Gazete Vatan Logo
Magazin ‘Ömür boyu sahnede olmak istemiyorum’

‘Ömür boyu sahnede olmak istemiyorum’

Geçtiğimiz ay gerçekleşen ‘Hayat Bu Kapağın Altında’ sponsorluğunda yapılan One Love festivali kapsamında The Strokes’ın vokali Julian Casablancas’ın özel projesi The Voidz sahnede yerini aldı. Hazır Julian’ı bulmuşken özel bir röportaj için bir araya geldik ve sahnedeki tavrını konuştuk...

‘Ömür boyu sahnede olmak istemiyorum’

Geçtiğimiz ay gerçekleşen One Love festivali kapsamında The Strokes’ın vokali Julian Casablancas özel proje grubu The Voidz ile sahnede tozu dumana katmıştı. Gönül isterdi o şarkılarını bayılarak dinlediğimiz The Strokes karşımızda olsun ama Julian’ı bulmuşuz, bırakırmıyız. Bir hatırlatma Julian Casablancas’ı Daft Punk ile yaptığı düet ile de tanıyor olabilirsiniz. Indie dünyasının bu güçlü sesi, aileden ünlü Julian ile bir araya geldik gayette gerçekçi cevaplarla dolu bir röportaj yaptık. Söylediği her cümle akıl açıcıydı...

- Küçük sahnelerde kendini müzikal anlama daha mı özgür hissediyorsun?

The Voidz grubu ile beraber çalınca tabii ki biraz daha özgür hissediyorum. Belki “Şarkı kaydederken ve müzikle uğraşırken daha özgürüm” demem daha doğru olur. Çünkü yapmak istediğimi yapmak daha özgürleştirici bir şey. İki durumda da şarkıları doğru düzgün söylemeye ve yere düşmemeye çalışıyorum. Festivallerde şarkılarınızı sunmanız için birkaç dakikanız var. Festivallerde özgürlük biraz daha kısıtlı. Ama The Voidz ile her zaman özgürüm.

Haberin Devamı

- Elektronik müziğin yükselişini düşünürsek eğer sence rock müzik eskisi kadar güçlü mü?

Artık rock müziğin ne olduğunu bilmiyorum. Piyasada bir takım havalı müzikler var ama bunları geleneksel rock diye adlandıramam. Benim sevdiğim rock müziğin içinde mesela The Liars’ı sayabilirim. Müzik zamanla çok daha esnek oldu, birçok farklı enstrüman çalınabiliyor. Ama temeli gerçek insanların bir araya gelip çaldığı müzik hep gelişmeye devam edecek. Ama klasik rock’tan hakikaten hiç hazetmiyorum. Geçenlerde genç bir çocukla sohbet ediyorduk. “Ne dinlersin?” diye sorduğumuzda “Rock” cevabını verdi. Düz rock mı, Bon Jovi falan mı mesela? Ne demek istediğini tam olarak anlayamadım.

‘RUMİ’NİN HER ANLAMDA HAYRANIYIM’

- Bu aralar ne dinliyorsun?

Rastgele şarkı listeleri... Gerçekten çok seçiciyim. Biraz Afrika şarkıları, 80’lerin müziği, indie gruplar, The Liars, eski Fransız şarkıları, 30’ların cazı, klasik müzik, experimental ve Türk müziği. Aslında uğradığımız her şehirde, yolda giderken 96 frekansının altındaki radyo istasyonlarını açıyorum. Shazam’layarak birçok Afrika müziğini keşfettim.

Haberin Devamı

- Türk müziğinden kastettiğin saykodelik tür mü?

Saykodelik müzik benim için çok sert, tam bir Kaliforniya işi. Bence müzik türü de sayılmaz. Ama her türün kendine göre bir güzelliği var. Yüzde 5’i, buna kilise müziği de dahil olmak üzere. Bazen havalı olabiliyor. Ama saykodelikle hakikaten aram yok. Rumi’nin hayranıyım. Genelde onun doğrultularındaki müzikler bulunca dinlemeye çalışıyorum.

- İstanbul’da sokakları gezdin mi?

Evet, gezdik tarihi yerleri. İstanbul’un mimarisi çok enteresan, evler, çatılar... Biraz karmaşık ve gerçekten çok büyük. Bu iyi anlamda bir karışıklık mı, onu anlayamadım. Etrafta çok fazla çocuk var. Sahi neden bu kadar yalnız çocuk etrafta dolanıyor? Daha detaylı gezmek için bir daha gelmem lazım.

‘ÜNLÜ OLMANIN BANA BİR YARARI OLMADI’

- Ünlü olmanın sana faydaları oldu mu? Kadınlar, açılan kapılar...

(Arkadan hayranları çığlık atıyor. Bir an gülüyor) Tek avantajı futbol maçına bedava bilet bulabiliyorum. Kulüplere ücretsiz girebiliyorum o da sadece indie kulüplerine. Çünkü çok parlak ışıkların önünde hiçbir zaman olmadım. Bana bir yararı yok anlayacağın.

Haberin Devamı

‘ÇOK İÇKİ İÇTİĞİM İÇİN PİŞMANIM’

- Nasıl bu kadar genç kalabiliyorsun?

Galiba yakında yaşlı gözükmeye başlayacağım zamanlara yaklaşıyorum. 36 yaşına girdim. Geçenlerde aktörleri düşünüyordum. Aktörler 45 yaşına kadar süper star statüsü kazanamıyorlar. Mesela 45 yaşından itibaren toplum onlara adam gözüyle bakmaya başlıyor.

- Kariyerinde değiştirmek istediğin bir şey var mı?

Geri dönüp bakınca bu kadar çok içki içmezdim. Bu konuda pişmanım. Hiçbir şeyin tadını çıkaramıyorsun, hiçbir şeyi hatırlamıyorsun. Bir şeyi telafi etmek gibi, daha korkakça bir durum alkolün verdiği yapay cesaret ve sosyallik. Kendince iyi bir sosyal döngü. Keşke daha az içebilmeyi başarabilseydim. Ama her konuda ya hep ya hiç yapısında bir insan olduğum için festivalde bana verilen içki fişlerimin hepsini harcadım. Berbat bir şey. Kendime güvenimin daha çok olacağını bilseydim, her şeyin keyfini istediğim gibi sürebilirdim. Ama onun dışında olduğum yerde olmaktan gerçekten mutluyum ve başka bir pişmanlığım yok.

Haberin Devamı

- Mesela The Strokes ile Hyde Park gibi büyük bir alanda sahne alıyorsun. Bir de İstanbul’da ufak bir sahnede The Voidz ile sahnedesin. Her ikisinde de aynı adam mısın? Yoksa büyük sahneler daha mı etkileyici her zaman?

Büyük sahneleri hiçbir zaman daha etkileyici bulmadım. Sadece The Strokes şarkılarını söylemek daha kolay. Pek performans vermek gibi değil orada yaptığım. Bildiğim bir piyesi oynamak gibi. Burada ise oyun alanı gibi istediğin her şeyi yapma gibi bir lüksün var. Her an her şey olabilir. Daha heyecanlı bence. Kendini daha rahat bırakabiliyorsun.

‘THE STROKES’TA OLMAK İSTEMEDİĞİM DÖNEMLER OLDU’

- Şarkı sözü yazabilme enerjisini nerede buluyorsun?

Grupta olmaktan gelen bir enerji var, hâlâ aynı kafa yapısındayım. Müziğe başladığımdan beri bu itici bir güç yaratıyor. Hep bu noktada olmak istemiştim. İlk iki The Strokes albümünden sonra her şey iyiydi ve güzeldi. Ama bu grupta olmak istemediğimi biliyordum. Daha iyi enstrümanlara sahip ve daha yükselişte olan bir grupta olmak hayalimdi. Hâlâ müziğe başladığım ilk anda olan açlık var. Bazı insanlar çok iyi yerlere geldiklerinde gerçek hayattan kopabiliyor. Neredeyse yere tükürmeleri bile muhteşem oluyor. Bir noktada bu keyif kaçıran bir durum. En başlarda daha başarılıymışız gibi hissettik. İkinci ve üçüncü albümlerde nerede yanlış yapıyoruz hissine kapıldık. Ama ömür boyu bu işi yapmak, sahnede olmak istemiyorum.