Fişek atmadan şafak attırmak

Haberin Devamı

Abhazya’da Batılıların dolduruşuna gelen Gürcistan lideri Saakaşvili’nin gazını alan Rusya, ‘hasta’sının yeniden şişirilmesine karşı tedbiri elden bırakmıyor ve bir süreden beri hem pompacı ABD, hem de şişmeye eğilimli Gürcistan’ı yakından izliyor.

ABD Karadeniz’e savaş gemileri mi gönderdi? Rus donanması Venezüela sularında, Karayip Adaları açıklarında demirliyor, Karadeniz’deki her Amerikan gemisinin arkasına bir Rus hemcinsi takılıyor...

Ama ameliyathane, bilindiği gibi Abhazya ve ihtilaf odağı kıyılar, Rus donanmasının sıkı gözetiminde.

Gözetim dediğinizi de elinde bisturiyle yapmıyor, tabii. Eller tetikte, füzeler rampalara sürülmüş, radarlar hedef tarıyor, öyle devriye geziliyor Karadeniz’de.

Biri hapşırsa, dalak böbrek bakmadan dalınacak, Allah ne verdiyse bombalanacak.

***

İşte geçen hafta bu hassas bölge az kalsın kim vurduya gidiyordu. Daha doğrusu Rusların koyduğu ‘yanlış teşhis’ kurbanı olacak ve operasyon masasında kalacaktı.

Kıyısından dönülen felaket senaryosu, tam olarak şöyle gelişti:

Vakit gece ve Karadeniz’de devriye gezen Rus uçak gemisi Azov, Abhaz kıyılarına oldukça yakındı. Birden, sirenler çalmaya başladı, koca savaş gemisi mürettebatı ve silahlarıyla kırmızı alarma geçti. İzlenen kıyılardaki bir kumsaldan patır patır ‘aydınlatma fişekleri’ atılıyor, vızır vızır kurşun sıkılıyordu: Belli ki düşman, saldırıya hazırlanıyor ve nereye saldıracağını, yani Rus uçak gemisini görmeye çalışırken kör ateşe de başlamıştı.

Azov’un komutanı - Allahtan!- sinirleri sağlam biriydi, füzeleri bataryaları hedefe kilitletti, ama saldırganın ümüğüne çökmeden önce Sivastopol’daki üssünden ‘karşı ateş izni’ istedi.

Artık kim nereyi aradı, Abhazların saldırı girişimi nasıl aydınlatıldı bilmiyorum, bir süre sonra Sivastopol’den beklediği emir yerine ‘aman ateş etmeyin’ uyarısı ve ardından Abhaz sahil koruma biriminden telaşlı bir açıklama geldi:

Rus uçak gemisi Azov’a bir saldırı hazırlığı yemin billah söz konusu değildi. Kıyıdan atılan ‘aydınlatıcı füzeler’ bir düğünü şenlendiren havai fişeklerden ibaret olup, kurşun sesleri de Azov’a değil düğün çoşkusuyla havaya sıkılan tabanca ve tüfeklerden geliyordu!

Zaten Abhaz polisi, Rusların yanlış teşhisini öğrenir öğrenmez olay yerine koşmuş ve Rusların ateşli çoşkularına vereceği ateşli cevabı duyan düğün alayında fişek mişek bitmiş, şafak atmıştı!

***

Meğer Abhazlar da Türkler gibi ateşli fişekli evlenirlermiş, bu vesileyle bunu da öğrenmiş olduk, sevgili okurlar.

Ama yabancı basına ‘gülünç olay’ olarak yansıyan bu haberin, düşündürücü bir yanı da var.

Hele dün tüm dünyanın odak noktası, Iraklı gazeteci Muntazar El Zahidi’nin Bush’a ayakkabılarını atarak gösterdiği tepki haberiyle birlikte düşünülürse, özellikle Doğu kültürü hakkında gülünçten çok acıklı bir tablo çıkıyor karşımıza:

Hristiyanı, Müslümanı, Yahudisi ve hatta dinsiziyle paylaştığımız ortak bir kültür payandasında biz Doğulular, düğün dernek gibi şenliklerimizi havai fişek neyse, ama tabanca tüfek sıkarak kutluyoruz.

Başka bir deyişle, sevinçlerimizi ‘şiddet’ göstergesi, hatta ölümcül araçlarla ifade ediyoruz.

Oysa tarihin son diliminde en haksız ve en büyük şiddetin kurbanı Irak halkının öfkesini, bir gazetecinin fırlattığı bir çift papuç hem daha etkili, hem daha anlamlı kılıyor.

Muntazar El Zahiri, basın toplantısına silah sokabilseydi, herhalde papuç atmaz, kurşun sıkardı Bush’a. Ama silah olmayınca düşünüp bulabildiği en sert tepki aracı, ayakkabıları oldu. Cuk oturdu.

Irak’ta her gün suikastlar düzenleniyor, her gün insanlar öldürülüyor. Dünya öyle bakıyor, kanıksadı. Ama Irak halkının uğradığı haksız şiddete karşı infialini, ilk kez bir çift papuç sayesinde tüm insanlık paylaştı. Bush’u öldürseydi, böylesine topyekûn onaylanmazdı hareketi.

Başka bir deyişle, demek ki biz Doğulular öfkelerimizi ‘zararsızlık’ göstergesi masum papuçlarla, tabanca tüfeklerle olduğundan daha etkili ifade ediyoruz.

Bu işte bir terslik yok mu sizce?

DİĞER YENİ YAZILAR