BJK İnönü’nün yeri için kim ne planlıyor?

Haberin Devamı


Konu Beşiktaş, konu BJK İnönü Stadı olunca...

Okuyan Beşiktaşlıları duygu seline gark edecek bir yazı yazabilirdim kolayca.

Edebiyat parçalayıp, hamaset yapabilir, en etkileyicisinden bir ‘romantik manifesto’ okutabilirdim size.

Ama hayır.

Gün, o gün değil.

Gün, ‘romantik’ değil; tam aksine, olabildiğince ‘realist’ olma günü.

***


İnönü Stadı;

Beşiktaşlıların mabedi olmanın yanı sıra tam 65 yıldır ‘Türk futbolu’nun beşiği, kalbi.

Kaldı ki o bölge, 1930’ların şehir planında bile ‘spor alanı’. Pisinler (yüzme havuzları), tenis kortları var ta o dönemin kent planlarında.

Daha da ötesi...

Açın bakın resmi evrakı, aynen şöyle yazıyor:

“1998 yılında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile BJK arasında imzalan sözleşme ile 49 yıllığına kiralanmış ve adı Beşiktaş İnönü Stadı olarak değiştirilmiştir. Bu sözleşmeyle BJK İnönü Stadyumu ile ilgili tasarruflarda bulunmaya sadece Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin yetkili olduğu hukuken tescil edilmiştir.”

Yani aslında, o stat tam 35 yıl daha BJK’nın.

***


Durum böyle olmasına rağmen;

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Beşiktaş İnönü Stadı’nın bulunduğu yerde yenilenmesine karşı çıkıyor ya...

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne İstanbul’un herhangi başka bir yerinden arazi tahsis edilip, stadın o yeni yere inşa edilmesini istiyor ya...

Hatta ‘över gibi’ yapıp, “Beşiktaş’ın büyüklüğüne yakışan, o araziyi İstanbul’a bahşetmektir” gibi süslü cümleler kuruyor ya...

Üstelik bütün bunları, aynı kabinede görev yaptığı Gençlik ve Spor Bakanı daha birkaç gün önce, “İnönü Stadı’nın bulunduğu yerde yenilenmesi”nin uygun olacağını açıklamışken, daha da öte ve önemlisi, bu ülkenin Başbakanı, o stadın aynı yerde yenilenmesi projesine şifahi onay vermişken söylüyor ya...

İşte o zaman;

İnsan ister istemez merak ediyor olmaz ama “O stat oradan kaldırılırsa yerine ne yapılacak?” diye.

İnsan ister istemez düşünüyor, “Sadece İstanbul’un, sadece Türkiye’nin değil; dünyanın en kıymetli arazilerinden biri olan o alan için kimin aklında ne var, kim ne planlıyor?” diye.

***


Hiç eveleyip gevelemeden, hiç uzatmadan soruyorum:

O stadın üzerinde bulunduğu arazinin değeri ne kadardır?

Kaç sıfırlı TL, dolar ya da euro?

Ne kadar? Kaç para?

O arazi için daha şimdiden kimler, neler düşünmeye başlamıştır?

O arazinin üzerine kondurulacak herhangi bir proje, ne boyutta bir ekonomik rant yaratacak ve buradan elde edilecek kâr kimlerin cebine girecektir?

Bunlar herkesin aklına gelen, soyut gibi görülebilecek, ‘genel’ sorular.

***


Soruları ‘şimdilik’ teke indirip somutlaştırayım, netleştireyim:

Mesela, dünyaca ünlü bir Amerikan yatırım ve inşaat firması...

Mesela, İstanbul’un yine çok değerli bir arazisini birkaç yıl önce ihale yoluyla alıp, üzerine ‘birkaç milyar Dolar’lık muazzam bir konut projesi inşa eden yerli bir ortak ile...

Mesela, Dolmabahçe’deki o kupon arazi için daha şimdiden çok özel bir proje üzerinde çalışmaya başlamış olabilir mi?

Hatta mesela, aracılar vasıtasıyla, resmi makamlar nezdinde girişimler için arayış içine daha şimdiden girmiş olabilir mi?

***


Muhtemelen yoktur ne böyle bir yabancı firma, ne muhtemel yerli ortak, ne böyle bir proje, ne de bu tür girişimler, arayışlar.

Muhtemelen yazanın hayal gücünün ürünü ya da paranoyak ruh halinin yansımasıdır tüm bunlar.

Yoktur yani bu işin içinde bir rant planı.

Yoktur da...

Dedim ya;

İnsanın aklına geliveriyor işte.

İnsan ister istemez merak ediyor, düşünüyor.

Şeytanın işi yok, dürtüyor işte.

*****


KEŞKE...

Atasözleri ve vecizeleri, sadece duruma göre ve işimize geldiğinde hatırlamasak...

DİĞER YENİ YAZILAR