Sayın Başbakan’a açık mektup

Haberin Devamı

İktidar ve muhalefet partilerine mensup tüm milletvekillerinin istisnasız “EVET” oyu verdiği bir yasa Meclis’ten geçmeyeli ne kadar oldu? Öyle “Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşme” gibi bir tasarıdan ya da “Türkiye Cumhuriyeti ile Singapur arasında yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması” gibi bir konudan söz etmiyorum...

Hem hepimizi ilgilendiren, hem de hiçbirimizin karşı çıkamayacağı, üzerinde hiçbir siyasi hesap yapılamayacak bir konuda, tüm milletvekillerinin aynı anda elini kaldırdığı ve oy birliğiyle kabul ettiği bir yasa, en son ne zaman geçti Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden? Bir yasa tasarısı Bakanlar Kurulu tarafından hazırlansa, Meclis’e sunulsa ve Meclis tatile girmeden tüm komisyonlardan geçse, Genel Kurul’a gelse... Hiçbir milletvekili aleyhte söz almasa ve tüm milletvekilleri aynı anda elini kaldırarak “KABUL” oyu verse... Tam da içinden geçtiğimiz günlerin insanı nefessiz bırakan kasvetine bir nebze olsun nefes olmaz mı?

Bizce olur. Hem Türkiye’ye bir nefes olur, hem de köyüne iki ekmek, bir okul önlüğü parası yollayabilmek için kalkıp İstanbul’a gelen ve nefessiz kalarak ölmeye mahkûm olanlara...

Ağartılmış kot modasına, o modadan servet yaratanlara kot yetiştirebilmek için sigortasız, güvencesiz, bilgisiz ve çaresiz, gece gündüz kot kumlayan ve bu yüzden yakalandıkları silikozis hastalığı yüzünden şimdi ciğerleri günden güne taşlaşan, nefes alamaz hale gelen, umutsuz ve çaresiz ölümü bekleyen kot işçilerine öyle bir nefes olur ki...

***

Yanlış anlamayın Sayın Başbakanım; biliyorsunuz, silikozisin tedavisi yok. O insanlar, kendilerinden ve geleceklerinden çoktan kestiler umutlarını. Tek dertleri, kendilerinin mahrum bırakıldığı sosyal güvenlik hakkından ailelerinin, çocuklarının mahrum kalmaması!

Analarının ak sütü gibi hakları olan sosyal güvenlik haklarını istiyorlar. Yani “silikozis hastasıyım, malulen emekliliğimi istiyorum” diyorlar. Ve silikozis raporunu göre göre devlet onlara “dur bakayım, sen bu hastalığa çalışırken mi yakalandın?” diye sormasın, istiyorlar. Çünkü bu hastalığa başka türlü yakalanmaları mümkün değil. “Çalışırken yakalandın da, önce nerde çalıştığını göster bakalım bize” demesin devlet, çünkü o insanlar sigortasız, kayıt dışı çalıştırıldı. Ve devlet, elektrik, su parası toplarken “bildiği” ama yasa dışı şekilde sigortasız işçi çalıştırırken bir türlü bulup denetleyemediği o iş yerlerini bu insanlara sormasın.

Yani kendi yapmadığı işi hasta ve yoksul insanların omuzlarına yıkmasın.

Kalkamazlar altından onun. Nefesleri yetmez. Nefesleri yetse, ömürleri yetmez.

***

Bu kot işçileri, biliyorsunuz geçen hafta yine Ankara’ya geldi. Yanlarında oksijen tüpleri, çantalarında ilaçlarıyla parlamentoda deva aradılar dertlerine. Bakanlarla, iktidar ve muhalefete mensup Grup Başkan Vekilleri ile milletvekilleri ile görüştüler. Bu yazı yazılırken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçer ile görüşmek üzere yoldaydı Kot İşçileri Dayanışma Komitesi‘nden iki arkadaşımız daha.

Ve tüm bunlar olurken, CHP’li Milletvekili Çetin Soysal ile BDP’li Milletvekili Sevahir Bayındır, sorunun çözümüne yönelik birer yasa teklifi verdiler. Sizden; size, bize, hepimize iyi gelecek, nefeslerimizi açacak bir talebim var...

Bu yasa tekliflerinin, iktidar partisinin rızası, onayı olmadan yasalaşması imkânsız.

Ama tekliflerin verilmiş olması, hükümetin atacağı adımı muhalefet partilerinin destekleyeceğinin işaretidir.

Biliyorum, bu yasayı siz tek başınıza da çıkartırsınız Meclis’ten.

Ama hazır Meclis henüz tatile girmemişken, sizin talimatınızla hızla bir tasarı hazırlansa ve sunulsa Meclis’e... Eksiksiz tüm milletvekillerinin KABUL oyuyla geçse o yasa...

Sayın Cumhurbaşkanı o yasayı hemen onaylayıp yürürlüğe koysa... Kasvetin tıkadığı nefes borumuz biraz olsun açılmaz mı?

O binlerce silikozis hastasının nefesi, siyasetin ve toplumun ciğerlerine dolmaz mı?

Devletin, insanların hayatına mal olan geçmiş hatalarını telafi yolunda bir adım atması, bakarsınız ülkemizde ölümün değil, yaşamın kutsanmasına ilham kaynağı bile olabilir.

Ortaklaşa atılacak böyle bir adımla bakarsınız barışa bile yaklaşırız belki bir nefes...

Ne dersiniz? Olmaz mı?


DİĞER YENİ YAZILAR