CHP’de zafer mi hezimet mi?

Haberin Devamı

Yerel seçimlerin referanduma dönüşmesi CHP’nin seçim stratejisini zora sokuyor. Normal şartlarda yerel sorunların belirleyici olacağı noktada genel sorunlar daha çok konuşuluyor. Adını koyalım yerel seçim, genel seçime dönüştü. Bu durum hükümet için pozitif, muhalefet için negatif bir dışsal fayda sağlıyor.

Seçimler, Başbakan Erdoğan için bir güvenoyuna dönüştü. Duyguların ayakta olduğu bir ortamda ‘var oluş seçimine’ gitmek kimin işine yarar? Normal zamanda Erdoğan’a kızıp oy vermeyecek insanlar seferberlik psikolojisiyle ‘son kez’ diyerek yeniden Erdoğan’a yöneliyorlar.

Cemaatin yapıcı etkisi mi yıkıcı etkisi mi daha fazla?

Cemaatin seçimde ‘Erdoğan karşıtlığı’ üzerinden CHP’yi destekleyeceği belli oldu. Bu destek şimdilik açıktan olamasa da sürüyor. Hatta cemaat CHP örgütünden daha aktif ve istekli duruyor.

Peki öyleyse cemaatin seçimlere etkisi ne olacak? Bu sorunun ikili bir cevabı var. Birincisi yapıcı/pozitif etki, ikincisi ise yıkıcı/negatif etki. Hizmet hareketi bir yandan CHP’yi desteklemek suretiyle yapıcı bir etki sağlamaya çalışıp, Erdoğan’a bir ders vermek istiyor. Diğer yandan 17 Aralık süreci üzerinden yıkıcı bir etki yaratıp, Erdoğan karşısında elini güçlendirmeye çalışıyor.

Etki analizinin kesin sonucunu 30 Mart’ta göreceğiz. Ancak Gülen Hareketi ve Kılıçdaroğlu geçici bir ittifak yaptılar. Fakat seçimin ‘Erdoğan için güvenoyuna’ dönüşmesi bu hesapları bozabilir.

Kılıçdaroğlu’nun ‘sağ’la imtihanı

Seçimler sadece Erdoğan için değil, CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve İstanbul adayı Sarıgül için de güvenoyuna dönüştü. Kılıçdaroğlu’nun ‘sağ açılımı ve cemaat ittifakıyla’ aldığı riskler koltuğunu tehlikeye atıyor. 30 Mart akşamı Ankara, İstanbul’u kaybettiğinde veya oyunu beklenen düzeye çıkaramadığında partide yeni bir iktidar mücadelesi başlayacak.

Kılıçdaroğlu, kazanamazsa lider ve politika değişecek. Bu süreç sadece Kılıçdaroğlu’nu değil, Sarıgül dahil tüm yönetimi tasfiye edecektir. Çünkü tabanda ilan edilmeyen öfkeli bir sorgulama yaşanıyor. Bu kitle zaferde sesini çıkarmayacak ancak mağlubiyette radikal değişimler olacaktır.

Toplumsal gerçeklik bize ne söylüyor?

Sosyal demokrat bir parti mi, ulusalcı bir CHP’mi sorusunun kişilere göre değişen cevapları var. Erdoğan’ın küresel değişim rüzgarını arkasına alıp, mega projelerinden rahatsız olan kitle Erdoğan’dan daha değişimci bir lider değil, Erdoğan’ın dönüşüm projelerine direnecek bir politik duruş bekliyor.

Bu bağlamda CHP’nin yeni arayışının daha fazla sol değil, belirsiz dönüşüm projeleri karşısında başka bir siyaseti kapsaması gerekiyor. Sosyolojik gerçeklik bize bunu söylüyor. Görünen o ki mağlubiyet durumunda parti görece daha ulusalcı, sert bir pozisyona evrilecek.

Peki Kılıçdaroğlu zafer kazanabilir mi? Sanırım 2012 Değerler Araştırması partinin cemaat ittifakı ve sağa açılma siyasetine yalın bir cevap veriyor. Yılmaz Esmer, 2012 Değerler Araştırmasında ‘T ürk toplumu, Avrupa’nın, hattâ dünyanın en dindar toplumlarındandır. Dinin, Türklerin yaşantısında çok önemli yeri var dır’ diyor.

Galiba asıl soru da bu, ‘dindarlık/muhafazakarlıkta Kılıçdaroğlu, Erdoğan’la yarışabilir mi?’ Görüldüğü gibi CHP için büyük çelişkiler ve zor sorular var.

DİĞER YENİ YAZILAR