta, 6 gün önce, 20 Eylül 2014 Cumartesi günü VATAN’ın manşet haberiydi:

Haberin Devamı

http://www.gazetevatan.com/murat-celik-679474-yazar-yazisi—askeri-degil-insani-guvenli-bolge-/ )

En kötü ihtimallere hazırlık

- Ankara insani amaçlı güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge konularındaki ısrarı sürdürüyor ama diğer yandan bütün hazırlıklarını bu taleplerinin gerçekleşmemesi ihtimaline göre yapıyor çünkü mevcut koşullarda, beklentisinin hayata geçmesinin neredeyse imkansız olduğunu görüyor.

- Bir yandan topraklarında 1 milyon 500 bin dolayında Suriyeli mülteciyi barındıran, bir yandan da IŞİD’e yönelik çok uluslu güce katılması yönünde yoğun baskılara maruz kalan Türkiye, bu katılımı sadece insani yardım ve lojistik destek çerçevesinde tutmak için uğraş veriyor.

Haberin Devamı

Kritik nokta Süleyman Şah Türbesi

- Ve son olarak Ankara’da yapılan kritik değerlendirme... “Türkiye’yi sıcak çatışma ortamına çekmek için kullanılabilecek en hassas noktanın Süleyman Şah Türbesi Saygı Karakolu olduğu” tespiti.

- Türk Bayrağı’nın dalgalandığı bu nokta, Türkiye Cumhuriyeti toprağı ve halen 40 civarında Özel Kuvvetler mensubu tarafından yani Türk Ordusu tarafından korunuyor. Bu nedenle, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’na yönelik bir hareket halinde Türkiye’nin müdahale etmesi kaçınılmaz.

- Ankara, bu tehlikeli ihtimale karşı da tedbirini almış durumda. Türbe ve karakolu hedef alan bir saldırıya, anında müdahale edilecek. Bu müdahale de, Türk savaş uçaklarının düzenleyeceği bir hava operasyonu ile olacak.

DİĞER YENİ YAZILAR