“Yalaka babandır”

Haberin Devamı

Bir Vatan okuru; avukatmış, gazeteyi aramış ve “Haşmet Bey bilmem ne partisinin yalakalığını bıraksın” demiş!

Önce vay be, dedim; bu saldırgan özgüven karşısında!

Nasıl da emin kendisinden!

Sonra düşündüm de...

Olur böyle şeyler!

Belli ki yazdıklarımı işine geldiği taraftan alıp öfkesini kusmayı tercih etmiş!

Bu da normal!

Normal olmayan tek şey şu “yalakalık” meselesi!

Şimdi ben de ona desem ki...

Yalaka babandır!

Çünkü insanların senden farklı fikirleri olamayacağını, hatta bir fikri olamayacağını, senin onaylamadığın fikirlerin aslında bir tür yalakalık ve yardakçılık olduğunu bellemişsin!

Eh bunu insan nereden öğrenir, nasıl inanır bu saçmalığa?

Yakından ve yakınlarından edindiği tecrübeyle herhalde!

Öyle değil mi?

Yoksa insan neden böyle düşünsün?

Oysa ben bu beyefendinin bana hakaret etmesine neden olan şeyin de cılız veya derme çatma da olsa bir “fikir” olduğunu düşünüyorum.

Onun da başka birilerinin “yalakası” olduğunu aklıma bile getirmiyorum.

İnsanların hiç dile getirmeseler bile bizlerden farklı şeyler düşünüp doğruluğuna inandıklarını biliyorum.

Hiç katılmadığım fikirlerin varlığını kendi fikrimi savunduğum kadar kuvvetle savunuyorum.

Böyle öğrendim çünkü, bunu benimsedim.

O yüzden “yalaka babandır” falan da demeyeceğim o beyefendiye!

“Sen kendi fikrini ne sanıyorsun” diyerek horozlanmak da saçma!

Fakat ne yazık ki, böylelerinin sayılarının son zamanlarda pek arttığını görüyorum. Vahim olan bu!

Düşünceyi hiç sevmeyen, farklı fikirlerin varlığını ihanet gibi gören, her fikir değiştirmeyi döneklik veya yardakçılık olarak algılayan bir ülkeden hayır çıkar mı?

Son sözüme gelince...

Beni ahmaklığın siyasal kamplaşmasına bulaştırmayın!

Herkesi de kendiniz gibi sanmayın!

Bir fikrim yok mu güncel siyasal konularda!

Var elbette!

Hem de çok keskin hatlarıyla!

Ama fikirlerimi hangi kamptan olursa olsun fikir yoksunu ezbercilerin anlaması mümkün değil! Bunu biliyorum.

*****

Bu gece Kemancı’da!

Eminim, bu gece dillere destan bir gece olacak!

Öyle bir parti verilecek ki bu gece Beyoğlu Kemancı’da; Sezen Aksu, Ali Kocatepe, Erkin Koray, Nükhet Duru, Seyyal Taner, Teoman, Zerrin Özer, Zeynep Casalini, Haluk Özkan...

Daha kimler kimler orada olacak!

Sonra sahnedeki konser bitecek, bu kez DJ’ler pikaplarının başına geçecek; Naim Dilmener, Cem Salman, Mehmet Teoman çalmaya başlayacak!

Hıncal Ağabey gecenin karakterini “ben televizyon yöneticisi olsam canlı yayınlardım” diyerek özetlemiş ki, çok haklı!

Peki neden?

1980’lerde en güzel yıllarımı geçirdiğim Nokta Dergisi’nde yayın yönetmenliğimi yapan sevgili Arda Uskan mesleğinin 35. yılını kutluyor çünkü...

Yani anlayacağınız, bizim “Son Mohikan” tamtamlar, şarkılar ve ateş suyu eşliğinde büyük bir ayin düzenliyor!

Arda Uskan’ı hiç tanımayan ama bu geceyi paylaşmak isteyenler de biletix’den bilet alıp katılabilirler.



DİĞER YENİ YAZILAR