HDP...

Başlıktaki üç harfin açılımı, Halkların Demokratik Partisi.

İki soru...

1.) HDP; ‘halklar’ ın partisi olma iddiasını gerçeğe dönüştürebildi mi?

2.) HDP; ‘demokratik’ olma iddiasını hayata geçirebildi mi?

***

‘Halklar’ ifadesi, zaten peşinen Türkler ile Kürtleri ayrı halklar olarak görme anlayışının tezahürü.

Hadi diyelim ki böyle bakıyorsunuz.

Diyelim ki, Kürtler ile Türkler ayrı halklar ve siz çatısı altında siyaset yaptığınız bu partinin; her iki halkın da partisi olduğu, olacağı iddiasıyla yola çıktınız...

Pekiyi bu anlayış doğrultusunda ne yaptınız, ne yapmadınız ya da yapamadınız? Neyi ne kadar başarabildiniz?

Gerçekten bilmediğim için soruyorum:

Mesela, bırakın toplumun bütününü; kendi partiniz içinde ‘Kürt’ ile ‘Türk’e eşit muamele ettiniz mi?

HDP içinde ‘Kürt’ler ile ‘Türk’ler diye bir ayrım var mı, yok mu?

İkisinden birine açıkça ya da örtülü şekilde - pozitif ayrımcılık yapıldı mı, yapılmadı mı?

Biri diğerinden önde tutuldu mu, tutulmadı mı?

Özellikle yönetim kadrolarında, kritik koltuklara ekseriyetle birinden isimler tercih edildi mi, edilmedi mi?

Haberin Devamı

Partideki ‘eşbaşkanlık’ mekanizmasının kadın erkek eşitliği bağlamında var olduğunu biliyoruz. Pekiyi bu sistemde, tek kriter cinsiyet olarak kaldı mı, kalmadı mı?

***

‘H’ den sonra, gelelim ‘D’ ye...

Yani ‘Demokratik’lik iddiasına.

Aynı soru...

HDP, demokratik olma konusunda neyi ne kadar başarabildi?

Bırakın bütünü, parti içi demokrasi konusunda, HDP, diğer siyasi partilerden ne derece farklı bir noktada?

Diyelim ki diğer partilerde lider sultası var...

Diyelim ki; MHP’de Devlet Bahçeli’nin, CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ak Parti’de ise kurucu lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mutlak hakimiyeti var.

HDP politikalarında kim ya da kimler belirleyici? Eşbaşkanlar mı, Kandil mi, İrmalı mı?

Abdullah Öcalan için kullanılan sıfat hâlâ, ‘önderlik’se...

Daha da önemlisi; söylemini biraz olsun değiştirip yumuşattığında eşbaşkanlardan biri Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 9 nokta 76 oy almış...

‘Türkiyelilik’ kavramı doğrultusunda siyaset yapınca, parti, 7 Haziran 2015 genel seçiminde yüzde 13 nokta 1 ’lik orana ulaşmış...

Haberin Devamı

Ama bu iki önemli aşamada bile, HDP kendi ayakları üzerinde duramamış, bir şekilde örgütün sözünden çıkılamamışsa...

Ve bu durum karşısında, parti içinde bir ‘özeleştiri’ yapılmamış, yapılamamışsa...

Bugüne kadarki bütün seçimlerde aday listelerine son şekli İmralı’da ya da Kandil’de verilmişse, o ‘demokratik’ sözcüğünün parti tabelasında duruyor olması ne ifade eder?

Kendi içinde durumu bu olan bir parti, ‘demokratik’lik mevzuunda, ‘halklar’a ne vaat edebilir?

***

Evet; HDP’nin, eşbaşkanları dahil birçok milletvekili ve yerel yöneticisi tutuklu bugün.

Doğru; partinin demokratik siyaset yapma imkânı neredeyse kalmadı.

İyi ama o imkân varken ne yaptı HDP?

Bunun da sorulması, sorgulanması gerekmiyor mu?

İyi niyetli çabaları, girişimleri yok saymıyorum. Deneyenler oldu, evet.

Ama sonuçta HDP, varlık nedeni olan terör örgütü PKK’nın mutlak otoritesinin dışına çıkamadı. Örgütten bağımsız hareket edemedi.

Terör örgütü yerine parti örgütü ile yola devam etmeyi isteyenlere izin verilmedi. Başaramadılar.

Haberin Devamı

Silah bir kez daha siyaset karşısında galip geldi.

Maalesef öyle oldu.

Keşke olmasaydı...

ÇOK ÖNEMLİ NOT:

Yukarıdaki tespitler ve analiz ayrı, bugün Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan HDP’ye yönelik şiddet eylemleri ayrı.

Bakın ‘şiddet’ diyorum, ‘protesto’ değil.

Binalara saldırmak, taşlamak, ateş açmak, kundaklama girişimleri vb eylemler protesto değil, suçtur.

Eksikleri, aksaklıkları olabilir ama sonuçta demokratik bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Bireyler gibi kurumlar da - ve tabii siyasi partiler de suç işlerlerse, evet gereği yapılır. Ama gereği, demokrasi ve hukuk çerçevesinde yapılır.

Gereğini siz yapmaya kalkarsanız, gün gelir size de aynını yapan birileri çıkar.

‘Kısasa kısas’ anlayışı, ‘kana kan, intikam’ sloganlarıyla hareket etmek kabul edilebilir değildir ve fayda değil zarar getirir.

Bu durumun somut örneği de, Ümraniye’den gelen acı haberdir.

HDP ilçe başkanlığına yönelik saldırı olmasa, polis memuru Numan Şeref Datlı şehit değil, hayatta olacaktı.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR