Gazete Vatan Logo

Kadınlıktan erkekliğe geçtiler!

'Profesörler imza attı, kızım artık oğlumdur'

Düşünün ki bedeniniz sizin değil, bir başkasının bedenine hapsolmuşsunuz. Ruhunuz o bedenin içinde kıvranıyor; değişmek, özgürleşmek istiyor.

Hacettepe Üniversitesi’nde son birkaç ayda 10 hasta kadınlıktan erkekliğe geçti

Bu hafta uzunca bir süre hayatını kendisine ait hissetmediği bir bedende yaşamak zorunda kalan, cebinde taşıdığı nüfus cüzdanını herkesten saklayan, bedeni ve ruhunun bütünleştiği yeni hayatına kahramanca adım atanlarla konuştum.

Ulaş Deniz, Tufan ve Barış kadın cinsiyetiyle doğdular. Hacettepe Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nde erkek bedenine kavuşmak için bıçak altına yattılar.

Bu ameliyatları gerçekleştiren cerrah, Doç. Dr. Serdar N. Nasır.

Nasır’a göre kadından erkeğe değişim daha zor. Çünkü penis rekonstrüksiyonu, yani yeni bir organ yaratılması gerekiyor. Bunun için ya kaval kemiği ve derisi, ya da kol derisi kullanılıyor. Kol derisinin tercih edildiği durumlarda, ikinci bir ameliyatla mutluluk çubuğu olarak nam salan penis protezi takılması gerekiyor.
Aslında anlatmaya sondan başladık sayılır, çünkü penis ameliyatları işin son bölümü. Önce psikiyatriden bu değişimi onaylayan bir rapor alınıyor. Sonra rahim, yumurtalıklar, yumurtalık kanalları, vajina ve göğüsler alınıyor. Bunlara hormon tedavileri de eşlik ediyor.
Geçtiğimiz birkaç ayda 10 kadın hastasına, erkek bedenlerini armağan etti Doç. Dr. Nasır. Mutluluklarına ortak oldu, dualarını aldı.

Kimse Ulaş Deniz’in, Tufan’ın, Barış’ın karşılaştığı zorluklara göğüs germek istemez elbet. Kimse kendi içinde hapsolmak istemez... Ama onlar öyle doğdular. Kadın bedeninde “Ben erkeğim” dediler. Şimdi tamamlandılar. Mutlular.

TUFAN: “Sevgilim beni çift cinsiyetli bilmiyordu, öğrenince terk etti”

Tufan, 1980’de çok tutucu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Kendisindeki “farklılığı” keşfettiğinde henüz ilkokula bile gitmiyordu. Kapının önünde otururken, amcasının kendi yaşlarındaki oğlunu çıplak gördü ve ağlayarak annesine koştu:

“Neden onun var da benim yok?”.

İlkokula gittiğinde annesi hep özenip kurdeleler taktı başına, o ise fırlatıp attı. Ev işleri yapmayı reddetti, inşaatlarda el arabasıyla kum taşıdı.

Hayatın bir ironisi gibi, hep erkeklerle oynuyor diye dayak yiyordu abisinden. Hatta 15 yaşındaydı, bir gün işten eve dönen babası onu yerde erkek çocuklarla misket oynarken gördü. “Benim kızım nasıl erkekler arasında dolaşır” deyip bastı dayağı.

“İlk tuvalete girdiğimde ağladım”

“Zordu o günler” diye anlatıyor, “Çok çektim. Defalarca aynanın karşısına geçip kendimi çözmeye çalıştım. Kimim? Neden böyleyim? İntiharı bile düşündüm. Sonunda karar verdim, ben buyum dedim, ben Tufan’ım”.

Ailesine anlatamadı derdini. Bir tek annesiyle konuştu, o da “Evlatlıktan reddederim” deyince ayrıldı evden. Bundan 11 yıl önce... Ve kendine yeni bir hayat kurdu.
İki hafta önce ikinci ameliyatı tamamlandı, penisi takıldı. İlk “erkek olma” anını tuvalette yaşadı Tufan: Yalnızdım, yanımda kimse yoktu. Korku vardı tabii, ilk defa penisten yapacaksın. Çok mükemmel bir duyguydu, ağladım o an.”
Bundan önce yine erkekler tuvaletine giriyordu Tufan, “Bu halimizle bayanlar tuvaletine girecek değiliz ki, bayanlar kovar. Ama eskiden kapıyı kapatıyordum, şimdi pisuvara gidiyorum”.

Cinsel ilişkiye girmesi için ise daha zaman var. O da, sevgilisi de sabırsızlıkla bekliyorlar o günü.
Bundan 11 yıl önce ilk aşkıyla karşılaştı Tufan, 10 yıl da birlikte oldular. Ama “Benim vücudum kadın” diyemedi bir türlü. “Çift cinsiyetliyim diye yalan söyledim. Zaten cinsel hayatımız yoktu. Ameliyat olayım, sonra evleniriz diyorduk. Kız arkadaşım durumu anlayınca ayrıldık”.
Bundan sonra tek istediği mavi nüfus cüzdanına sahip olmak. “Ne katilim ne hırsızım, ama polislerden köşe bucak kaçıyorum. Pembe kimliğim ortaya çıksın istemiyorum. Arkadaşlarım beni erkek biliyor. Birden ortaya pembe kimlik çıkarırsam ne olur?”

BARIŞ: “Çocukluğumdan beri önümde ilk örnek Bülent Ersoy’du”

34 yaşındaki Barış’ın bütün ameliyatları tamamlandı, iş sadece mavi nüfus cüzdanı almaya kaldı. Bir alışveriş merkezinde güvenlik görevlisi olarak çalışan Barış, durumunu fark ettiğinde henüz çocuktu. Hiç kız çocukları gibi bebekle oynamadı, varsa yoksa sokakta maç... Büyüdükçe de erkek arkadaşlarıyla kahveye gitmeye başladı. Hep gizli yaşamaya çalıştı, çok zorlandı. İşin ilginci, erkeklerin kadın olabildiklerini biliyordu da, tam tersi ameliyatlarında yapıldığından haberi yoktu:
“Çocukluğumdan beri önümde ilk örnek Bülent Ersoy’du. Özenirdim. Bundan 4-5 sene kadından erkeğe dönüşüm yapıldığını öğrenince hemen başvurdum”.

“Sevgilimle ekimde evleneceğiz”

Ailesi ondaki farklılığı görüyor ama konduramıyordu. Sonunda “Ameliyat olmalı” raporunu alınca babasına gidip okuttu Barış.

“En çok babamdan korkuyordum, en iyi tepkiyi o verdi. ‘Bu Allahtan gelen bir şey, bu kadar profesör de bu imzayı attığına göre demek ki doğrusu bu’ dedi.”

Böylece arkasından fısıldanan “Bu kız mı, erkek mi?” sorularına son vermek için Hacettepe’nin yolunu tuttu. Beş kez yattı ameliyat masasına...

Penisi takılıp bandajlar açılınca hissettikleri benzersizdi:
“Dokunamadım bile, öyle seyrettim. İnanamadım... Tuvalete gittim, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Birkaç deneme yaptım, alışana kadar çok uğraştım.”

Bu zor günlerde en büyük destekçisi kız arkadaşı oldu. “Her aşamada yanımdaydı. Ruhen zaten erkeğim, ama organımın olması bir hayaldi bende. Hiç olmayacak zannediyordum. Hayatıma biri girince, destek olunca, birlikte atlattık. Ailesi her şeyi biliyor, ekimde evleneceğiz.”
Bu ameliyatlarla biyolojik olarak çocuk sahibi olma ihtimalini de ortadan kaldırdı Barış. Ama o ihtimal zaten hiç yokmuş onun için: “Hiç tereddüte düşmedim. Kendimi öyle düşünemem ki. Benim açımdan babamın hamile kalması gibi bir şey...”

ULAŞ DENİZ: “Hacı sakalı da bıraksam ailem bana ‘kızım’ diyecek”

Ulaş Deniz, 26 yaşında. Henüz birinci ameliyatını tamamladı; rahmi ve göğüsleri alındı. Önünde iki ameliyat daha var, ama ailesinin bundan haberi yok. Üzülüyorlar çünkü. Hala “Kızım” diye hitap ediyorlar ona, ama incinmiyor: “Benim çocuğum olsa, emin olun babam gibi tepki verirdim. İçlerindeki yarayı, hissettiklerini anlıyorum. Bundan sonra karşılarına hacı sakalıyla da çıksam ‘kızım’ diyecekler belki de...”

Aile farkındaydı çocuklarının iç ve dış dünyasındaki çelişkinin. Bildiler, sustular. Ulaş Deniz belli etmeye çalıştı, üzerlerine alınmadılar. Ameliyata kadar birlikte yaşıyorlardı. Ama annesi o kadar üzüldü ve o üzüntüsünü o kadar açığa vurdu ki, evini ayırdı Deniz.

“Odunluklarım dahil tam bir erkeğim”

Ruhuyla bedeninin “örtüşmediğini” fark ettiğinde henüz ergenliğine yeni giriyordu. Adını koyamadı, ne olduğunu anlayamadı. Tek bildiği, kızlardan hoşlandığıydı. “Acaba döner miyim bu yoldan?” diye çabaladı, erkek arkadaşları oldu. Sonuç: “Karşınızda kendiniz gibi gördüğünüz bir insan olunca nasıl yürüsün?”

16-17 yaşlarındaydı bu mücadeleye başladığında. Biliyordu, onun hayatı “buydu” artık. “Erkekti” o. Her haliyle, her koşulda: “Biyolojik bir erkeğin yalnızca arzuları yok bende, odunluklar dahil bütün davranışları da var. Tıpkı biyolojik bir erkeğin yapacağı gibi ilgisizliklerim de vardır”.

Sevgilisiyle de bir erkeğin bir kadınla yaşayacağı sorunları, mutlulukları, çatışmaları yaşıyor. Gerçek ismini kullanmıyor, çünkü o bir kadın ismi. Deniz diyor kendine, Ulaş Deniz. Çünkü sol görüşlü, çünkü devrimci.
Onu bir erkek olarak tanıyan, aşık olan kız arkadaşına gerçeği hastanede açıklıyor: “Anlatmadım, hastaneye çağırdım ve görmesini istedim.

Sustu, konuşmadı. Bir hafta görüşmedik, daha sonra da döndü. Emindim zaten döneceğinden.”

23 yaşına geldiğinde karar veriyor ameliyat olmaya. “Artık yolumu çizmeliyim” diyor ve süreç başlıyor. Önündeki iki ameliyatı tamamladıktan sonra alacak mavi nüfus cüzdanını.
Ve resmi dairelerde pembe olanı çıkarınca karşılaştığı bakışlardan kurtulacak böylece...

Gelecek hayalini ise şöyle anlatıyor: “Zaten iyi bir işim var, onu daha başarılı yerlere taşımak, mümkünse hanım olan bir kızla evlenmek, çocuk gerekiyorsa çocuk, güzel, nezih bir hayat...” (Milliyet)

Haberin Devamı