İhraç malı sanat

Haberin Devamı

AKP iktidarı, cumhurbaşkanı, başbakanı, bilumum bakanları ve dâhi çocuklarıyla iş adamı kankaları bir şeyler satabilmek için Suudi ve Katar emirleri arasında mekik dokuyadursun, Arap muktedirleri maalesef onların “hiç” pazarladıkları bir alana, kültüre yatırım yapıyorlar.

Dünyanın en büyük müzelerinden Louvre’un Abu Dabi “şubesi”, 2012 yılında açılıyor. Birleşik Arap Emirlikleri, ‘Louvre’ markasını Fransa’dan 1 milyar Avro’ya kiraladı. Bu astronomik ötesi kira karşılığında, Louvre Müzesi’nin demirbaşı sanat eserleri en çok iki yıl süreyle sergilenmek üzere Abu Dabi’yle Paris arasında gidip gelecek. Öyle binlerce eser falan gönderilecek ve Abu Dabi’deki müze, Paris’teki gibi devasa olacak sanmayın. Açılış sadece 300 parçalık bir koleksiyonla yapılacak.

Paris’teki Louvre Müzesi’nde 35 bin eser sergilendiğini ve müzenin depolarında demirbaşa kayıtlı 369 bin küsur parçalık bir “kültür varlığı” bulunduğunu düşünürseniz, Abu Dabi’deki Louvre’un kuşkusuz pahada çok ağır, sayıda mütevazı bir koleksiyonla açılacağı anlaşılır.

Ama küçük müçük, Abu Dabi’deki Louvre Müzesi’nin inşaatı Arap Emirlikleri’ne ayrıca bir 83 milyon Avro’ya mal olacak ve elbette... Fransız bir mimarın imzasını taşıyacak: Paris’teki Arap Enstitüsü ve Quai Branly müzesinin dünyaca ünlü mimarı Jean Nouvel.

***

Arap Emirlikleri’nin kültür ithalatı, Louvre Müzesi’yle sınırlı değil.

Modern sanatı, sergilenen eserlerden çok mimarisiyle simgeleyen Guggenheim müzelerinin dördüncüsü, yine 2012 yılında Abu Dabi’de kapılarını açıyor. Guggenheim Bilbao’nun efsane mimarı Frank Gehry’nin özgün tasarımıyla 400 milyon dolara çıkması beklenen müzenin tüm masrafları, Arap Emirlikleri’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanıyor.

Neden kültüre bu yatırım, ne kazanacaklar diye merak ederseniz, dudaklarınız uçuklayabilir: İspanya’daki özerk Bask hükümetine 150 milyon dolara mal olan Guggenheim Bilbao Müzesi, yılda 1.5 ila 2 milyon ziyaretçisiyle bölge ekonomisine 1,57 milyar dolar gelir sağlıyor. Bölgedeki işsizlik oranı, müze açılmadan önce yüzde 20’lerdeyken, bugün yüzde 4,2’ye gerilemiş durumda.

Varın kültür turizminin kaymağını yiyen Fransa’da (nüfus 64 milyon, 2007 yılında gelen turist sayısı 82 milyon!) yurt sathına yayılmış 1188 müzenin ekonomiye katkısını siz hesaplayın.

Kültür turizminin nasıl bir darphane olduğunu anlayanlar sadece Araplar değil. Örneğin emirliğin Abu Dabi’de Louvre gibi “şubesini” açmak istediği British Museum, Çin’i daha cazip buldu ve sanat varlığını Pekin Ulusal Müzesi’ne kiralamak üzere anlaştı.

Tabii böyle “iş”lere, Türkiye’nin muktedir tüccarlarının ve dâhi mahdumlarının kafası basmaz.

Bu kadar çok para ettiğini bilseler, kültür sanat da alıp satarlardı da, öğrenmekte geciktiler, yetişmeleri artık zor. Ticarette kazanmak için önce “mal”dan anlamak gerekir. Haşlama mısır, cıvık yumurta, kimyasal gübre, kadevesiz pırlanta, hatta gemicik ya da inşaatçık, sanat eseri sayılmadığı sürece, bu da hiç kolay değil...

*****

RUHUN AMACINI KEŞFETMEK

İnsanı, diğer canlılardan farklı kılan elbette düşünmek yeteneğidir. Düşünmek sorgulamak demektir ve bilinci, bu sorgulamaya verilen cevaplar oluşturur. Dolayısıyla, insan olduğunun bilincinde her insan, bir gün, bir an, “Ben kimim, nereden geliyorum, bu gezegende işim ne?” diye sormuştur kendisine. İşte benim ruh yoldaşlarım, metafizik psikoloji yazarı Işık Menderes ile astroloji ve meditasyon uzmanı Zeynep Değirmencioğlu, 28 Şubat / 1 Mart arası iki gün sürecek bir seminerde, insanların zaman zaman içini titreten sessiz tatminsizliğe ses verecek, ifade edilemeyen boşluk duygusuna anlam yükleyecekler. İnsan bilincinde böyle bir iç yolculuğa çıkmak isteyenler: @festivaistanbul.com

DİĞER YENİ YAZILAR