Irak’ta yeni dönem başlıyor!

BAĞDAT İZLENİMLERİ (1)

Bağdat...

Başbakan Davutoğlu’nun uçağı puslu bir Ankara sabahında Esenboğa’dan havalandı. Yolculuk boyunca zihnimden bir zaman şeridi geçti. Düşündükçe hüzünlendim, hüzünlendikçe kederlendim. Sene 1980. Ortaokula yeni başlamıştım. Transistörlü radyodan Saddam Hüseyin’in, İran’a savaş ilan ettiğini dinledim. Çocukluğum, ajanslardan savaş haberi dinlemekle geçti.

Irak’ta yeni dönem başlıyor

Pirus zaferiyle sonuçlanan savaş 1988’de bitti. Yıl 1990. Üniversitedeyim. Bu defa Saddam Hüseyin Kuveyt’i işgal etti. Önce Saddam’ın Kuveyt’ten çekilmesini isteyen ABD, Saddam buna yanaşmayınca 1991’in başında Irak’ı işgal etti. CNN’in canlı yayınladığı müdahalede savaşı izledim. ABD, Saddam ordusunu Kuveyt’ten çıkarıldı. Ancak Baba Bush tuhaf biçimde Saddam’ı koltuktan indirmedi.

Sene 2003. hocayım. ABD, ikinci Irak savaşını başlattı. Bu defa kara birlikleri Bağdat’a girdi ve Saddam geride büyük bir trajedi bırakarak kaçtı. Son otuz beş yılda dünyanın gözü önünde Irak’ta büyük bir acı yaşandı. Bağdat’ın dili olsa da yaşadıklarını bize anlatabilse.

Haberin Devamı

35 yıldır savaşan ülke: Irak

Bir an geriye yaslanın ve düşünün. Otuz beş yıldır süren bir istikrarsızlık var. Ülkenizde taş üstünde taş kalmamış. Irak işte böyle bir yer. Acıların, gözyaşlarının ırmak olup aktığı coğrafyanın adı. Ne acıki Bağdat’ta hala savaş devam ediyor. ABD çekildikten sonra savaş bitmemiş. Şuan şehrin otuz kilometre dışında IŞİD denen çeteler bu defa kendi halkıyla savaşıyor.

Havalanından itibaren sizi Bağdat’ta yüksek duvarlar karşılıyor. Şehir lego gibi duvarlarla parçalara bölünmüş. Bağdat’ın içinde tam 1700 kontrol noktası olduğunu söylersem problemi daha iyi anlayacaksınız. Sekiz milyonluk şehir tam bir açık cezaevine dönmüş durumda. Yeşil Bölge denen güvenli bölge dışında can güvenliği bulunmuyor.

Petrol denizinin üzerinde oturan ülkede fakirlik, açlık ve ölüm kol geziyor. Dicle’nin hayat verdiği Bağdat tam bir viraneye dönmüş. Şehir ikinci dünya savaşı sonrasındaki Berlin’i andırıyor. Dicle’nin kenarında sıra sıra Saddam döneminde yapılan saraylar var. İşgal sırasında ABD askerlerinin kullandığı saraylar halen kamu binası olarak kullanılıyor.

Haberin Devamı

Savaşın sembol mekanı El Reşit Oteli

Sabah’tan Mahmut Övür, Star’dan Ardan Zentürk, Habertürk’ten Özcan Tikit’le, El Reşit Otel’in lobisinde otururken aklım doksanlardaydı. Biran otelin çatısından canlı yayında savaşı anlatan televizyoncuları düşündüm. El Reşit Oteli, Saddam, Bush ve savaşla özdeşleşmişti. Wolfowitz otelde kalırken bir füze saldırısından son anda kurtulmuştu.

Geçmişte Bağdat’ın en havalı otellerinden biri olan El Reşit, başta Amerikalılar olmak üzere Avrupalıların en sevdiği mekandı. Birinci Irak savaşında Saddam, otelin girişine seramikten Baba Bush’un resmini yaptırmıştı. Otele giren herkes fotoğrafa basarak giriyordu. İkinci Körfez savaşı sonunda Bağdat’a giren ABD askerleri oteli ele geçirdikten sonra ilk iş olarak o resmi sökmek oldu.

Irak’ta yeni dönem başlıyor

Davutoğlu’nun Bağdat ziyareti yeni bir işbirliği ve ortaklaşmayı haber veriyor. Masada pekçok konu olsa da ana gündem IŞİD. Görünen o ki Türkiye ile Irak arasında Maliki döneminde yaşanan fetret devri sona eriyor. Maliki’nin Irak’ı geride kalırken Irak, Türkiye ve Ortadoğu için yeni bir dönem başlıyor.

Haberin Devamı

Davutoğlu’nun Bağdat ziyareti kadar Erbil ziyaretinin sembolizminin altını çizmek lazım. Kıbrıs, Azerbaycan ziyaretleri bir tarafa bırakılırsa Davutoğlu’nun ilk ziyaretlerinden birini Bağdat ve Erbil’e yapmasının politik bir sembolizmi var. Türkiye çoklu akılla yaptığı yeni bir okuma ve yeni bir stratejiyle Ortadoğu’da makas değiştiriyor. Sonucun ne olacağını bekleyip göreceğiz...

DİĞER YENİ YAZILAR