Ah Halit ağabeyim...

Haberin Devamı

Yıllar ne çabuk geçiyor aslında... Ama bazılarımız hep formunda. Hep genç, her daim yaşlanmaya karşı koyuyor...

Cumartesi gecesi Kuşadası 19. Altın Güvercin Şarkı Yarışması‘nı sunduk birlikte... Yıllar önce de buna benzer bir görevi birlikte üstlenmiştik. Halit Kıvanç ile sunuculuk yapmanın onur vericiliği dışında her daim anılarından feyiz almak gerçekten çok önemli... Bunu herkes bilir, herkes saygı duyar eminim. Çok kıymetlidir; hiç yaşlanmaz, hiç sönmez heyecanı... Üstelik şarkı yarışmasına yıllar önce ismini veren de Halit ağabeymiş.

Şarkıda da denildiği gibi:

(...)

Hey yıllar yenilmedim size

Rüyalarım yine aynı

Bir tutku yaşıyorum yine

Aynı telaş içinde

(...)

Halit ağabey, yine aynı telaş içinde yine aynı tutkuyla... Rüyaları da gerçekleri de aynı... Zarif bir beyefendi. O çalışırken yanında durmak bile yeterli..

Kuşadası Altın Güvercin Müzik Yarışması, Türkiye’nin pop müzik alanında yaşayan tek geleneksel müzik yarışması.

Yarışmanın dünden bugüne yaşamı hoş bir müzikal yolculuğu içeriyor. Bu güzel ve anlamlı yolculuk yıllar önce yine sıcak bir yaz akşamında Kuşadası’nda başlıyor. Kuşadası Festivali‘nin organizasyon komitesi, Festivalin kapanış yemeğinde gelecek organizasyonları değerlendirirken nitelikli ve geleneksel bir yarışma yaratmanın yalnız Kuşadası’na değil tüm Türkiye’ye yararlı olacağı inancını dile getiriyorlar... Ve oluyor da... Dile kolay, 19 yıl... Büyük bir festival... Eski yarışmaların görüntülerini izlerken, Fatih Erkoç, Aşkın Nur Yengi, Harun Kolçak, Eda - Metin Özülkü, Oya - Bora, İzel, Işın Karaca gibi pek çok birinci çıkaran bu yarışmanın çok daha uzun yıllar yaşaması ve daha çok yankı uyandırması gerektiğini düşündüm. Yirminci yılını merakla bekliyorum.

Yarışmanın bu yıl bir parçası olmaktan çok mutlu oldum. Kuşadası Belediye Başkanı Esat Altungün’ün inancı ve heyecanı ile Belediye Kültür Müdürü Murat Saraç ve belediyenin basın ve halkla ilişkiler sorumlusu Zafer Bey ile ekipleri gerçekten büyük alınteri döktüler. Ve tabii ki Metin Özülkü ve muhteşem orkestrası... O gece Eda Özülkü’ye Volkan ve Baran isimli yakışıklı ikizler eşlik ediyordu. Barış Manço Özel Ödülü‘nü alan Modern Folk Üçlüsü‘nün Bombili Bom şarkısına coşkuyla eşlik eden üçüncü kuşağın şahane temsilcileriydiler. Güzel şarkılar eskimez...

Gecenin sonunda yorgun argın otelimize geldiğimizde sahne üzerinde net bir tek fotoğrafımız olmadığını gördüm. Halit ağabey ile sahne arkadasından küçük bir kareyi sizinle paylaşmak istedim. Ah, unutmadan: 19. Altın Güvercin Şarkı Yarışması’nın birincisi aynı zamanda Kral TV en iyi yorumcu ödülünün sahibi Hale Özbaş, ikincisi Neslihan Demirtaş, üçüncüsü Meltem Taşkıran oldu.

***


Küçük anlar, küçük oteller...

Bu işin hazırlığını yaparken, çocukluğumuzun Kuşadası’nda hem güzel güzel işimizi yaparız hem çocuklarımıza da geçmişi tattırırız dedik ve kocaman bir grup olarak gittik Kuşadası’na... Fakat turizmimizin “can simidi“ Rus turistlere yapılmış toplu satışlar ve festival haftası nedeniyle oteller tıklım tıklımdı...

Ve biz de bir şekilde bu doluluk nedeniyle bir süre bir otelde, sonra bir başka otelde kaldık.

Ben uyaroğluyumdur... Ve fakat otel maceramız gerçekten bir aile dizisinin iki bölümlük komedi malzemesiydi!! Aksilik üzerine aksilik yaşıyorduk... Bizi seve seve ağırlamak isteyen ilk otelin aslında çocuk kabul etmediği ortaya çıktı. Bir sonraki otelin resepsiyonunda ise “dört oda rezervasyonumuz var“ dediğimizde “giriş yapmak için mi?“ diye bir soruyla karşılaştık!!! Neyse... Yaklaşık beş otel dolaştık. Üstelik Altın Güvercin Şarkı Yarışması provasına dakikalar kalmıştı. Carina Otel‘den bekliyorlar haberi geldi ve biz can havliyle kendimizi şirin mi şirin bir butik otelin kapısından içeri attık!!! Allahım!!! Bir güler yüz bütün sorunları çözer mi? Çözer!!! Otelin Müdürü Ebru Hanım bizi provaya yetiştirmek için personeliyle birlikte adeta kanat taktı. Bahçeyi sulayan beyaz elbiseli, hoş bir hanımın yanından geçtik koşarak. O da otelin sahibi Nurmisal Hanım’mış... Provaya yetiştik!!!

Ertesi gün yarışmaya saatler kala ben elimde Halit ağabeyin bir gün önce hazırladığı akış planı, havuz başında çalışırken ve otelde çalışanların gülen gözlerine minnetle bakarken bir tabak içinde kayısılı turtalar ve kahveler geldi... “Nurmisal Hanım dün bahçeden topladı kayısıları, kendisi yaptı bu turtayı“ dediler....

Biz öldük, bittik, bayıldık...

İşte hayalim benim... Bir gün yapmak istediğim şey... Bahçe sulamak, pasta yapmak, konuklarımı ağırlayacağım tablo gibi bir küçük otel sahibi olmak... O porselenler, o ortancalar, o begonviller, o gülkurusu kadife koltuklar...

Kuşadası’na yolunuz düşerse gülen gözlü insanlar oteline en azından bir kahve içmek uğrayın. İşiniz rast gidecektir...

***


KİM...

Otelin balkonundayım... Gün batıyor... Yazımı yazmışım...

Yeşil tükenmez kalemimle defterime not alıyorum.

Nerede kullanırım bilmiyorum ama şu satırlar kayıveriyor kalemimden kâğıda:

“Beğenilerimiz bizi şekillendiriyor“ diye düşündüğü için gerçekten beğendiği kaç şeyi dürüstçe dile getirebiliyor insanlar? Başkalarının düşüncelerinden evrile evrile oluşturulmuş ortalama veya ortalamanın üzerinde, sahte, sofistike, siyasi bir sahtelik giyinmeye neden bu kadar meraklılar? Neden başkalarının onaylarının ardına saklanıyoruz hepimiz?

Peki beğenilerimiz bizi şekillendiriyorsa bizi kimin beğendiği de etkili mi? Kim onaylıyor, kim alkışlıyor, kim refere ediyor kim âşık oluyor, kim nefret ediyor?

Korkarım evet... Evet, kim beğeniyor oldukça önemli bir yanıt...

Ve korkarım reddedilmenin ardında yatan en büyük neden bu...

DİĞER YENİ YAZILAR