'Erkekler de gelsin buraya...'

‘Erkekler de gelsin buraya öğrenecekleri çok şey var’

Haberin Devamı

SUNSET’TEN KAĞITHANE’YE

Geçtiğimiz hafta kaleme aldığım iki yazıdan sonra “Keşke siyaset kulisi yazsan ne güzel olurmuş” yorumları duydum sıklıkla. Hoşuma gitmedi desem yalan olur. Bunun sebebi biraz da söz konusu günlerde eski CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’le az sonra okuyacağınız kadın hikâyeleri yüzünden birkaç kez bir araya gelmemizdi.

Başkan bizi bu şahane kadınlara götürürken ve sonrasında yaşadığımız tatlı tesadüfleri anlattığım yazılarımdan biri dün Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’ü bile heyecanlandırmışÖ O yazıdan yola çıkarak bir dolu soru sıralamış. Gürsel Tekin’le neler konuştuğumuzu merak ettiğini söylemiş. Konuştuklarımızın bir kısmı siyasetti elbette ama asıl mesele bu yazının yazılmasına sebep olan Cumhuriyet evleriydi.

Ertuğrul Özkök’ün yazımı sevmiş, referans almış olması gururumu çok okşadıysa da bir iki itirazım var. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan’ın eski danışmanı, Radikal Gazetesi yazarı Akif Beki’nin Bakan’ı eleştiren olaylı makalesi hafızalardan henüz silinmemişti. O yazıdan sonra ilk kez aynı mekânda bulundular ve ben de buna şahit olanlardan biriydim. Ama benim yazımda kimlerin ne yiyip içtiği ve mekânın neresi olduğu konusunda bir bilgi yoktu.

Özkök mekânın neresi olduğunu açıklamış ve Beyaz Türkler’in japon şefinin yemeklerini çok sevdikleri “Sunset” diyerek girmiş konuya.

Sonra “Demek ki AK Parti’nin bir bölümü ve onu destekleyen bazı gazeteciler Beyaz Türkler’in mekânlarına dadanmış” diye bir cümle kullanmış ki açıkçası hayli ağır buldum bu yorumuÖ Sonuçta ben de bir Karakoçanlı, Gürsel Başkan da bir Ardahanlı olarak Beyaz Türkler’in sıklıkla ziyaretçisi olduğumuz bu mekânına kimlikle girmedik yani...

Sabah yazıyı okuduğumda bunları düşünürken Sunset’in sahibi Barış Tansever’den bir mesaj aldım. “Ertuğrul Özkök’ün yazısında birkaç noktaya itirazım var. Birincisi ben senin masan dışında kimseye şampanya göndermedim. İkincisi onlar benim çok çok uzun yıllardır müşterilerim, arkadaşlarımdır. Üstelik Ertuğrul’dan daha çok gelirler ve ondan çok daha eskidirler.”

Bu açıklamadan sonra çıkalım Beyaz Türkler’in şahane restoranlardan gidelim Kağıthane’ye...

O güzelim kadınların okuma yazma öğrendikleri, psikolojik destek aldıkları, ağladıkları, sevindikleri, birbirlerine sığındıkları, yeni bir hayata başladıkları bir eve girelim...

Biliyor musunuz biz geliyoruz diye kısır yapmışlar... Tavşan kanı çay demlemişler. Gözlerinin içi parlayan kadınlar etrafımızdaydılar... Gürsel Tekin “İşte” dedi, “Al sana hayatın içinden istemediğin kadar çok kadın hikâyesi...”


*****


CHP İstanbul’da kurduğu Cumhuriyet Halk Evleri’yle kentin kenar mahallelerindeki insanlara ulaşmaya çalışıyor. Parti propagandasının yapılmadığı bu mekanlara özellikle kadınlar ilgi gösteriyor. Birçok alanda eğitim alan kadınlar, “Erkekler de gelsin kendi ayakları üzerinde durmayı öğrensin” diyor


Bugün her zamankinden farklı olarak ben anlatmayacağım. O gün yaşadığımız şahane coşkuyu ancak bir soru cevap nehri içinde akıtabiliriz.. Buyrun efendim, o kapıdan içeri siz de girin...

Birisi gelir ve bazı hayatları değiştirir. Siz de bu değişimlere tanıklık edersiniz. Bu hikâyeleri merak ediyorum. Kadınlarla sohbet ediyoruz. Evet aslında hepsi bir roman ama size şimdilik kısa kısa ön izleme...

* Selvi Baharoğlu (16 yaşında lise 3 öğrencisi): Burası hepimizin hayatını teker teker değiştirdi. Benim kendime güvenim yoktu. İnsan içine çıkamıyordum. Burada ev yöneticilerimizle, psikolojik danışmanlarımızın desteği ile tek bir birey olmayı öğrendim. Daha sonra tiyatro çalışmalarına katıldım. İlk oyunum ise ‘Ah Şu Gençler’di. Sahnede kendi kişiliğimi bırtakmayı öğrendim. Başka rollere girmeyi öğrenip hayatı keşfettim. Tek bir bakış açısından görmemeyi biliyorum artık. Tiyatro kulübünde 28 kişiyiz. Oktay Şenol çalıştırıyor. Çocuk oyunları yönetmeni kendisi.


* İleride ne yapmayı planlıyorsun?

Ciddi anlamda tiyatroculuğu istiyorum fakat Basın-Yayın okumak istiyorum. Çünkü bu ülkede gerçekleri yansıtan gazetecilere ve televizyonculara çok ihtiyaç var...


* Yakın arkadaşlıklar edinebiliyor musun?

Çok fazla... Benim şu an en yakın arkadaşım dediğim kişiler bu çatı altında.

Gürsel Tekin: Burada 20 yıl yan yana oturup da birbirlerini tanımayan insanlar birbirleriyle dost oldular...


* Annen ve baban ne iş yapıyor?

Annem ev hanımı. Aynı zamanda aşçılık yapıyor iş bulabilirse. Babam da mobilyacılar çarşısında çalışıyor.

* Kaç kardeşsiniz?

Benden bir küçük kardeşim var.


***


* Seher İpek (70 yaşında): Okuma yazma kursuna geldim. Sertifika aldım. Okuduğuma hâlâ inanamıyorum. Ama çok çekme resmimi. Oğlum kızıyor sonra. “Ana bu yaşta sonra artiz mi olacaksın” diyor. “Okumayı öğrendin, yeter” diyor. Utanıyorum şimdi sen fotoğraf çekince ama...


***


* Gülsen Gedik (Okuma yazma öğretmeni): Asıl mesleğim resim öğretmenliği. Ama yapmadım. Resimle ilgili bir şey yapmıyorum. Burada daha mutluyum. Sınıfları 1. ve 2. kademe olarak açıyoruz. Biraz okumayı bilenler 2. kademeye devam ediyorlar. Burada sadece okuma yazma öğrenmiyorlar.Yurttaşlık dersleri de veriyoruz.


***


* Safiye Çiftçi: Mardinli... 30 yaşında Okuma yazma kursuna katılıyor...

3 çocuğu var. En büyüğü 10 yaşında...


***



* Ben buraya geldikten sonra hayatım değişti diyen?

Ayşe Zebek: 30 yaşındayım İskenderunluyum. 2 oğlum var. 9 ve 10 yaşlarında. Ben okumayı çok istiyordum. Babama çok ısrar ettim kızlar okumaz dedi bana. Büyük oğlum hemoglabin hastası. Sürekli doktordan doktara gezmekten prsikolojim bozulmuştu. Bir arkadaşım buranın olduğunu söyledi. Kapıdan içeri girdim. Yeşim Hanımı gördüm. Onun o güler yüzü ve diğer arkadaşlar beni bir odaya aldılar ve sakinleştirdiler. Dışarıdan sınavlara girerek okulu bitirmek üzereyim. 3 dersim kaldı. Cumartesi sınava girip onları da vereceğim. Bir lisede dışarıdan anaokulu yardımcı öğretmeni arıyorlarmış. Ben ilkokul mezunuyum olabilir mi acaba derken sınavlara girdim kazandım. Allah izin verirse liseyide okuyacağım. Eşim de çok destek oldu. Çalışmak istiyorum, eşime destek olmak istiyorum. Çocuklarıma iyi bir gelecek sağlamak istiyorum. Burası bana çok yardımcı oldu. Çocuklarım da psikolojik yardım aldılar. Onlarda çok çökmüştüler hastalıklar nedeniyle... Hukuk danışmanlığına geldim. Seminerlere katıldım. Kadınlar hangi hukuklara sahip bir bir öğrendim. Sevgi beni ayağa kaldırdı. Bilgisayar kursu aldım ve bilgisayar kulanıyorum... Aslında erkeklerin daha çok ihtiyacı var böyle kurslara... Gelsinler kendi ayakları üzerinde durmayı öğrensinler...


*****



CHP kadınlara CHE ile ulaşıyor


Burası bir toplumsal eğitim ve gelişim derneği

Cumhuriyet Halk Evleri, halkın gereksinimlerine yönelik çeşitli eğitim ve hizmetler öğreten, ihtiyaç sahiplerinin yerinde hizmet almasını sağlamak amacıyla kurulmuş gönüllü sosyal oluşum... Hedefi, ülke çocuklarının, gençlerinin ve yetişkinlerinin ülke sorunları hakkında fikir sahibi, vatandaşlık bilincine ulaşmış kişisel farkındalıkları artmış bireyler haline gelmesidir. Ayrıca üretilen hizmetlerle daha iyi anne baba, daha başarılı öğrenci, daha donanımlı genç, daha farkında birey, daha sorumlu duyarlı yurttaş ve daha mutlu insanların çoğalmasına katkı sağlamasıdır...


Gürsel Tekin anlatıyor:

* Fiilen derneğin başkanıyım. Bir tanesi Kağıthane de olmak üzere Maltepe, Pendik, Tuzla, Kuşadası’nda merkezimiz var. İstanbul dışından çok talep var... Bütçe oluşturmamız gerekiyor. Bütçe oluşturursak özellikle sosyal yaşamın dışında kalan bölgelerde merkezlerden kurmak istiyoruz...


* Bu bina bağış mı?

Gürsel Tekin: Hayır bu bina kira... Kirası 1100 TL. Toplanan bağışlarla karşılanıyor tüm masraflar.


* Çalışan öğretmenler gönüllü mü çalışıyor?

Gürsel Tekin: Hepsi gönüllü sadece ev yöneticilerinin biraz maaşları var.

Benan Baykal: Ev yöneticileri bizim talimatlarımız doğrultusunda gelen gideni koordine ediyorlar. Burada kalite yönetimi kurduk kendimize... Bu sistem tıkır tıkır çalışıyor.



* Hizmet alan kaç kadın var?

Benan Baykal: Ortalama her evden ayda ortalama 1000 kişi istifade ediyor, hizmet birimi olarak...

Gürsel Tekin: Burası oldukça fonksiyonel bir halk evi. Bildiğiniz gibi her çocuğun bilgisayar alma imkânı yok... Burada bilgisayar odaları var.


* Ben bir vatandaş olarak geldiğimde neler öğrenebilirim?

Benan Baykal: Danışmanlık hizmetleri alabilirsiniz... Kurumsal, sağlık ve hukuk danışmanlıkları alabilirsiniz. Müzik ve tiyatro dersleri var. Drama dersi alanlardan seçilen bir tiyatro grubumuz var. Okuma yazma kurslarımız var. En önemlisi biz her hafta çok ciddi olarak kadınlarımızı bilinçlendirme açısından seminerler düzenliyoruz. Ev ekonomisinden tutun vatandaşlık bilincine kadar seminerler veriyoruz.


* Peki parti ile ilgili bir baskı var mı? Neler yapılıyor? Örneğin bir kadın gelip buraya sonra ben başka partiye oy vereceğim dediği oluyor mu?

Gürsel Tekin: Parti ile ilgili hiçbir faaliyet yapılmıyor burada. Hatta benim il başkanı olduğumu bile daha sonradan öğreniyorlar. Ama bu da bir gerçek ki daha önceden başka partiye oy verenlerin son seçimlerde bize oy verdiklerini biliyorum. Bu projenin amacı insanların çeşitli sorunlarını özellikle psikolojik sorunlarını çözmek. Onlarca yüzlerce parasız gelip burada hizmet veren doktorlarımız var.


* Nasıl haberleri oluyor?

Kulaktan kulağa.... Mahallede herkes birbirine söylüyor. Gidip bir görelim diyip geliyorlar. İlgi var, sevgi var, şefkat var... İnsanlar burayı evi gibi görmeye başladılar...


* Kaçta açılıp kapanıyor burası?

Benan Baykal: Sabah 9’da açılıyor akşam 6’da kapanıyor. Tabii yaz saatleri bunlar. Şimdi herkes ya köylerinde ya başka yerlerde. Kışın burası oldukça kalabalık.


*Kaç yıl oldu Kağıthane biriminin açılması?

Benan Baykal: 3,5 yıl bitiyor bu Kasım’da.


*Bağışları toplama sistemi nasıl oluyor?

Benan Baykal: Şimdilik kendi çevremizde ki iş adamları yardımcı oluyorlar. Kendi çevremizden de kermesler yemekler düzenleyip arkadaşlarımız burası için gelir sağlıyorlar. Ayrıca Gürsel Bey’in Sevdamız İstanbul adlı kitabından gelen gelirler var. Şimdi bir atölye kurmayı planlıyoruz. Burada marka ürünler üreteceğiz. Tasarımcımız hazırlıyor ve buradan gelir sağlayacağız.

Gürsel Tekin: Kendi markamızı yaratacağız aynı zamanda burada kadınlarımız kendi mesleki becerilerini de kullanıyorlar. Burada üretilenleri pazarlarda insanların satmasını sağlayacağız. İsmail Başkan da pazar da bize bir yer verdi. Yeniden düzenleniyor ve ürünlerimizi satışa çıkaracağız.


+++++


Anneler eğitimde çocuklar kreşte


Cumhuriyet Halk Evleri’nde anneleri eğitim görürken çocuklar da alt katta bulunan kreşte vakit geçiriyorlar. Burada çeşitli eğitimler gören çocuklardan Sibel Yıldız (yukarıda) da başarısı ile göz dolduruyor. “Nereden Nereye” konusunda çok başarılı bir çalışma yapan küçük Sibel, soğanın nasıl yetiştiğini ve nerelerde nasıl kullanacağına dair çok güzel bir ödev hazırlamış. Ziyaret ettiğimiz gün ise çocuklar “gazete” konusunu işliyorlardı. İşte “Gazete nedir? Haber nedir? Röportaj nedir?” sorularına cevap arayan çocukların dikkatimi çeken cevapları:

* Haber: Bir şeyi soruşturursak buna haber denir.

* Gazete: Boş kâğıdın üzerine yazılan resimli haber kaynağıdır.




Bağışlarınız için:

CHE-TEGED Hesap No:

Akbank Topağacı 208-56477

www.che-teged.org.tr

DİĞER YENİ YAZILAR