Gazete Vatan Logo
Magazin Hataları olan, çok iyi biri Ali Sunal!

Hataları olan, çok iyi biri Ali Sunal!

Hataları olan, çok iyi biri Ali Sunal!

Evet, herkesin bildiği gibi Kemal Sunal’ın oğlu. Evet, hayata herkesten birkaç adım önde başladı. Evet, belki hiçbir şey yapmasa da tanınan biri olacaktı. Eğer Ali Sunal hakkında bütün söyleyecekleriniz bundan ibaretse ne desek boş. Yok, son zamanların en sevilen adamlarından birini yakından tanımak istiyorsanız aşağıya geçebilirsiniz.

Pazartesi Ali Sunal’la röportaj yapacaksın, dersine şimdiden çalışmaya başla” dedi bir nefeste genel yayın yönetmenim Okan Can Yantır.

Geriliyorum. Aklıma Ali Sunal’ın sert ve ciddimizacı da gelince gerginliğim çifte kavruluyor adeta. Mevzu çok hassas. “Babası olmasa” diyen insanlardan gına getirmiş bu adamla röportaj yapıp, koca kralı da hakkıyla anıp, eleştirmek ve kalp kırmak için pusuda bekleyenlere “Bak gördün mü, gene babasını anlatıyor” dedirtmeden, bu görevi ince bir sanat gibi ifa etmem, onu tanımam gerekiyor. Çünkü gerçekten ben de merak ediyorum nasıl biri olduğunu. Koşsan çarpıp yere serileceğin sert bir duvar gibi geliyor hep bana. Komedi yapmasına rağmen böylesine ciddi ve sert durmasıysa babasından kalan ironik bir miras gibi sanki. “Nasıl bir adam acaba, iyi biri mi?” diye soruyorum, “İşte git bunu ona sor diye verdim bu görevi ben de” diyor ve o anda karar veriyorum bunu ona sormaya.

Haberin Devamı

Evet gerçekten sert ama insanı rahatlatan bir dinginliği de var. Çekimden sonra Bebek’te sakin bir yere oturuyoruz. “Soru hazırlamadım” diyorum, “İyi yapmışsın” diyor gülümseyerek. “Neden oyunculuk?” minvalli bir giriş yapıyorum. Çünkü normal şartlarda büyük bir risk bu, hele komedi oyunculuğu büyük çılgınlık. “Messi’nin oğlunun futbolcu olmaya karar vermesi gibi bir şey bu” diyorum, “Maradona” diye düzeltiyor gülümseyerek. “Pele?”, “Bak, Pele de olur.” İşletme eğitiminin akabinde oyunculuğa başladığından, sanki sonradan karar vermişlik gibi görünüyor göze. Ama işin aslı öyle değil. Oyunculuk evveliyata dayanıyor. İlkokul, ortaokul, lise; hep sahnedeymiş Ali Sunal. Drama kulübü, sonrasında edebiyat hocası önderliğinde bir skeç topluluğu... Ama iş liseye gelince bütün arkadaşları dönemin popüler bölümü işletmeyi seçtiğinden “kankalık kitabında ayrılmak olmaz” deyip araya bir de bu eğitimi sıkıştırmış. Sonrasında babayla bir dizi projesi ve üstüne Propaganda filmi de eklenince “Artık benim yolum belliydi” diyor: “Zaten bunu yapmasam ne yapardım, ne işe yarardım, onu da bilmiyorum.” Oyunculuğu seçmenin büyük bir çılgınlık olduğunu inkar etmiyor kendisi de: “Adam Ah Şu Çılgın Türkler diye kitap yazmış, hakkını vermek lazım kitabın, işte o çılgınlardan biri de benim sanırım” diyor kahkahayla karışık.

Haberin Devamı

Kemal Sunal adı sanıldığı gibi kapıları açmıyor

Avantajı yok değil Kemal Sunal’ın oğlu olmanın. Bir kere kafadan marka olarak başlıyorsun; Ali olarak başlayıp o marka değerini elde etmek zor ama Ali Sunal olunca direkt belli bir değerle start alıyorsun. Ben dezavantajlarının daha fazla olduğunu düşünüyordum ki onları saymaya başlayınca haklı olduğumu ispatladı. Herkes elleri kavuşturup “Bakalım ne yapacak?” diye soruyormuş ama bu öyle pozitif bir soruş şekli değilmiş; “Hani yapamaz da bi yapsın bakalım, görelim” tadında. Sonrasında kıyas başlıyormuş; bakalım babası gibi komik olacak mı, bakalım o kadar başarılı mı? diye devam eden. “Ama bende de öyle bir baba var ki” diyor, “Daha komik, daha başarılı bile olsam fark etmez ki. İnanılmaz seviliyor, aileden birini sever gibi seviyorlar onu.”

Haberin Devamı

Kemal Sunal adı sanıldığı gibi kapılar açmıyormuş, “Bir şeyler yapabildiysek biraz genetik, biraz şans, biraz da doğru işleri seçmiş olmaktan geçiyor” diyor. Ben Ali Sunal’ın başarılı bir adam olduğuna canı gönülden inanıyorum. Biz halk olarak gönlümüze taht kurmuş insanların çocuklarını sevmiyoruz kolay kolay. Bunun altında biraz kıskançlık da var, artık bunu kendimize itiraf edelim. Yani Ali Sunal şu an olduğu konumda sadece Ali olarak bulunsaydı başarısı çok daha kolay kabul görürdü kanaatimce. Lakin bu durumda “... ama onun babası Kemal Sunal” deyip Ali’nin hakkını Ali’ye vermiyoruz. Daha doğrusu vermiyorduk. Ama Ali hakkını bizden söke söke aldı. Belki çok yoruldu, çok yıprandı ama sonunda varlığını, başarısını kabul ettirdi. Anlıyorum ki onun tek derdi iyi işler yapmak ve adına yaraşır bir kariyer elde etmek. “Bence belli bir yol da oturttuk yaa” diyor çok samimi bir ses tonuyla. Önünde çıkılması gereken daha çok merdiven olduğunu ama insanların sevgisinin doğru yolda yürüdüğünü hissettirdiğini anlatıyor.

Haberin Devamı

“Milyonların sevgisine mazhar olmuş bu insan senin baban, kıskanmadın mı, bir ülkeyle paylaşmak sana ağır gelmedi mi?” diyorum. “Babam hiç star gibi bir hayat yaşamadı ki, evde de sıradan bir Kemal’di” diyor. Hatta babasının şöhretini sokakta ilk fark ettiğinde çok şaşırmış ama çok da keyif almış bu durumdan. Sıradan bir hayat yaşaması beni hiç şaşırtmadı. Ben de risotto siparişi veren bir Kemal Sunal hayal etmemiştim hiç...

Hayallerim, filmim ve ben...

Ali Sunal’ın en büyük insani zaafı, aşırı duygusal oluşu. “Belki de bu yüzden böyle katı, sert görünüyorum” diye açıklıyor o halini. “Nasıl bir hayat düşlüyorsun?” diye sordum ama o düşlediği hayatı yaşamaya başlamış çoktan. Hayal kurmaktan vazgeçmiş. Sebebi hayal kırıklıkları değil; onlara yetişmeye çalışırken yorulmak istemiyor, o an nelerden mutlu oluyorsa onun tadını çıkarıyor. Ama hayal kurmuyor diye hayattan bir şey beklemiyor da değil. Aile kurup baba olmak istiyor. Geçenlerde Instagram’da bir takipçisinin yazdığı yorum onu çok duygulandırmış. “Hadi artık çocuk yap da Kemal babanın torununu sevelim” demiş biri. “Valla ben de çok merak ediyorum nasıl bir şey olur?” diyor: Bir anda çark edip “Çok da hayal kurarım bu arada” diyor. Onlardan biri film çekmekmiş, bu yaz zaten onu yapmış. Yusuf Yusuf adlı komedi filmi bu sezon vizyona girecek. Hayatı boyunca hep rallici olmak istemiş Ankaralı dolmuş şoförü Yusuf’un, başka bir Yusuf’la imtihanını anlatıyor film. Ankara caddelerinde, dolmuşta geçen bir şehir içi yol hikayesi diyebiliriz. Ayrıca hikayesini iki arkadaşıyla yazdığı bir filmin senaryosu varmış şimdi bekleyen, “Onu da çekeceğiz inşallah” diyor.