Bugün 23 Nisan

Haberin Devamı

Yeliz öğretmen bizi her sabah sekizi on geçe sınıfların önünde topluyor. Bütün birinci sınıflar tek sıra oluyoruz. (Ben de arkalarına düşüyorum.)

Çok gürültü yapmadan büyük konferans salonuna gidiyoruz. Sonra Nihal öğretmenin direktifiyle sahne arkasındaki yerimizi alıyoruz. Arkada biraz gürültü oluyor. Çünkü yedi cüceleri oynayan birinci sınıfın erkekleri çok şamata yapıp, boğuşuyorlar. Kızlar da kızıyor tabii onlara.

Sonra Yılmaz öğretmen bizi uyarıyor. Çünkü provaları ilkokulun müdürü Bahar öğretmen de izliyor. “Sesiniz onun oturduğu yere kadar gidiyor” diyor. Biz de susuyoruz. Sonra Peter Pan’ı oynayan çocuk Lal’e “Bu senin annen mi?” diye soruyor beni göstererek. Kızım gururla “evet” diyor. Peter Pan gözlerini benden almadan “Waaav annen de süpermiş” diyor... Benim pek bir hoşuma gidiyor. (Hedef kitlenin yaş grubunu gözden mi geçirsem ne?)

***

Onlarca yıl sonra tekrar bir müsameredeyim. Kızımın ilkokulunda 23 Nisan töreninde sahneye çıkacağım. Kızım kırmızı başlıklı kızı oynuyor. Ben de çocuk meclisini oluşturan bütün masal kahramanlarını rüyasında gören Ayça’nın annesini oynuyorum. Müthiş bir deneyim yaşıyorum. Kızımı okul ortamında görmek, arkadaşlarıyla iletişim kurabilmek, öğretmenlerin nasıl büyük bir sabırla aslında “çılgınca” bir işin içinde koşturduklarına tanık olmak o kadar ilginç ki...

“Çılgınca” dediğim şu: Çeşitli ebat ve yaşlarda durmaksızın bağıran ve zıplayan çocuklara şiir, şarkı, bale, ritim ve jimnastik figürleri öğretmek ve üstelik bu bağımsız zıpzıp toplardan bir ekip çıkarabilmek olağanüstü bir iş... Vallahi hayranlık duymamak elde değil. Sabahtan akşama kadar avaz avaz bağıran ve bir araya geldiklerinde zaptı zor bir enerji bulutuna dönüşen çocukların öğretmenlerine itaat edişleri de ayrı bir mesele...

Hay Allah, ilkokulda çocuk olmak ne enteresan, öğretmen olmak hakikaten ne büyük bir işmiş yahu...

***

Son günlerim çok neşeli, çok anlamlı geçiyor anlayacağınız.

Dün kuliste (hayatımın en tatlı rol arkadaşları ve kulisi olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim) oyun oynarken çocuklar beni kraliçe seçtiler. 1-D’deki Efe de kral oldu ve bu işe bayıldı. Sürekli “keh keh keh” diye gülüyordu. Pinokyo’yu oynayan Alkış, Kraliçe’ye bir “istihram” da bulundu. Üçüncü sınıftaki kızlar sinirini bozuyormuş, “şunlara bi şiii sööölememi” istedi. O sırada Emine öğretmen bizi sahneye çağırdı. Koşarak çıktık. Bu bayramı neden kutladığımızı, neden bizim için önemli olduğunu anlattık. Sonra da elimiz kalbimizde, “Biz Atatürk gençliğiyiz, güneş bizimle doğar” dedik... Ve bunu bütün gücümüzle, en yüksek sesimizle söyledik.

Çünkü bugün 23 Nisan. Çocukken neşe doluyor da büyüdükçe büyük bir kaosta kayboluyor insan... Bugün çocukların cıvıltılı seslerine kulak verin olur mu... Çok ihtiyacımız olan o coşkuyu, o şahane bütünlüğü öyle güzel anımsatıyorlar ki...

Bayramımız kutlu olsun...

*****

Önemli not: Tolga Örnek’in yönetmenliğini yaptığı, Taner Birsel, Altan Gördüm, Vahide Gördüm, Onur Uysal, Ali Düşenkalkar, Halit Ergenç, Sait Genay, Uğur Polat, Serhat Tutumluer, Selçuk Yöntem, Seçil Mutlu’nun rol aldığı Devrim Arabaları 1 Mayıs’ta tekrar vizyonda, bu kez kaçırmayın!

DİĞER YENİ YAZILAR