“Yollarda ölmek istemiyoruz”

Haberin Devamı

Yazılarımı sabahın erken saatlerinde yazmayı tercih ederim. Ama bazı günler erteledikçe ertelerim masa başına oturmayı. Bugün de o sıkıntılı günlerden biri. Sokağımızda iş makineleri gürültü içinde asfalt yeniliyor. Hava soğuk. Yağmur var. Gazeteler tatsız haberler veriyor yine. Cumartesi yazısı için notlarıma bakıyor ve işe yarar bir şey bulamıyorum. İç açıcı konular arıyorum ama olmuyor... Düşüncelerimi toparlamaya ihtiyacım var.

***


Bugün Cumartesi evet... İyi şeyler yazmak istiyorum evet. Ama... Gazetelerde okudunuz, haberlerde izlediniz. Hafta içi Sonbahar dizisi çalışanlarından üç kişi sabaha karşı evlerine dönerken kaza geçirdi ve ikisi hayatını kaybetti.

Tahmin edebiliyorum... Saatler ilerledikçe, günlerin yorgunluğu üst üste bindikçe bir an önce eve gitmek ve dört saatlik uyku için bir an önce yatağa girmek uğruna acele eder insan. (Geçen yıl sabaha karşı set dönüşü 140’la eve dönmeye çalışırken büyük bir kazayı kıl payı atlatmıştım.) Kötü çalışma koşulları, uzun, insanlık dışı çalışma saatleri, korumasız, örgütsüz, güvencesiz kısa süreli bu işler sustuğumuz sürece uzayıp gidecek...

İzleyiciler TV kanallarına büyük reytingler ve dolayısıyla büyük prestijler ve paralar kazandıran dizileri 120 dakika gülerek, ağlayarak izlerken asla tahmin edemezler o diziler nasıl çekiliyor?

Sabaha karşı 03.00’te biten setlerin teknik ekipleri saat 08.00’de başlayacak yeni set günü için üç saatlik uykularla Taksim’de Kadıköy’de servis beklemeye başlarlar. Günler birbirine karışır artık. Yayına bölüm yetiştirmek hayattaki tek hedeftir.

“Yedek bant çekin, itiraz edin, pazarlık yapın, örgütlenin” gibi önerileri vardır eminim şu anda bu satırları okuyanların... Oyuncusundan, kostümcüsüne, makyözünden, ışıkçısına dek herkes bu zorlu sektöre sinemanın, o büyülü dünyanın aşkıyla katlanır...

Ve kanallar çoğunlukla yedekli çalışmak istemezler pek. İşler müdahale edebilecekleri, reyting almazsa hemen kaldırabilecekleri kadar kolay olsun isterler. Birkaç vicdanlı yapımcı dışında çalışanlarına sigorta yapan da yoktur. (TMC- Erol Avcı bu anlamda en titiz yapımcılardan. Evrakını getirmeyerek sigortasının yapılmasını geciktirene para ödemem diyerek, işi savsaklayan çalışanları bile zorla sigortalı yapıyormuş. İşte budur. Öte yandan hakkının farkında olmayan, örgütlenme ve yasal haklarının bilincinde olmayan da bu düzenden rant sağlayanlar kadar suçlu bence!)

***


Hülya Avşar zamanında bu kuralları değiştirecek kişisel isteklerde bulunmuştu. Onun kişisel kuralları kabul edilmişti ama ya diğerleri? Sanmayın ki her başrol oyuncusu dediğini yaptırabilir. Ama bazıları bence artık örgütlenmede başı çekmeli. Nurgül Yeşilçay mesela. Özgü Namal, Beren Saat, Erdal Özyağcılar, Meltem Cumbul, Tamer Karadağlı, Okan Yalabık...

Ya yönetmenler? Peki ya yapımcılar? Ki çoğu setlerden, çekirdekten yetişme kişiler; onlar birleşse ne olur?

Onca kötü çalışma koşullarından sonra Dubai’ye, Azerbaycan’a, Türkmenistan’a, Yunanistan’a, Mısır’a satılan dizilerimizin telif haklarından diğer emekçilere de pay isteseler olmaz mı?

Biliyorum çok zor ama imkânsız olmamalı...

Bugün Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası (SİNESEN), “Sektöre Dur Demeye Çağırıyorum” adı altında Taksim’de televizyon sektöründeki olumsuz çalışma koşullarını protesto etmek için bir gösteri düzenleyecek. Protestonun amacı: “Yollarda ölmek istemiyoruz. İnsan gibi çalışmak istiyoruz.” Televizyon sektöründe çalışanlar saat 13.30’da Taksim’deki Erol Dernek Sokak’ta toplanıp, tramvay durağına yürüyüşe geçerek burada bir basın açıklaması yapacaklar. Bilginize; ilginize, sevdiğiniz televizyon kahramanları hatırına desteğinize sunulmuştur.

Not: İstanbul’da bir küçük güzel etkinlik daha var. Çocuklar için. Atölye Çocukevi çocukların yaratıcılıklarını ve becerilerini geliştirmeye yönelik bir çalışma ile saat 10.00-16.00 arasında Yeniköy Tribeca’da çocuklarla buluşacak. Bu özel etkinlik gününde gelirin bir kısmı maddi imkânsızlıklar nedeniyle okuyamayan çocuklarımızın eğitimlerini sağlamak için TOÇEV’e bağışlanacak. Çocuklar boyalarla, renklerle eğlenirken büyükler de kahvelerini içip Bagel yiyerek vakit geçirebilirler.

DİĞER YENİ YAZILAR