Gazete Vatan Logo

Korkunç “ıslah” projeleri

Mahkemeye gönderilen 12 Eylül belgeleri arasında darbecilerin korkunç “ıslah” projeleri de yer aldı

Siyasi mahkumlar için tretman (ıslah) projesinde psikiyatrik terapinin yanı sıra cerrahi müdahale bile öngörülmüş.

Genelkurmay Başkanlığı’nın 12 Eylül davasını gören Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği Belgeler arasında Adalet Bakanlığı ve Genelkurmay’ın ortaklaşa hazırladıkları siyasi mahkumların ıslah edilmesi (tretman) programlarını içeren belgeler de yer aldı. “Anarşist veya Terörist Vasıflı veya İdeolojik Düşünceli Hükümlülerin Tretmanı Hakkındaki Plan” adıyla dosyaya giren belgede mahkumların politik görüşlerinden vazgeçirilmeye çalışılması anlamına gelen ve insan haklarına aykırı bulunan “beyin yıkama” programı da ortaya çıktı.

Planda, cezaevine giren siyasi mahkumlarla ilgili ayrıntılı gözlem fişlerinin doldurulacağı, ideolojilerinden vazgeçmeleri için kişisel treatman ve psikiyatrist tedavisi gibi önlemlerin planlandığı belirtilen belgelerde, siyasi mahkumlara yönelik “yabancı ülkelerin emelleri, dini inançlar, Türk örf ve adetleri, yurttaşlık, vatan, millet” kavramları konusunda yoğunlaşmış bir eğitim verilmesi, tek tip elbise verilmesi, tıraş edilmeleri, pazartesi ve cuma günleri İstiklal Marşı okutulması öngörülüyor:

“AŞILAYICI” KİTAPLAR: Atatürk ilkeleri, vatan, millet bütünlüğü, birliği ve sevgisi aşılayacak kitaplar verilecek.

PSİKİYATRİK TERAPİ: Kendilerine sosyal hizmet uzmanları, psikolog ve psikiyatrist ve diğer eğitim uzmanları tarafından terapi ve eğitim uygulanacaktır.

TECRİT: Eğitim ve tretman sonucu olumlu yönde gelişme gösteren ve ıslaha yönelenler üçer kişilik bölümlere alınacak, terapi ve eğitim ile tretmen 3’er kişilik gruplar halinde uygulanacaktır. Gerek tek kişilik gerekse üç kişilik grupların diğerleri ile irtibatları kesilecektir.

Siyasi mahkumlara uygulanacak infaz metodlarına ilişkin bazı planların ise sansürlü olarak dosyaya gönderilmesi dikkat çekti. Üstü çizilmesine rağmen siyasi mahkumların tretmanına yönelik olduğu görülebilen Ağustos 1983 tarihli bir planda çok tartışılacak bir ibare dikkat çekiyor. Bazı bölümlerinin üstü çizilmiş olmasına rağmen “cerrahi ve psikiyatrik müdahale” ifadesinin geçtiği bölüm aynen şöyle:

Yukarıdaki maddede gösterilen amaçlara ulaşılmasına engel olabilecek .............. .............. (sakatlık ve hastalık kelimeleri ) .............. bunların giderilmesi için gerekli görülen .............. ..................(cerrahi ve psikiyatrik tedaviye ifadesi okunabiliyor).”

Raci Tetik’in “coplama” itirafı

Dosyaya giren bir belgede, Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı raporlara atıf yapılırken, Mamak Askeri Cezaevi’nin yıllardır aranan ve son olarak İstanbul’da GATA’ya bağlı Çamlıca Huzurevi’nde kaldığı belirlenen müdürü Raci Tetik’in ifadeleri de sıralandı. Af Örgütü’nün raporunda, Raci Tetik’in, yayıncı İlhan Erdost’un cezaevinde dövülerek öldürülmesinden sonra savcılığa ifade verdiği belirtildi. Af Örgütü’nün raporunda, Tetik’in bu ifadesinde, “Yaşlı, kadın ve çocuklar, sakatlar ve hastalar haricinde ön hazırlıklar tamamlandıktan sonra tüm tutukluların belden aşağı kaba yerlerine ve avuçlarına bir veya iki kez vurulması gerektiği konusunda emir verdim. Amacım disiplini sağlamaktır” dediği kaydedildi.

Yasak kitaplar

Belgelerde, Mehmet Ali Birand, Aziz Nesin, Erbil Tuşalp ve Doğan Avcıoğlu’nun bazı kitapları ile Yeni Gündem ve Nokta dergilerinin 1986’ya kadar sakıncalı bulunarak mahkumlara verilmesinin yasaklandığı yer aldı.

Cezaevlerinde dinleme yapılıyormuş

Belgelerde MHP davasından hükümlü bulunan Muhsin Yazıcıoğlu ile avukatı Şerafettin Özdil arasındaki konuşmanın da metni yer aldı. Belgeler arasında Avrupa Konseyi’nden gelen parlamenterlerin cezaevlerinde yaptıkları görüşmelerin gizlice kayda alınan görüşme metinlerinin de yer alması dikkat çekti. Bu belgeler, 12 Eylül döneminde cezaevlerinde gizli dinlemenin devletçe uygulandığını ortaya koydu.


Yargıtay'dan tuhaf karar

TİT’e özel yetkili hoşgörüsü

Basın toplantılarını, yasal gösteri ve mitingleri, kitapları, hatta henüz basılmamış kitapları “örgüt” faaliyeti olarak değerlendirerek yargılayan özel yetkili mahkemeler, geçmişte birçok kanlı eyleme imza atmış olan Türk İntikam Tugayı adına yapılan tehdidi görev alanında görmedi.

Agos yazarı Prof. Baskın Oran’a 2008’de TİT imzasıyla gönderilen iki tehditlerle ilgili dava aradan geçen 4 yıla rağmen hala başlayamadı.

Tehditlerin devam ettiği süreçte soruşturma dosyası bilardo topları gibi savcılıklar ve mahkemeler arasında gidip geliyordu. Özel yetkili İstanbul Başsavcıvekilliği, dosyayı Mersin Başsavcılığı’na, Mersin ise özel yetkili Adana Başsavcıvekilliğine gönderdi. Burada sanık hakkında iddianame düzenlenerek dava açıldı ama Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı İstanbul’a gönderdi. Dava daha sonra Ankara İstanbul arasında gidip geldi. Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi de suçun örgüt suçu olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verince davaya hangi mahkemede bakılacağına karar vermesi için dosya Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderildi. Daire’nin geçen Şubat ayında verilen ancak taraflara yeni tebliğ edilen kararında, davanın sulh ceza mahkemesinde görülmesine karar verildi. Daire, bu kararına gerekçe belirtmedi, ancak özel yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesi kararının yerinde olduğunu belirtmekle yetindi. Dairenin yerinde bulduğu 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında, tehdit suçunun terör suçu olmadığı ve sanığın da TİT’le bağlantısının saptanmadığı gerekçesiyle özel yetkili mahkemenin görev alanında kalmadığı savunuldu. Karar üye Halit Dönmez’in karşı oyu ve Başkan Süleyman İnce ile üye Erol Tatar’ın oylarıyla alındı.

Haberin Devamı