Gazete Vatan Logo

Kılıçdaroğlu: 15 Temmuz bize bir uzlaşma kapısı araladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimi olduğunu belirterek, "240 şehidimiz var, 240 aslanımızı toprağa verdik, 240 demokrasi şehidimize Allah'tan gani gani rahmet diliyorum. Onlar bizim demokrasi tarihimizdeki altın sayfalarda yerlerini aldılar. Onları unutmayacağız ve unutturmayacağız, demokrasinin kahramanlarıdır onlar." dedi.

Kılıçdaroğlu: 15 Temmuz bize bir uzlaşma kapısı araladı

Kılıçdaroğlu, Yenikapı Miting Alanı'nda düzenlenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ndeki konuşmasında, bugün demokrasi tarihinin önemli bir günü olduğunu, Türk siyasal hayatının demokrasi tarihinde önemli bir olaya imza attığını söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan bir çetenin 15 Temmuz akşamı, Türk demokrasisine, parlamentoya darbe yapmak istediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Daha doğrusu size, bize, hepimize darbe yapmak istedi." diye konuştu.
Özellikle TBMM'yi 15 Temmuz akşamı sabaha kadar açık tutan ve yöneten TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a teşekkür eden Kılıçdaroğlu, parlamenter sisteme karşı darbe yapmak istendiğini ve bunun Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimi olduğunu kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "240 şehidimiz var, 240 aslanımızı toprağa verdik, 240 demokrasi şehidimize Allah'tan gani gani rahmet diliyorum. Onlar bizim demokrasi tarihimizdeki altın sayfalarda yerlerini aldılar. Onları unutmayacağız ve unutturmayacağız, demokrasinin kahramanlarıdır onlar." şeklinde konuştu.
TBMM'nin gazi, Kurtuluş savaşını yöneten bir meclis olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"TBMM sabaha kadar çalışarak darbecilere dik durarak, sadece kendi onurunu değil sizin seçip parlamentoya gönderdiğini milletvekillerinin onurunu ve milletimizin onurunu korumuştur. O nedenle parlamentoda grubu bulunan 4 siyasi partinin liderleri ve milletvekilleri darbeye karşı açık net bir tavır koymuşlardır. Darbeye karşı demokrasi bildirgesini hep beraber imzalamışlardır. Gönül ister ki bu güzel toplantıya, bu güzel mitinge, bu güzel beraberliğe eşlik etmek için sadece parlamentoda değil, parlamento dışındaki genel başkanlar da burada olsaydı. Son derece mutlu olurdum. Çünkü Gazi Mustafa Kemal şunu söylüyor, 'Söz konusu vatansa gerisi teferruattır' diyor. Bizim için söz konusu vatandır. Sonuna kadar vatana sahip çıkacağız. Artık 15 Temmuz'un bir özelliği var; 15 Temmuz bir uzlaşma kapısı araladı bize. 15 Temmuz'da artık yeni bir Türkiye vardır. Eğer biz bu gücü, bu uzlaşma kültürünü daha da ileriye taşıyabilirsek, çocuklarımıza güzel bir Türkiye'yi hep birlikte bırakmış olacağız."
"Bundan ders çıkarmamız lazım"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, neden ve niçin bu noktaya gelindiğini sorarak, teşhisi doğru konulduğunda tedavinin de güzel olacağını söyledi.
"Bir musibet, bin nasihattan evladır" diye bir atasözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla ben dahil bütün siyasilerin bu musibetten ders çıkarması lazım. Ben dahil bütün siyasi parti genel başkanlarının yeni bir olaya zemin hazırlamadan Türkiye'yi çağdaş uygarlığa götürmesi lazım." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, camiye, kışlaya ve adliyeye siyasetin sokulmaması gerektiğini belirterek, "Camiye sokarsak toplumu böleriz. Adliyeye sokarsak adaleti bulamayız. Askeriyeye, kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz. Adalet arıyorsak onları başka yerde, bağımsız bir şekilde aramamız lazım." dedi.
Kılıçdaroğlu, Yenikapı Miting Alanı'nda düzenlenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ndeki konuşmasında, bu darbe girişiminden çıkarılacak dersleri paylaşmak istediğini söyledi.
Sadece buradakilerin değil diğer illerdeki vatandaşların da kendilerini dinlediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir musibetle karşı karşıya kaldık, o zaman neler yapmalıyız, neleri söylemeliyiz? Sizin için 12 madde hazırladım. Benim görüşüm, partimizin görüşü, 12 maddeyi diğer liderler de kabul ederlerse sözüm söz göreceksiniz Türkiye gerçekten de çağı yakalamış, gerçekten de uzlaşma kültürünü benimsemiş, gerçekten de sokaklarında, caddelerinde, parklarında, fabrikalarında güler yüzlü insanların olduğu, yaşadığı bir Türkiye haline gelecek." diye konuştu.
Birinci maddenin, camiye, kışlaya, adliyeye siyasetin sokulmamasını kapsadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Camiye sokarsak toplumu böleriz. Adliyeye sokarsak adaleti bulamayız. Askeriyeye, kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz. O zaman yapacağımız ilk iş camide, kışlada, adliyede siyaset olmayacak. Adalet arıyorsak onları başka yerde, bağımsız bir şekilde aramamız lazım. Bizim soylu bir uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bizim kavga değil, bizim milleti kardeş kılma gibi bir görevimiz var. Siyasette öz eleştiri yapmak, geçmişi iyi tahlil etmemiz gerekiyor. Eğer geçmişi iyi tahlil edebilirsek, gelecekte çok daha güzel bir Türkiye'yi inşa edebiliriz. Tarihin tekerrürünü değil, tekerrür ettirmemeliyiz tarihi. Milleti kardeş kılma yolunda kararlılığımızı sürdürmeliyiz. Devletin inşasında liyakat sistemini esas almalıyız. Yani liyakat sisteminden vazgeçmemeliyiz. İnancımız da bunu böyle öngörüyor zaten. Liyakat sistemi önemlidir. İşi ehline ver, diyor yüce yaradan. İşi ehline verdiğimiz zaman göreceksiniz ki Türkiye çok daha güzel yönetilecektir. Bu bizim tarikattan, bu bizim cemaatten, bu bizim partiden değil, kim o işi iyi yapıyorsa işi ehline teslim etmek gibi bir geleneği artık Türkiye'de başlatmak zorundayız. Garibanın oğlu, sizin çocuklarınız KPSS'de beklerken, sınav için alın teri dökerken birileri sınav sorularını çalıp, eğer sınav yapıyor ve devletin önemli yerlerine geliyorsa buna hep beraber itiraz etmek zorundayız.
"Her şartta ve koşulda demokrasiye sahip çıkılması gerekir"
Kılıçdaroğlu, her şartta ve koşulda demokrasiye sahip çıkılması gerektiğini, 15 Temmuz darbe girişiminin, demokrasinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirterek, halkın, direnme gücünü kullanarak, tankların önüne siper alarak, canını siper ederek demokrasiyi savunduğunu söyledi.
Canını siper eden, tankın üstüne çıkan, mücadeleyi yapan kadın, erkek, yaşlı, genç herkese şükranları sunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Siz bir tarih yazdınız. Türkiye'ye bir tarih kazandırdınız. Sadece darbe değil, demokrasi üzerinde tüm vesayetleri reddetmeliyiz. Demokrasi milletin iradesidir. Milletin iradesi üzerindeki her türlü gölgeye son vermeliyiz. Bu azim ve kararlılıkla yola çıkmalıyız. Onun için diyoruz; 'Ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi' diyoruz. Birinci sınıf demokrasi diyoruz. 21. yüzyılın insanı tam demokrasiye layıktır ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmalıyız. Mustafa Kemal ve arkadaşları Cumhuriyeti kurarken 1921'de bir Anayasa yaptılar. Anayasanın birinci maddesi 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' diyor. Evet hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bakın 'hakimiyet milletindir' değil. 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' diyor. Milleti yüceltiyor. Vatandaşı yüceltiyor."
Hiçbir kimseye, aileye, gruba, zümreye imtiyaz tanınmadığını, vatandaşların eşit olduğunu, kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun bütün vatandaşların kanun önünde eşit olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetin eşitlik değerlerine, 'hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' değerlerine herkesin sonuna kadar sahip çıkması gerektiğini anlattı.
"Cumhuriyeti yaşatmak herkesin görevi"
Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal'in "Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir" dediğini dile getirerek, Cumhuriyetin herkesin alın teri olduğunu, Cumhuriyeti korumak ve yaşatmanın herkesin görevi olduğunu kaydetti.
Elbette ki tek başına bunları Mustafa Kemal Atatürk'ün yapmadığını belirten Kılıçdaroğlu, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fahrettin Altay'ların büyük emekleri bulunduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olamazdı. Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı Sayın Karaman TBMM Başkanı olamazdı. Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı Sayın Binali Yıldırım Başbakan olamazdı. Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı, Anadolu'nun kuş uçmaz köyünde doğan Kemal Kılıçdaroğlu CHP'ye Genel Başkan olamazdı. Cumhuriyet bu kadar değerli, bu kadar önemlidir. O nedenle de hepimiz Cumhuriyete ve demokrasiye birlikte sahip çıkacağız."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da medyanın üstlendiği rolün önemine dikkati çekerek, "Bağımsız medya olmasaydı belki hiç kimse sokaklara çıkmayacaktı. O medya olayları verdi. Vatandaşlar sokağa davet edildi. Tankların üzerine çıkıldı. O medya bütün bu görüntüleri verdi. Dolayısıyla vatandaş en meşru hakkı olan direnme hakkını kullanarak demokrasiyi korudu ve mücadelesini yaptı" dedi.
Kılıçdaroğlu, Yenikapı'da düzenlenen mitingde, parlamenter sistemin güçlendirilmek zorunda olduğunu ifade etti. Türkiye'nin 15 yıllık parlamenter sistemi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz akşamı Türkiye Büyük Millet Meclisi dik durarak, onurlu durarak bombalar yağarken, kurşunlar sıkılırken parlamentoyu terk etmedi. Kurtuluş Savaşı'nı nasıl yönettiyse bir darbeyi de aynı anlayışla püskürttü. Bu nedenle açık ve net söylüyoruz; parlamenter sistemimizi daha da güçlendirmeliyiz." dedi.
Konuşmasında 8. madde olarak medya özgürlüğüne de vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Bağımsız medya olmasaydı belki hiç kimse sokaklara çıkmayacaktı. O medya olayları verdi. Vatandaşlar sokağa davet edildi. Tankların üzerine çıkıldı. O medya bütün bu görüntüleri verdi. Dolayısıyla vatandaş en meşru hakkı olan direnme hakkını kullanarak demokrasiyi korudu ve mücadelesini yaptı. Göğsünü siper etti tanklara ve mücadelesini yaptı. O nedenle parlamenter sisteme karşı yapılan bu darbe girişimine parlamento dik durarak gerekli cevabı vermiştir. Değerli arkadaşlarım, medya özgürlüğünün bir diğer önemi de şudur; biz siyasetçiyiz, eksiğimiz olabilir, hatamız olabilir, yanlışımız olabilir ama bunları dile getirecek olan medyadır. Medyanın bağımsızlığına bütün siyasilerin saygı duyması ve önem vermesi lazım." diye konuştu.
Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bakın değerli arkadaşlarım, FETÖ ordunun içinde yuvalandı. FETÖ yargının içinde yuvalandı, FETÖ devletin her kademesinde yuvalandı. Biz buna daha önce F Tipi Örgütlenme diyorduk şimdi Fetullah Gülen Terör Örgütü olarak tanımlanıyor. Savcı da iddianamesini böyle yazıyor. Yargının bağımsızlığı neden önemlidir? Adalet istiyoruz, adaleti nerede tecelli ettireceğiz, mahkemede tecelli ettireceğiz. Eğer bir hakim vicdanıyla değil, bir hakim Pensilvanya'dan aldığı talimatla karar veriyorsa o hakim hakim değil, o mahkeme mahkeme değildir. O nedenle yargı bağımsızlığı çok önemlidir. Biz, bunun üzerinde durmalıyız ve bu konu üzerinde titremeliyiz. Hemen şunu ifade edeyim, yargının bağımsızlığı konusunda iktidar ve muhalefetin belli bir görüş birliği içinde hareket etmesi bizim açımızdan memnuniyet vericidir."
Laikliğin ne kadar önemli olduğunun da 15 Temmuz'da ortaya çıktığını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Dini kullanarak, inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı işin içinde olanlar milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik herkesin istediği gibi inanması ve ibadet etmesi demektir. Laiklik, inanca saygı demektir ve insana saygı demektir o nedenle bütün siyasi partilerin bu konuda daha dikkatli olması gerekir. Kula kulluk yapmak değil, kula kulluk yapanların nasıl bir anlayışta olduklarını hep beraber gördük." diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasındaki 11. ve 12. maddeyi de şu sözlerle dile getirdi:
"11- Demokrasinin güçlenmesine sadece bugün için değil gelecekte de katkı vermek zorundayız, demokrasinin güçlenmesi için mutlaka ama mutlaka sorgulayan bir eğitim sistemini hayata geçirmemiz gerekir. Çocuklarımız irfanı hür yetişmeli, vicdanı hür, fikri hür yetişmeli. Çocuklarımız birilerinden talimat alıp onun gereğini yapmamalı. Alınan talimatı, en azından kendi aklında bunu ölçmeli ve tartmalı. Ne diyor yüce yaradan? Aklınızı kullanmıyor musunuz? diyor. Aklınızı kullanmanın yolu eğitim sistemini de bu şekle getirmektir. Çocuklarımız akıllarını kullanmalılar, sorgulamalılar. Elin oğlu Mars'a uzay aracı gönderiyor, biz 21. yüzyılın Türkiyesi'nde bir darbe girişiminin Türkiye'ye maliyetini görüyoruz. O nedenle hep beraber eğitim sistemini güçlendirelim, gelecekteki demokrasimizi güçlendirmek ve derinleştirmek için bu çabayı hep birlikte gösterelim.
12- FETÖ terör örgütünü biliyorsunuz, artık bütün dünya biliyor. Bu örgüt, geçmişte Balyoz davası dediler, Ergenekon davası dediler, casusluk davası dediler hiçbir günahı olmayan, devlete sadakatle bağlı olan pek çok subayımızın ki eski bir Genelkurmay Başkanı da dahil tamamını hapse attılar. O dönem en çok itiraz edenlerden birisi bizdik. 'Yanlış yapıyorsunuz' demiştik. Şimdi, onların tamamının kumpas olduğu ortaya çıktı. Tamamının FETÖ terör örgütü tarafından yapıldığı ortaya çıktı. O zaman bir devlet adalet üzerinde büyür. Bir devlet adalet üzerinde soyluluk kazanır. Bir devlet adalet üzerinde devlet olur. O zaman buradan çağrı yapıyorum. Sadece size değil bütün Türkiye'ye. Sadece Türkiye'ye değil bütün siyasi liderlere. Geçmişin mağdurlarına haklarını iade edelim. İtibarlarını iade edelim. Böyle yaptığımız takdirde devlet saygın konuma gelmiş olur."
"Devlet adalet üzerinde yükselmek zorundadır"
Devletin haksızlıklarla mücadele ederken hukukun dışına çıkmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Lütfen bu sözümü çok dikkatli dinleyin. İçimizden bir kişinin bir tek kişinin bile emeği, eseri, zamanı ziyan olduğunda bu tüm Türkiye'nin ortak kaybıdır. Tekrarı diyorum, bu ülkede bir kişi bile haksızlığa uğradığında, bir kişi bile mağdur olduğunda bu tüm Türkiye'nin kaybıdır. Bu nedenle ülkemizi yeniden inşa ederken yeni mağduriyetler yaratmamalıyız. Hukuk diyoruz, hukukun üstünlüğü diyoruz, adalet diyoruz, devlet adalet üzerinde yükselmek zorundadır. Hani deniyor ya adalet mülkün temelidir yani adalet devletin temelidir" diye konuştu.
Konuşmasında 12 maddelik yol haritalarını açıkladıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, "Eksiği olabilir, fazlası olabilir ama Türkiye'yi düzlüğe çıkarmak hepimizin ortak görevidir. Benim de görevim iktidardakilerin de görevi, vatandaşın görevi, buradan söz veriyorum ve şunu söylüyorum, hep birlikte mücadele edelim. Hep birlikte gereğini yerine getirelim" dedi.
Mitingin en ön safında kadınların olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Tıpkı darbe gecesi tankların önünde durdukları gibi. Bundan büyük bir gurur duyuyorum. Bir toplum için nezaketin, şefkatin, sevginin kaynağı olarak gördüğüm kadınlarımızın hayatın her alanında daha çok var olmalarını bize eşlik etmelerini gönülden diliyorum. Kadınlarımızın desteği katkısı katılımı bizim için vazgeçilmez değerdedir. Bir ülkede kadının yüzü gülüyorsa bilin ki o ülke mutlu bir ülkedir. Bu ülkenin yiğit kadınlarının evladı olmaktan, kardeşi olmaktan onur ve gurur duyuyorum. Çünkü hepimiz bu toprakların çocuklarıyız. Bu toprakların çiçekleriyle, türküleriyle, annelerimizin duaları ve ninnileriyle büyüdük. Birlikte kardeşçe yaşadık. Birlikte kardeşçe yaşayacağız. Birlikte kardeşçe mücadele edeceğiz. Bu topraklar bereketli topraklardır. Bu topraklarda Yunuslar var, Mevlanalar var, Hacı Bektaş-ı Veliler var, Neşet Ertaşlar var. Erzurumlu Emrahlar var. Ferhatlar var Şirinler var. Bu topraklardan çıktı. Bu topraklarda huzur içinde barış içinde demokrasimizi güçlendirerek farklılıklarımıza saygı göstererek birlikte mücadele etmeliyiz" diye konuştu.
Konuşmasının sonunda şair Nazım Hikmet'in "Dört nala gelip uzak Asya'dan/Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan/Bu memleket bizim/Kapansın el kapıları/Bir daha açılmasın/Yok edin insanın insana kulluğunu/Bu davet bizim/Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşçesine/Bu davet,/Bu hasret bizim" şeklindeki dizelerini okuyan Kılıçdaroğlu, konuşmasını, "Evet bu hasretle hepinizi, muhabbetle kucaklıyorum. Hepinize en içten saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Allah bir daha Türkiye'ye böyle acı olaylar yaşatmasın. Hep beraber, hep birlikte yürek yüreğe, omuz omuza, kol kola demokrasimize saygılı olalım ve demokrasimize sahip çıkalım. Hepinizi en içten selamlar, saygılar, sağ olun var olun" diyerek tamamladı.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları;

Haberin Devamı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenikapı’da düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nde konuştu. CHP lideri konuşmasında 12 madde açıkladı.
Sayın Cumhurbaşkanı, saygıdeğer eşleri, önceki cumhurbaşkanımız, TBMM’nin sayın başkanı, sayın başbakan ve saygıdeğer eşleri, KKTC’nin sayın başbakanı, MHP’nin sayın genel başkanı ve sevgili yurttaşlarım hepinizi selamlıyorum, hepinize selamlarımı saygılarımı ve muhabbetlerimi sunuyorum.
Bugün bizim demokrasi tarihimizin önemli bir günüdür. Bugün Türk siyasal hayatı demokrasi tarihinde önemli bir olaya imza attı. 15 Temmuz akşamı TSK içinde yuvalanan bir çete grubu Türk demokrasisine darbe yapmak istedi. Parlamentoya darbe yapmak istedi. Daha doğrusu size bize hepimize darbe yapmak istedi.
Artık 15 Temmuz’un bir özelliği var. 15 Temmuz bir uzlaşma kapısı araladı bize. 15 Temmuz’da artık yeni bir Türkiye vardır. Eğer biz bu gücü bu uzlaşma kültürünü daha da ileriye taşıyabilirsek, çocuklarımıza güzel bir Türkiye’yi hep birlikte bırakmış olacağız. Neden ve niçin bu noktaya geldik? Önce teşhisi doğru koyacağız ki tedaviyi güzel yapalım. Güzel bir atasözümüz var. Ben dahil bütün siyasilerin bu musibetten ders çıkarması lazım. Ben dahil, bütün siyasi parti genel başkanlarının yeni bir olaya zemin hazırlamadan Türkiye’yi çağdaş uygarlığa götürmemiz lazım. Nedir bu dersler? 12 madde hazırladım. Diğer liderler de kabul ederse Türkiye gerçekten de uzlaşma kültürünü benimsemiş, sokaklarında fabrikalarında güler yüzlü insanların olduğu Türkiye haline gelecektir.
1- Camiye kışlaya adliyeye siyaseti sokmayalım. Camiye sokarsak toplumu böleriz. Adalete sokarsak adaleti bulamayız. Kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz. Camide kışlada adliyede siyaset olmayacak. Bizim soylu bir uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bizim kavga değil, bizim milleti kardeş kılma gibi bir görevimiz var.
2- Siyasette özeleştiri yapmak, geçmişi iyi tahlil etmemiz gerekiyor. Tarihin tekerrürünü değil, tarihi tekerrür ettirmemeliyiz.
3- Devletin inşasında liyakat sistemini esas almalıyız. Bu bizim tarikattan cemaatten partiden değil, kim o işi iyi yapıyorsa ona teslim etmek gibi bir geleneği başlatmak zorundayız. Garibanın oğlu sizin çocuklarınız sınav için alın teri dökerken birileri sınav sorularını çalıp, devletin önemli yerlerine geliyorsa buna hep beraber itiraz etmek zorundayız.
4- Her koşulda demokrasiye sahip çıkmalıyız. 15 temmuz darbe girişimi demokrasinin bize ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Halk direnme gücünü kullanarak, canını siper ederek demokrasiyi savunmuştur. Canını siper eden mücadeleyi yapan herkese kadın erkek yaşlı genç herkese şükranlarımı sunuyorum. Siz bir tarih yazdınız. Sadece darbe değil demokrasi üzerinde tüm vesayetleri reddetmeliyiz. Ne darbe ne dikta yaşasın tam demokrasi diyoruz.
5- Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmalıyız. Mustafa Kemal ve arkadaşları cumhuriyeti kurarken 1921’de bir anayasa yaptılar. Birinci maddesi şudur “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” hakimiyet milletindir değil, kayıtsız şartsız milletindir diyor. Milleti vatandaşını yüceltiyor. Hiçbir kimseye hiçbir zümreye aileye gruba imtiyaz sağlanmıyor. Vatandaşlar eşittir, kimliği inancı yaşam tarzı ne olursa olsun. Cumhuriyetin eşitlik değerlerine hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir değerlerine hepimizin sonuna kadar sahip çıkması gerekiyor. Gazi Mustafa kemal dedi ki, cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyeti korumak yaşatmak hepimizin görevidir. Elbette ki tek başına bunları Mustafa Kemal Atatürk yapmadı. İsmet İnönü’ler, Rauf Orbay’lar, Kazım Karabekir’ler hepsinin büyük emekleri vardır. Eğer bugün cumhuriyet olmasaydı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olamazdı, sayın karaman TBMM başkanı olamazdı, Sayın Binali Yıldırım Başbakan olmasaydı, cumhuriyet olmasaydı Anadolu’nun kuş uçmaz köyünde doğan Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı olmazdı.
6- Parlamenter sistemimizi güçlendirmek zorundayız. 150 yıllık parlamenter sistemimiz var. Ve 15 temmuz akşamı TBMM dik durarak onurlu durarak bombalar yağarken kurşunlar sıkılırken parlamentoyu terk etmedi. Kurtuluş savaşını nasıl yönettiyse, bir darbeyi de aynı anlayışla püskürttü.
7- Medyanın özgürlüğü… Bakın değerli vatandaşlarım 15 temmuz akşamı bağımsız medya olmasaydı, belki hiç kimse sokaklara çıkmayacaktı. O medya olayları verdi, vatandaşlar sokağa davet edildi. O medya bütün bu görüntüleri verdi. Dolayısıyla vatandaş en meşru hakkı olan direnme hakkını kullanarak demokrasiyi korudu ve mücadelesini yaptı.
Biz siyasetçiyiz eksiğimiz yanlışlarımız olabilir. Bunu
9- Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı… FETÖ terör örgütü ordunun içinde yuvalandı. FETÖ terör örgütü yargının içinde yuvalandı. Devletin her kademesinde yuvalandı. Biz buna daha önce F tipi örgütlenme diyorduk, şimdi Fetullah Gülen terör örgütü diye tanımlanıyor. Adalet istiyoruz, adaleti nerede tecelli ettireceğiz? Mahkemede. Eğer bir hakim vicdanıyla değil, Pensilvanya’dan aldığı kararla karar veriyorsa o hakim hakim değildir. Ve hepimiz bunun üzerinde durmalıyız ve bu konu üzerinde titremeliyiz. Hemen şunu ifade edeyim yargının bağımsızlığı konusunda iktidar ve muhalefetin belli görüş birliği içinde hareket etmesi bizim açımızdan memnuniyet vericidir.
10- Laikliğin ne kadar önemli olduğunu 1 5Temmuz gösterdi. Dini inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı içinde olanlar milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik herkesin istediği gibi inanması ve ibadet etmesi demektir. Laiklik insana saygı demektir. Bütün siyasi partilerin bu konuda daha dikkatli olması gerekir.
11- Demokrasinin güçlenmesine sadece bugün için değil gelecekte de katkı vermek zorundayız. Demokrasinin güçlenmesi için sorgulayan bir eğitim sistemini hayata geçirmemiz gerekir. Çocuklarımız irfanı hür yetişmeli, vicdanı fikri hür yetişmeli çocuklarımız. Çocuklarımız birilerinden talimat alıp onun gereğini yapmamalı. Ne diyor yüce yaradan, “aklınızı kullanmıyor musunuz” diyor. Bunun yolu eğitim sistemini de bu şekle getirmektir. Bakın elin oğlu marsa uzay aracı gönderiyor, biz darbe girişiminin Türkiye’ye maliyetini görüyoruz.
12- FETÖ terör örgütünü biliyorsunuz, artık bütün dünya biliyor. Bu örgüt geçmişte balyoz davası dediler, Ergenekon, casusluk davası dediler. Devlete sadakatle bağlantılı olan pek çok subayımızı hapse attılar. En çok itiraz edenlerden birisi bizdik. Şimdi onların tamamının kumpas olduğu ortaya çıktı. O zaman bir devlet adalet üzerinde büyür. Bir devlet adalet üzerinde devlet olur o zaman buradan çağrı yapıyorum. Bütün siyasi liderlere, Türkiye’ye. Geçmişin mağdurlarına haklarını iade edelim, itibarlarını iade edelim. Böyle yaptığımız takdirde devlet saygın konuma gelmiş olur.
Devlet haksızlıklarla mücadele ederken hukukun dışına çıkmamalıdır. İçimizdeki bir tek kişinin bile emeği eseri zamanı ziyan olduğunda bu Türkiye’nin ortak kaybıdır. Yeni mağduriyetler yaratmamalıyız. Hukuk diyoruz, adalet diyoruz. Devlet adalet üzerinde yükselmek zorundadır. Adalet mülkün temelidir, devletin temelidir. Yol haritamızı açıkladım, eksiği olabilir, fazlası olabilir. Ama Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak hepimizin görevi.
Görüyorum ki en önde kadınlarımız var, tıpkı tankların önünde durdukları gibi. Bir toplum için nezaketin sevginin kaynağı olarak gördüğüm kadınlarımızın hayatın her anında bize eşlik etmelerini gönülden diliyorum. Kadınlarımızın katılımı bizim için vazgeçilmez değerdedir. Bir ülkede kadının yüzü gülüyorsa bilin ki o millet mutludur. Hepimizin bu toprakların çocuklarıyız.
Sözlerimi Nazım Hikmet’in milli kurtuluş destanından bir bölüm okuyarak sonlandırmak istiyorum.
“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan, Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...”

Haberin Devamı