Gazete Vatan Logo

Hipster mekanlar şehirlerin ruhunu ele geçirdi

Endüstriyel mobilyalar, eskitme döşemeler ve Edison ampulleri... Hipster mekanlar neden böylesine sade ve sıradan bir monotonluğu sunuyor?

Hipster mekanlar şehirlerin ruhunu ele geçirdi

Son bir yılda Karaköy'de 120'den fazla mekan açıldı, keza Moda'da, Yeldeğirmeni'nde, Arnavutköy'de... Bu mekanların ortak özellikleri hepsinin karbon kopya bir biçimde 'hipster' tarzının hakim olması. Avrupa'da mimarlar ve şehircilik uzmanları hipster mekanların şehirlerin ruhunu kimliksizleştirdiğini tartışıyor.

Karaköy, Berlin, Manchester, Londra..

İstanbul'un liman ve iş merkezlerinden Karaköy sokaklarında dolaşın; metrekare başına beyaz spor ayakkabılı, sakallı, yuvarlak çerçeveli gözlüklü birbirine benzeyen üç hipster düştüğünü göreceksiniz. Ardından Unter'e Karabatak'a Muhit'e ve Dem'e girin baristaların özenle demlediği sert kahveleri tonla para vererek yudumlayın... Çıkın Karaköy'den vapura atlayıp karşıya geçin... Moda'da bir tur atın. Benzer mekanlar, benzer insanlar ve tarzlar burada da karşınıza çıkacak. Dahası var, Londra'nın hipster bölgesi'ndeki Shoreditch Grind’e gidin. Kabaca yontulmuş masaları, kocaman pencerelerinden yeterince ışık alan sade aydınlatmalı bir kafe burası. Sonra Manchester'daki Takk’a doğru yol alın, büyük cam vitrinleri, restore edilmiş ahşap mobilyası ve asma Edison ampullü aydınlatmaları olan bir kafe. Şimdi tüm bu mekanları karşılaştırın: Farklı yerlerde olduğunuzu dahi anlamayabilirsiniz. Her yer birbirinin aynısı, hangi ülkede bir hipster kafeye ya da ofise nereye giderseniz gidin, aynı mahallede dolaşıyormuş hissi veriyor. Bir başka deyişle, şehrin kültüründen ve ruhundan uzak birbirinin benzeri mekanlardasınız sürekli.

Haberin Devamı

"Avrupa'da şehircilik uzmanları hipster mekanların şehirleri kimliksizleştirdiğini tartışıyor."

Peki coğrafi ve kültürel olarak bu kadar uzak noktalardaki mekanların aşırı benzer dekorasyonları tesadüfi mi sizce? Bence değil... Unutmayın, bu kafeler bir zincire ait değiller ve iç tasarımları da tek bir şirket/kişi tarafından düzenlenmese de hepsinde tekrarlanan aynı tarzı görüyoruz. Bu hipster dönüşümü sadece endüstriyel makineleşmeye takıntılı Londra ve Manchester için geçerli değil, tüm dünyaya yayılıyor. Berlin'den Bangkok’a, Seul'den San Fransisco’ya... İstanbul'dan Beyrut'a... Tabii ki sadece yerel kafelerle sınırlı kalmıyor. Görünüşte modern, marjinal, farklı olan her mekan, bar veya restoranlar, küçük moda butikleri ve ofisler aslında çok benzer ve sıradanlar. Nasıl olur da bu aynılıklar bize böyle havalı geliyor?

Haberin Devamı

Guardian yazarı Kyle Chayka bu stili "AirSpace" olarak adlandırıyor. Devasa mekanlarda endüstriyel üretim alanlarından bozma feraf ama bir o kadar da mekanı daraltan ateş tuğla ile kaplı duvarlar, Edison ampulleri, yenilenmiş endüstriyel aydınlatmalar... Aslında tüm bu benzerlikler gezileri sırasında "otantik" yerler keşfettiklerini düşünmek isteyen, sürekli seyahat eden elit kesim için. Ancak gerçekte bu insanlar aynılıkları istiyor; daha çok rustik iç dizaynlar, sans-serif fontlu logolar ve klişe renkli duvarlar, halılar...

Hipster: “Yaşam tarzı olarak müzikten sinemaya, bir alt kültür olan ‘indie’ yani ‘bağımsız yaşam tarzını’ benimseyen; şehirli, yenilikçi kimse.” Popüler online sözlük ‘Urban Dictionary’de yer alan (urbandictionary.com) tanımlarından birkaçının birleşimine göreyse: “Hip mekanlarda bolca kahve tüketen, havalı bisikletler kullanan, saç-sakal tarzı ile imajını tamamlayan alt kültür üyesi.”

Haberin Devamı

Dünya monochrome bir yer değil

Mutlu Kent’in kurucusu şehircilik uzmanın Yaşar Adanalı, bu durumu şöyle özetliyor, "Sorun sadece mekanların benzer Osmanlıca isimler, antrasit cephe, endüstriyel mobilya ve ampullerle açılıyor olması, yani bahsi geçen 'hipster estetiği' ile kentin görsel olarak aynılaşıyor olması değil. Kent zaten mevcut tüketim modeli ile, yani 'AVM estetiği' ve zincir mağazaların egemenliğinde aynılaşıyor. Londra'da da, İstanbul'da da... İstanbul'un merkezi semtleri tüm İstanbulluların kentsel müştereğidir. İçinde birçok esnafı barındıran hanları otele, eski sinemaları AVM'lere veya üretim ve tüketimin iç içe geçtiği Karaköy gibi semtlerinin sadece 'Hipster estetiği' ile tarif edilen mekanlara dönüşmesi, kentsel müştereğimizin kaybıdır" diyor. Mimar Ömer Kanıpak, dünyada mantar gibi yayılan "hipster" mekanların sosyal medya desteğiyle popülerleşmesinin ana nedeninin farklılıkların görülmemesi ya da gösterilmemesinden kaynaklandığını belirtiyor. Kanıpak, "Sosyal medyada bu 'hipster' mekanlar hep ön plana çıkarılıyor ve yalnızca onlar var gibi görülüyor şehirde. Ama dünya bu kadar monochrome bir yer değil. Farklılıklar da var ve bu farklılıklar sokakların arkasında başka mekanlarda’’ diyor. Kanıpak, hipster estetiğinin şehirlerin ruhunu ele geçirdiğini ve bunun nedeninin kapitalizmin garantiyi aramasından kaynaklı olduğunu vurguluyor: "Bu siyah boyalı, çıplak duvarlı, Edison ampullü mekanlar ticari garanti olarak müşteri çekiyor. Aynı şeylerin tutması da ticari açıdan garanti olduğu için işletmeler aynı modeli kopyalıyor. Özgün tasarım ve mekanlar üretmiyorlar, çünkü ticari risk almaktan korkuyorlar. Bu durum Türkiye'de değil, dünyada da böyle ama dünyada tarihi yerler yaşamaya devam ediyor, bina olarak değil içindeki işletmeyle yaşıyor o mekanlar ve kentin ruhu da sürüyor" diyor.

Haberin Devamı

Büyük mahallede dolaşıyorsunuz

Sosyal medya birbirine benzeyen hipster mekanlarının görünülürlüğü ve popülerliği ile tetikleniyor. Dünyanın farklı yerlerinden insanlar estetik algılarını, arzularını Facebook, Instagram, Pinterest, Foursquare gibi ortak sosyal platformlardan yüzlerce, milyonlarca takipçileri ile paylaştıkça zevklerimizde küreselleşiyor. Tüm bu algoritmalar tüketim şeklimizi şekillendirdikçe, bizler aynı şeyleri arzulamayı öğreniyoruz; sade iç dizaynlar, eskitme döşemeler, Edison ampulleri vs... Soruçta nereye giderseniz gidin koca bir mahallede dolaşıyor hissine kapılıyorsunuz, ama alan da satan da memnun!

Edison ampullü mekanlar ticari garanti olarak tüm dünyada müşteri çekiyor.

Ayşegül Sönmez Sanatatak.com Yayın Yönetmeni

Şehir hayatında benzerlik iyi değil!

Kesinlikle bu hipster egemenliğini İstanbul'da da hissetmek mümkün. Buna karşı mücadale değil de farkındalığın önemli olduğunu düşünüyorum. Hakan Pastanesi'nin demir sandalyelerini eğer hipsterlar bir kez cool bulursa bu ferforje eski pastane -Cipriani Venedik'te de onlardan vardır- sandalyeleri her an karşımıza çıkabilir. Bu Airspace estetiğine en iyi örnek Nişantaşı'nda birbirine benzeyen 'demir perde' estetiği diyerek dalga geçtiğim kafelerdeki dekorasyon da güzel örnek. Pek çok örnek var... Mühim olan ama benzemezler olarak bir şehirde yaşamak. Benzemez yerlerde yemek içmek gezmek... Aksi takdirde ne sanatta ne şehir hayatında benzerlik iyi bir şey değil! Benzemezler olarak yaşamak derdimiz olmalı... Benzemezini bulmanız ve hiçbir yere benzemeyen kafelerde, otellerde yemeniz içmeniz dileğiyle...

Korhan Gümüş Mimar

Mekanlar malzeme deposu gibi

II. Abdülhamid gibi uzun süre iktidarda kalan Kraliçe Viktorya çağında taklitçilik dünyayı sarmıştı. Modern mimarlık güya bunu değiştirdi. Mimarlar mekanları total tasarım ürünü olarak sundular. Bazı mimarların depo gibi boşluklar yarattıklarını, tarihi mekanları sabitlenmemiş işlevlerle kullandıkları görülüyor. Şehirler günümüzde nasıl malzeme deposunu andırıyorsa, mekanlar da öyle.