‘Ekremlerin, Hidayetlerin durumundan ders alsınlar’

Benim açımdan üzerinde konuşulması zor konulardan biri, Gülen medyasındaki meslektaşlarımızın başına gelen hadise... Öncelikle, her ne olursa olsun, basın mensuplarının gözaltına alındığı bir ülke görüntüsü vermekten mümkün olduğunca kaçınılması gerektiğini düşünüyorum. İkinci olarak, “paralel yapı”ya karşı sürdürülen haklı mücadelenin haksız mağduriyetler doğurmamasına dikkat edilmesi gerektiğini savunuyorum. Vaktiyle cemaat eliyle yürütülen Ergenekon vb. davalarda kurunun yanında yaşın da yanmasına itiraz ettiğimiz gibi... Ayrıca bu kişilerle sadece meslektaş olmaktan kaynaklanan bir tür dayanışma duygusu da çoğumuzun yaklaşımını ister istemez etkiliyor.

Ancak dün yargıya hükmederken bugün yargının karşısına zanlı sıfatıyla çıkmış bulunan grubun topyekûn aklanması anlamına gelecek bir sahiplenme girişimi de beklenmemeli gazetecilerden. Sadece bugün yargı önüne çıkarılan kişilerin geçmişte kendi meslektaşlarını hedef alan operasyonlar sırasında yaptıklarından dolayı değil... Ahmet Şık, Nedim Şener gibi gazeteciler yazdıkları kitaplardan dolayı cezaevine atıldığında “Bu kişilerin yargı kararı belli olmadan suçsuz ilan edilmeleri doğru değil” diye yazılar yazmaları da değil tek sebep... Bu yapılanlara itiraz eden meslektaşlarını “Yazdıklarına dikkat etsin. Ahmetlerin, Nedimlerin durumundan ders alsın” diye üst kapalı şekilde “uyardıkları” için de değil...(Başkalarını bilemem ama ben o dönemde yazdıklarımdan dolayı biri polis şefi, diğeri gazete yöneticisi olmak üzere iki kişiden aşağı yukarı aynı içerikte iki ayrı uyarı mesajı aldım. Diğer “dostane” uyarıları saymıyorum...)

Haberin Devamı

Dün gözaltına alınan Gülen Medyası mensubu kişilerin hukuki anlamda suçlu sayılıp sayılamayacaklarını söyleyebilecek durumda değilim. Zaten bunu söylemek bir gazete yazarına düşmez. Kendimizi yargının yerine koyup hiç kimseyi suçlu ya da suçsuz ilan edemeyiz... Yani, kendilerinin geçmişte başka meslektaşlarımız için söyledikleri gibi, “yargı sonucu belli olmadan suçsuz ilan edilmeleri doğru değil” diyemiyorum. Tam aksine kendilerine yöneltilen suçlamalardan aklanmalarını diliyorum. Ayrıca vaktiyle başkalarına yaptıklarının şimdi kendilerine yapılmasını da arzu etmiyorum. Dolayısıyla şimdi bazı arkadaşlara “Ekremlerin, Hidayetlerin durumundan ders alsınlar” diye haber göndermek niyetinde değilim. Ne var ki gözaltına alınan kişiler görünüşte meslektaşlarımız diye bu kişilerin bağlı oldukları yapının bu ülkeye yaptığı kötülüklerin cezasız bırakılmasını da, bu yapının bir tehdit unsuru olarak başımızın üzerinde sallanıp durmaya devam etmesine de onay verecek değiliz.

Haberin Devamı

Polis okullarının sınav sorularını çalmaktan başlayarak ahlakdışı kumpaslarla emniyet teşkilatını ele geçirmek için kendilerinden olmayanların hakkını gasp etmelerine onay verilemeyeceği gibi... Ele geçirdikleri emniyet ve yargı gücünün imkânlarını kullanarak birtakım insanların evlerine silah, bilgisayarlarına doküman yerleştirip ülkenin millî kurumlarında tasfiye operasyonları yapmalarına onay verilemeyeceği gibi... İşlerine gelmeyen içerikte kitap yazan kişileri yine uyduruk suçlamalar ve sahte kanıtlarla hapishanelere doldurmalarına onay verilemeyeceği gibi... Düşman veya rakip gördükleri kişilerin yatak odalarına kamera yerleştirip mahrem görüntülerini elde ederek siyasî ve ticarî şantaj için kullanmalarına onay verilemeyeceği gibi... Kendi devletlerinin millî sırlarını ele geçirip yabancı güçlere servis etmelerine onay verilemeyeceği gibi... Ve belki en önemlisi, bütün bu işleri Allah adına yaptıklarını ileri sürerek aralarına aldıkları tertemiz insanları aldatıp inançlarını istismar etmelerine onay verilemeyeceği gibi...

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR