Hediye vermek biraz da kendini ele vermektir!

Hangi alışveriş merkezinin yoluna sapsam upuzun araç kuyrukları var. Pasajlar, caddeler soğuk havaya rağmen kıpır kıpır

Haberin Devamı

Hangi alışveriş merkezinin yoluna sapsam upuzun araç kuyrukları var. Pasajlar, caddeler soğuk havaya rağmen kıpır kıpır.

Belli ki, Yılbaşı hediyesi telaşı sarmış birçoklarımızı...

Bakıyorum, kimisi hediye paketleri açılırken sevdiklerinin gözünde oluşacak ışıltılar uğruna, kimisi "zamanı geldi, mecburuz işte" havasında, kimisi alacağı küçücük bir hediyenin yüzlerce büyük hatayı unutturacağına kendini inandırmaya çalışarak yollara düşmüş...


***

Hediye deyip geçmemeli!

Küçük ya da büyük, sembolik ya da işlevsel olsun, garip bir şeydir hediye vermek...

Gösterişlidir, hoştur ama bir o kadar da tekinsiz ve sorunludur.

Çünkü dünyamızı, sevme biçimimizi, takıldığımız, sürçtüğümüz yerleri anlatır hediyeler, alttan alta kendimizi ele verir...

Şirin hediyelerin arkasına gizlenmiş "hep çocuk kalma" arzusu mesela, uzun hesap kitaplara dayanan "incelikli" hediyelerin arkasında yatan "seviliyor muyum, sevilmiyor muyum" endişesi mesela...

Sonra...

Cüzdanı dolgun olmanın rahatlığıyla karısına üç günde bir kucak dolusu çiçekler gönderen; bir iki hafta arayla dikkat çekici pahalı hediyeler alan ve sonunda "sen ne haltlar karıştırıyorsun bakayım?" diye karşılık görünce neye uğradığını şaşıran erkekler bilirim.

Kısa kollu her türden giysiden tiksinen ve asla giymeyen sevgilisine kısa kollu gömlek hediye edip "yakışacağını düşünmüştüm" diyen ama aralarındaki ilişkinin yerlerde sürünmeye başladığı gerçeğine bir işaret koyduğunu fark edemeyen kadınlar bilirim.

***

Tam da bu anlattıklarım yüzünden, imkânları olmasına karşın hediye vermekte hasis olanlar vardır. Hediye almayı umursamayan, hediye fikrinden huzursuzlananlar...

Bu hasislik cimrilikten farklıdır.

Neden mi?

Cimri sakınır, elindekini kendisine saklar.

Hediyede hasis olanlarsa "kendisini" saklar.

***

Ya hediye almak?

Hediye almakta zorlananlara, hediye paketini açarken sevincini dışa vuramayıp hem kendisini hem de hediye vereni sıkıntıdan sıkıntıya sokanlara ne demeli?

Sakın hediye almada tutukluğu olanların genel olarak da sevilmeyi kabullenme, duygularını açma konularında da tutuklukları olmasın?

Bazı psikanalistler hediye paketi açarken suratı buruşan, nabzı hızlanan kişilerin ciddi "yakınlaşma" korkuları olduğunu söyler. Onu da not edelim.

***

Antropologlara, sosyologlara hediye geleneğini sorarsanız, size en uygarından en primitifine, her toplumdan binlerce yıllık renkli hikâyeler anlatırlar.

Ama özü şudur: Sevgi ve güven temelinde dayanışmanın harcıdır hediye...

Günümüzde öyle midir peki?

Hâlâ biraz öyledir.

Ama biraz da "sev beni seveyim seni" oyununun parçasıdır.

Hatta duygularını açmaktan korkan, duygularını bir akarsu gibi kendi yatağında akmaya bırakamayan modern insanın tavrı dikkat çekicidir.

O artık duygularını bile "hediye" etmektedir.

Teknosarmal

Bu Rocky'nin yumrukları bilgisayardan!
2007, büyük ihtimalle Sylvester Stallone'un yılı olacak. Çünkü Stallone iki önemli filmi ile geri dönüyor. Rocky ve Rambo. Rambo'yu bilmem ama Rocky'nin birçok kişi üzerinde etkisi büyüktür sanırım. Ancak bu kez alışık olduğumuz Rocky filmlerinin dışında bir durum söz konusu.

Çünkü bu kez bilgisayarlar Rocky'den fazla ringde kalacak. Herhalde sinemanın bilgisayarlardan nasıl yararlandığını görmek için bundan daha iyi bir fırsat olamaz. Çünkü Stallone 1946 doğumlu. 59 yaşında. Yılbaşına kalan günleri saymazsak artık 60 diyebiliriz.

Film ise 2007'de vizyonda. O yaşta tekrar Rocky olmak kolay olmasa gerek. Daha ilginci, filmde Rocky'nin 50'lerinin başlarında görünecek olması.

Bu işi makyaj falan değil bilgisayarlar halledecek.

Stallone hayranları, kusura bakmayın ama totalrocky.com'daki fotoğrafları görmenizi isterim. Sarkmış göbek, kırışmış yüz.

Stallone ilk filmini 1970 yılında çekmişti; izlediğimiz son filmi ise 2003 tarihli.

Ancak 24 milyon dolar film bütçeniz ve bilgisayar teknolojiniz varsa iş değişiyor. 33 yıldır görmeye alıştığımız bir yüzü bilgisayarlara emanet ediyoruz.

Açık söyleyeyim; şu bilgisayar meseleleri beni iyice germeye başladı. İnternetten filmin çekim aşamasındaki görüntüleri kaydettim. Stallone'un doğal hali şok etkisi yaratıyor.

İçimden "Hadi Rocky! Çak bir kroşe şu bilgisayarlara" diye bağırmak geliyor.

ONUR ANDAÇ (onurandac@yahoo.com)

DİĞER YENİ YAZILAR