Bir arpa boyu yol...

Haberin Devamı

Arabamı park ettim. Çok sıcak bir gün, Kalamış Marina’dayım... Az sonra bütün çocukluk anılarımı toparlayıp getiren biriyle buluşacağım... Tanıyabilecek miyim acaba? Buluşma mekânına doğru ilerlerken masmavi denize, marinadaki teknelere ve bulutsuz gökyüzüne bakıyorum... Endişesiz, sakin ve mutlu bir gün...

Birden bir erkek çocuk görüyorum. Çocuğa takılan gözlerim doluyor aniden...

Size yemin ederim çocukluk aşkımın oğlunu ilk görüşte tanıyorum.

Çünkü saçlarımı çeken, dizlerimdeki yara izlerinin ve aşkın acı çekmek olduğunu sanmama sebep, büyüdüğüm mahallenin unutulmaz ismi Burkay duruyor sanki karşımda...

Küçük çocuk elini tuttuğu adama bir şeyler anlatıyor...

Ve işte evet o! Mahalleden taşındıklarından beri ilk kez görüyorum Burkay’ı... 25 yıl olmuş... Ben onlara bakarken baba-oğul fark ediyorlar beni. “İclal?” diyor şaşkınlıkla Burak... Sanki hiç o yıllar geçmemiş, sanki Burkay hâlâ o gri evde oturuyor, birazdan Sinan gelecek sanki elinde topla, Canan ve Nalan çekirdek uzatacaklar külahta...

Kucaklaşıyoruz...

***


Küçük Deniz resim yaparken biz konuşuyoruz. Dünyayı gezmiş Burkay. Müthiş bir serüven yaşamış. Sonra ilk görüşte âşık olmuş karısına. O anda karar vermiş ve “işte o” demiş. Birlikte bir sürü ülke gezmişler, bir dolu işler yapmışlar. Sonunda Ebru artık dönelim demiş ve Deniz doğmuş... “Çok emek, çok sevgi, çok heyecan, çok başlangıç var bizim hikâyemizde” diyor Burkay. “Peki sen ne yaptın? Zaman zaman haberler aldım senden, arada bir internet üzerinden yazılarını okudum ama sahi aslında sen ne yaptın?” diye soruyor sonra...

Ben ne yaptım?

“Siz mahalleden taşındığınızda ben lise sondaydım hatırlarsın. Sonra tiyatro okumaya başladım, duymuşsundur. Berlin duvarı yıkılmıştı, o yılın sonunda Berlin’e gittim. Orada kaldım altı yıl. İşte sık sık evlendim. Sonra bir filmde oynamak için döndüm Türkiye’ye ama olmadı...”

Ben hızlıca anlatırken, Burkay kahkahalar atarak dinliyor, arada yorumlar yapıyor sohbete oğlu Deniz de katılıyordu...

Oysa ben...

Ben o sokaktan çıktıktan sonra “aslında” ne yaptım?

***


Çoğunuz çocukluk aşkınızla karşılaşmayı düşünmüşsünüzdür mutlaka..

Tam da filmlerdeki gibiydi işte karşılaşmamız. O, gemiler üzerinde dünyayı gezmiş, durulmuş, maceracı mutlu bir erkek babası bense kıtalararası savrulmalardan sonra istediği işi yapan ünlü ve mutluluğunu sıklıkla sorgulayan bir kız annesi olmuştuk...

Siz sevgili okur, bir baksanıza geriye; hayatınız büyüdüğünüz sokaktaki hayalinize yakın mı şimdi? Yakaladınız mı düşünü kurduğunuz geleceği? Yıllar sonra böyle bir karşılaşmada vereceğiniz cevap hazır mı kafanızda? Sahi neler yaptınız onca yılda?

Bütün bunlar sisli bir yol bırakarak geçerken kafamda küçük Deniz’e “ama seni öpmek istiyorum” dedim. O da bana “biraz sonra, daha değil” dedi. “Annenle bize gelecek misiniz, çok tatlı bir kızım var” dedim. “Ben senin kızını döverim” dedi. “Aaaa ama lütfen ben babandan yeterince çocuk dayağı yedim, sen kızımı dövme” dedim... Burkay büyük bir kahkaha attı..

***


Nasıl geçti bütün bir öğleden sonra bilemedim. Burkay’dan sonra gelip kalbimdeki o yere yerleşen Beyazıt’ın hesabını verdim yıllar sonra, “ama siz gitmiştiniz mahalleden ve sen zaten Aslı’yı seviyordun o aralar” diye. Arkadaşlarımızı konuştuk, kardeşlerimizi... Mustafa, Sinan, Yurdum... Burak izmir’e yerleşmiş, Hilal bir burada bir Ankara’da...

Deniz sonunda kucağıma gelmeye ikna oldu. Hatta sıkı sıkı sarılıp öptü beni. Annesini babasını da alıp eve gelmeye söz verdi. Kucağımdan indiremedim. “Ama çok sevdim ben seni” dedim... “Ben de” dedi ağzının içinde. Vedalaştık. Baba oğul el ele tutuştular ve parkın içinde kayboldular...

***


Köprüden geçerken trafik tıkandı. Tam köprünün ortasında gün batarken İstanbul’a baktım. CD çalarda Sezen vardı pek tabii ki yine ve Küçüğüm’ü söylüyordu...

“Ne kadar az yol almışım, ne kadar az... Elimde yalandan kocaman rengârenk geçici oyuncak zaferler...”

Burkay’a hayatımı anlatırken kafamda dolanan sisin sebebini anladım... Ben aslında... Az gitmişim uz gitmişim ama aslında bir arpa boyu yol gitmişim...

Ya siz?

DİĞER YENİ YAZILAR