Gazete Vatan Logo

Hatip Dicle Londra'da konuştu: Öcalan'a hücre cezası Kürtlere hakarettir

'TC vatandaşlığına hazırız ama etnisiteye dayalı kimliği kabul etmeyiz' 'Kürtler Kuzey Irak'ta, Türkiye'ye örnek olacak mesafeler katetti' 'DTP bütün Kürtleri içinde barındıran bir cephe partisidir'

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Koordinasyon Kurulu Üyesi Hatip Dicle, İmralı Adası'nda avukatlarıyla görüşmesinde örgüt propagandası yaptığı gerekçesiyle Abdullah Öcalan'a verilen 20 günlük hücre cezasını "Kürtlere hakaret" olarak değerlendirdiklerini söyledi.

Ankara'da 1994-2004 yılları arasında tutuklu kalan, kapatılan DEP'in eski genel başkanı ve eski Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle, önceki gün Londra'da Halkevi'nde düzenlenen 'Demokrasiye karşı direnen Türkiye ve demokrasi mücadelesinde Kürtler' konulu toplantıya katıldı.

Kürt internet sitesi 'Galawej'de yer alan habere göre, yaklaşık 500 kişinin izlediği toplantıya katılan Dicle, Kürtçe 'Yaşasın Başkan Apo' sloganıyla karşılandı. Toplantıdaki konuşmasını Türkçe yaptığı belirtilen Dicle, Türkiye'nin izlediğini öne sürdüğü "Kürtleri inkar politikasının" 2005 yılında ABD ve AB'nin yanı sıra Kuzey Irak'taki Kürtlerin elde ettiği kazanımlar nedeniyle zorlandığını iddia etti.

'2006 ÇOK SICAK GEÇECEK'

İddiaya göre, ABD'nin Türkiye'nin Kuzey Irak'ta sınır ötesi harekat yapmasına karşı çıktığını, bölgedeki Kürt grupların da izin vermediğini söyleyen Hatip Dicle, Şemdinli'de yaşanan olaylarla ilgili görüşlerini anlattıktan sonra Abdullah Öcalan'a verilen 20 günlük hücre cezasına ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Bu süreçte 'sayın Öcalan'a, tüm Kürtlere hakaret sayılabilecek 20 gün tecrit cezası verildi. Hükümet, kontrolü tamamen kaybetmiş durumda. Statükocular işbaşındalar. Onlar Kürtlerin 'sayın Öcalan'ı nasıl sahiplendiğini çok iyi biliyorlar. Kürtler 200 yıldır çok acı çekti ve bir çok önderi çıktı. Halkın içinden gelen bir emekçi çocuğu ilk defa onlara öncülük etti. Herkesin sustuğu bir dönemde bu önder ortaya çıkıyor. Halk da bu tarihsel fırsatın kaçırılmaması gerektiğini biliyor. Kadınlar ilk defa tarih sahnesine çıkıyor. Halk böyle bir öndere sahip çıkmaz mı? Çıkar. 2006 çok sıcak geçecek. Dileriz ki aklı selim hakim olsun. Gerginlik böyle devam ederse Kürt halkının verdiği bedeller nedeniyle taviz vermeyeceği de biliniyor."

'STATÜKOCU GÜÇLER DÜNYADAKİ YENİ KONSEPTİ ANLAYAMIYOR'

Hatip Dicle, 'statükocu güçler' olarak nitelendirdiği kesimlerin dünyadaki yeni konsepti anlayamadığını, Güney Afrika'da 27 yıl hapiste tutulan Mandela'nın başkan yapıldığını, İngiltere'de Tony Blair'in 8 yıl IRA ile gizli görüşmeler yaparak İrlanda sorununu çözme noktasına getirdiğini, İspanya'da ETA ile görüşmeler yapıldığını söylerken, "PKK'ya karşı sınır ötesi operasyon dünyadaki bu yeni konsepte aykırıdır. Norveç, geçenlerde yaptığı açıklamada 'PKK terörist örgüt değildir, biz PKK'yı meşru bir örgüt olarak görüyoruz' dedi. Saddam nasıl anlamıyorduysa, statükocular da anlamıyor. Geçenlerde Avrupa Parlamenterler Konseyi'nde de Kürtlerin durumu konuşuldu. Bu da bir uyarıdır. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az, kendileri bilirler."

'KÜRTLER SEÇENEKSİZ DEĞİL'

Hatip Dicle'nin konuşmasında ve sorulara verdiği yanıtlarda şunları söylediği öne sürüldü:

- "Kürtlerin ezici çoğunluğu geleceklerini Türk halkıyla yürütmeye kararlıdır. Kürtler seçeneksiz değil, bugünkü dünya koşullarında. Biliyorsunuz bir süre önce sayın Barzani diplomatik bir geziye çıktı. Bu gezi sonrası yaptığı açıklama çok önemliydi. 'Türkiye'deki Kürtlere büyük haksızlık yapılmış, PKK bunun bir sonucudur. Eğer bizden istenirse arabuluculuk yaparız' dedi. Bir bakıma uluslararası konsepti değerlendirdi."

- "Yerel seçimler biz aydınların yanlışları nedeniyle halkta bir kırılma yarattı. Çünkü halka 'Demokrasi uygulayacağız, adayları siz belirleyeceksiniz' denilmişti. Merkez yöneticiler bu eğilimi dikkate almadı. Halkta mücadeleye karşı değil, kadrolara karşı güvensizlik oluşmuştu. Legal siyasi yöneticiler olarak bir noktada hata yapıyorduk. Biz cezaevinden çıktığımızda bunun farkına vardık. Bu kadar bedel vermiş bir halk yukarıdan talimatlarla yönetilemez. Bir nevi düşmana benzeşme handikapı var. Solculuğun ve feodalitenin de bunda etkisi var. Eski başkanların oluşturduğu koordinasyon kurulunda bu konuda anlaştık. Sayın Öcalan'ın da yönergeleri doğrultusunda alttan üste bir örgüt çalışması başlattık. DTP bütün Kürtleri içinde barındıran bir cephe partisidir. Bu parti içinde Öcalan'ın görüşlerine saygı duymayanlar da yer alabilir. Fakat bir şey isteriz: Saygı. Bazı yerlerde soruyorlar 'Ben Öcalan'ın görüşlerine katılmıyorum, yer alabilir miyim?' diye. 'Yer alabilirler' diyoruz."

'MERDİVENLERİ ADIM ADIM ÇIKACAĞIZ'

- "Kürt sorununun çözümüyle ilgili merdivenleri adım adım çıkacağız. Geçmişte bütün Kürt örgütleri 'bağımsız bir Kürdistan' derdi. Geldiğimiz noktada hak olarak bunu savunmak farklı, bunu elde etmek farklı bir şeydir. Politik olgunluk kazanırken, merdivenleri adım adım çıkmamız gerektiğini öğrendik. Dünyanın bugünkü koşulları bunu savunmamıza izin vermiyor. Ayağı yeren basan projeler yapmamız gerekiyor. Önderliğin, başkanın ayağı yere basan projeler oluşturmak istemesi de böyledir. Sayın Şerafettin Elçi ile bir gün 'Siz federasyonu savunuyor musunuz?' diye sordu. 'Bu, çözüme zıt, uç projelerdir' dedik. Demokratik cumhuriyet buna kapalı değil. Ulaşılamayan hedefler yerine, ulaşılabilecek hedeflerimiz olmalı."

'KÜRT SORUNUNUN TEMELİNDE ÜST KİMLİK VAR'

- "Kürt sorununun temelinde üst kimlik var. Kürtçe yasaklandı, asimilasyon uygulandı. Türkiyelilik, toprağa dayalı, ama kan bağına, etnisiteye bağlı olmayan bir üst kimliğe hazırız. TC vatandaşlığına hazırız. Ama 80 yıl bize dayatılan, bir etnisiteye dayalı bir kimliği kabul etmeyeceğimiz açıktır."

- "Güney Kürdistan (Kuzey Irak) halkımızın kazanımları uzun yılların mücadelesine dayanıyor. 300-400 bin şehidi olan bir parçamız. Bizim için bir kıvanç nedenidir. Kürtler daha şimdiden orada Türkiye'ye örnek olacak büyük mesafeler katetti. Orada Türkmenlerin siyasi partileri, okulları, yayınları var. Bu dileriz ki demokrasi nasıl geliştirilir konusunda Türkiye'ye örnek olur."

- "Kürtçenin geliştirilmesi konusunda belediyelerde iki dillilik konusunda açılmış tartışmalar var. Bunlar arasında levhaların iki dilde olması, bültenlerin Türkçe-Kürtçe olması çalışmaları bulunuyor.

'MUSTAFA KEMAL, MÜCADELESİNİ KÜRTLERE DAYANDIRDI'

- "DTP dışında kalan çok değerli insanlar, şehit aileleri var. Antidemokratik örgütlenmeler çabuk kurulur, yıkılırlar. Bu başkanın da sözüdür. Eşbaşkanlık sistemi başka hiçbir partide yok. Bir kadın olması mutlaka şart. Bunlar belki hantal süreçler, ama kazandıran süreçlerdir."

- "Kürtlerin bütün siyasi güçlerinin cephe esprisi içinde bir partide olması lazım. Farklılıklara saygı duyuyoruz. Ayrı partileşme içinde olan Kürt siyasi güçlerine saygı gösteririz. Kürtlerin ortak noktaları daha fazla. HADEP-DEHAP'ta bir daralma yaşadık, bunun farkındayız."

- "Mustafa Kemal mücadelesini Kürtlere dayandırdı. Biz de bugün Kürt sorununun Türklerle eşitlik ve gönüllü birlikle çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Ortak vatan esprisi demokratik cumhuriyet esprisi içinde çözülmesini istiyoruz. 1919-1923 arasındaki anlayış bugün de Kürt sorununun çözümü için olabilir."

- "Sermayenin milliyeti ne olursa olsun, istediği şey istikrardır. Barışa ikna olmayan ve savaşta ısrarlı devlet nedeniyle sermaye gelmiyor."

Haberin Devamı