Gazete Vatan Logo

İnsanın fiziksel değişimi hala sürüyor mu?

Dünyanın yaşı 4.5 milyarı aşıyor. İnsanoğlu ise sadece 75 bin yılda üstün bir zekaya kavuştu. Uygarlılar kurup yeryüzünün efendisi oldu. Fiziksel olarak değişime uğrayıp ırklara ayrıldı. Peki bu süreç durdu mu? Yoksa insanın değişimi devam mı ediyor?

Endonezya açıklarında bulunan Sumatra adasındaki To ba yanardağının 74 bin yıl önce patlaması ve dünyanın 6 yıl boyunca karanlıkta kalmasının ardından ilk insanlar dünyanın dört bir yanına dağıldı. Havanın aşırı soğuması ve yeryüzünün buzullarla kaplanması nedeniyle toplu ölümler gerçekleşti. Fakat ilk modern insan olan Homo Sapiens, patlamadan sonra 60 bin yıl boyunca küçük topluluklar halinde yaşamını sürdürmeyi başardı. Konsantre kabileler halinde yaşamaları sayesinde, yeryüzündeki diğer canlıların aksine hızlı bir şekilde "ortak bilinç" oluşturdular. Böylece bu zeki canlılar sosyalleşip ve bir toplum meydana getirmeye başladı. Sağladıkları gelişim nedeniyle zor doğa şartlarına karşı daha kolay hayatta kaldılar. Bu durum, 74 bin yıl önce sadece 2 bine inen nüfuslarının hızla yükselmesine yol açtı. Dünya üzerinde yaşayan modern insanların sayısı 10 bin yıl önce, 5 milyona kadar çıktı.

ÖNCE ÇİFTÇİLİK GELDİ
Buzların yavaş yavaş çözülmesinden sonra insanlar toprağı ekmeyi öğrendi ve tarım devrimi gerçekleşti. Uzmanlara göre, tropik ormanlarda toplayıcılık veya avcılık yaparak hayatta kalan grupların yaşam süreleri, tarımla uğraşanlardan daha fazlaydı. Çünkü tarım ilkel tekniklerle yapıldığı için avcılıkla uğraşanlar daha iyi besleniyordu. Ancak bu durum zaman içerisinde değişti. Çiftçilik yapan gruplar geliştirdikleri yeni tarım teknikleri ve 'yerleşik düzende' yaşamanın getirdiği avantajlar sayesinde daha rahat bir yaşam sürmeye başladı. Böylece yaşam kaliteleri gibi ömür süreleri de, "toplayıcılıkla" uğraşanları geride bıraktı. Bu insanoğlunun en kritik dönemeçlerden biriydi... Çünkü 'yüksek zeka' seviyesine sahip olan Homo Sapiens, "yerleşik" yaşamının avantajlı olduğunu kolayca kavradı ve topluluklar halinde yaşamayı tercih etti.

İLK ŞEHİR ANADOLU'DA
Biraz daha açarsak, bu dömeçten sonra insanoğlu "şehirleşme" dönemini başlattı. Birkaç evden oluşan küçük köyler önce kasabalara dönüştü. Kasabalar zaman içersinde yerlerini şehirlere bıraktı. Bu tarihi gelişme ise Anadolu topraklarında yaşandı, İlk modern yerleşim birimini Çatalhöyük'te kuran Homo Sapiens daha sonra tüm yeryüzüne yeni şehirler inşa etti. Peki şehirlerde yaşamaya başlamak insanoğlu için neden önemliydi? Öncelikle şehirleşmeyle sosyal ilişkiler güçlendi. Birlikte üretmeyi ve tüketmeyi öğrendi. Dil kompleks hale geldi, yazı ve sanat gelişti. Bununla birlikte yasalar doğmaya başladı. Ve sonuç olarak medeniyetin ilk temelleri atılmış oldu.

GÜNEŞ IRKLARA AYIRDI
Dünyanın 4.5 milyar yaşında olduğunu gözününde bulundurursak, insanoğlu 75 bin yıl gibi kısa bir dönemde sosyal açıdan devrim gerçekleştirerek dünyanın efendisi haline geldiğini kabul etmemiz gerekiyor. Ancak 75 bin yıl içinde insanın fiziki yapısında önemli değişiklikler oldu. Bu değişimin başında ırkların ortaya çıkması yatıyor, insanların genetik yapısının yüzde 99.9 oranında aynı olmasına rağmen, farklı ırkların meydana gelmesinin nedeni ise güneş... insan vücudu güneş ışınlarından korunmaya programlıdır. Deriyi güneş ışığının zararlarından "melatonin" adlı bir hormon koruyor. Melatonin aynı zamanda deriye siyah rengi veriyor. Bu da güneş ışığının daha yoğun olduğu tropik bölgelerdeki insanların deri renginin neden siyah olduğunu açıklıyor.

Güneşin fazla görünmediği bölgelerde ise deriyi zararlı ışınlara karşı korunma ihtiyacı yok. Deri de melatonin üretmediği için açık renkte kalıyor. Yani eğer yeryüzü aynı oranda güneş alıyor olsaydı, hepinizin Afrika'daki ataları gibi zenci olması kaçılmaz olacaktı...

Peki 75 bin yıl içinde onlarca farklı ırka ayrılan, yüzlerce kültür oluşturan insanoğlu küreselleşen 21'inci yüzyıl dünyasında gelişmeye devam mı ediyor? Bu sorunun cevabı tek kelimeyle, evet... Canlıların evrimleri bir süreç değil, doğa ve yaşam şartlarına bir ayak uydurmadır. Yani bedenin herhangi bir yerindeki veya tek bir gendeki değişim, canlının hayatta kalma olasılığını artıran bir sistemdir.

OBEZİTE KALICI MI?
İnsanoğlunda son 75 bin yılda gözlenen değişeme baktığımızda bu sürecin geçici değil aksine kalıcı olduğunu kavrarız. Yani şu anda hızını her ne kadar kestiremezsek de gelişim süreci devam ediyor. Hatta obezite ve aşın şişmanlık gibi rahatsızlık olarak saydığımız fiziksel değişimlerin dahi bu evrim sürecinin bir parçası olabileceği tartışılıyor. Ancak artık insanoğlunun elinde doğaya karşı önemli bir kozu var... 21'inci yüzyıl insanı; geliştirdiği teknoloji ve yüksek zekasıyla evrim veya gelişim, adına ne derseniz deyin, bu ayak uydurma sürecini kontrol etmeye çok yaklaştı.

SİPARİŞ BEBEK DÖNEMİ
Biraz basitleştirmek gerekirse, DNA zincirini kıran insanoğlu genetik mühendisliği sayesinde artık fiziksel gelişim sürecini yönlendirebilecek... Örneğin, yakın gelecekte aileler henüz çocukları doğmadan önce çocuklarının cinsiyeti, saç ile göz rengi hatta karakterlerini belirleyebilecek. Hastalıklar çocuklar henüz dünyaya gelmeden gen tedavileriyle giderilecek. Yani insanlık, kendi kaderini daha fazla kontrol altına alacağı yeni bir çığır açmaya çok yakın...

Hobbitler gerçekten yaşıyordu
Endonezya'nın yakınındaki Flores Adası'nda geçen yıl ortaya çıkarılan bir canlı iskeleti tüm bilim dünyasını sarstı. Bir insansı canlıya ait olan iskeletler incelendiğinde boyunun sadece 1 metre olduğu görüldü. Bulunduğu adanın ismi verilen Homo Florensis daha önce rastlanmamış bir türe aitti. Bu iskelet, ünlü İngiliz yazar J.R.R Tolkein'in satış rekorları kıran kitabı Yüzüklerin Efendisi'ndeki yaratıklara benzetildiği için Hobbit'lerle özdeşleştirildi.

Arkeologlar Endonezyalı Hobbitler'in ayrı bir tür olduğu ve 120 bin yıl önce avcılık için kesici aletler yapabilecek kadar zeki olduklarını belirledi. Hobbitler tıpkı Homo Sapiens'lerin ilk döneminde olduğu gibi avcılık ve tropik ormanlardan meyve toplarayarak yaşamlarını sürdürüyordu. Ancak Hobbitler fiziksel olarak ilk modern insana göre çok zayıftı. Bu tarihi buluşa imza atan ABD'li arkeologlar, bu canlının evrim teorisinde eksik halkayı tamamladığını duyurdu. Teorilere göre Hobbit'ler, ilkel insan Homo Sapiens Afrika'dan yolculuğa başladığında yeryüzündeydi, yani dünyada daha başka insansı canlılar vardı.

Eşimizi neye göre seçiyoruz
Son yıllarda psikoloji bilimi insanoğlunun evrimi üzerine teoriler üretmeye başladı. Bilim adamları sadece insan tarihini değil insan davranışlarının altındaki nedenleri evrimin temelinde arıyor. Bunlardan belki de en önemlisi cinsiyetler arasındaki ilişki... New Mexico Üniversitesinden Geoffrey Miller'a göre canlıların tüm fiziksel özellikler ve davranışları karşı cinsi etkilemek için bulunuyor. Güzellik her kültüre ve döneme göre değişiklik gösterse de temel olarak yüz hatlarının ve bedeninin simetrik olması insanları karşı cinsleri için çekici kılıyor. Çünkü simetrik olmak insanın sağlıklı ve bağışıklık sistemi güçlü olduğunu gösteriyor. Aynı şekilde vücut kokusu da beyin tarafından bağışıklık sistemini analiz için değerlendiriyor. Kadınlar, maskülen ve güven hissi yaratan erkekleri tercih ediyor. Erkekler ise dolgun kalçalı kadınları tercih ediyor. Bunun nedeni ise geniş kalçaların içgüdüsel olarak doğurganlık izlenimi yaratması olarak açıklanıyor.

Haberin Devamı