Victoria Beckham... Artık kimsenin şarkılarını bile hatırlamadığı Baharat Kızlar’ın sosyal dedikodu ve gösteriş medyası sayesinde hâlâ namı yürüyen üyesi...
Kimilerine göre anorektik sıskalığını bile “vitrin” olarak kullanabilen bir “magazin deha”sı...
David Beckham’ın akıl hocası ve karısı...
Malum, artık Amerika’da, Los Angeles’talar.
Victoria Beckham’ın şıpıdık terlik ve şortlar diyarındaki iddialı kılık kıyafetleri ve yeni malikânelerindeki giyinme odası anlata anlata bitirilemiyor.
Ben şu ayrıntıya takıldım: Bir bilgisayara Victoria Beckham’ın giydiği kıyafetler kaydediliyormuş. Ve odadan dışarı çıkmadan önce bir kamera 360 derece açıyla tarayıp kendisini ekranda görmesini sağlıyormuş. Böylece bir giydiğini bir daha giyip giymediğini ve giysilerini en küçük ayrıntısına kadar gözden geçirip fotoğraflarda nasıl görüneceğini test etme şansını bulabiliyormuş.
E, ne var bunda? Takıntılı bir kişilik deyip geçebilirsiniz.
Genç kızlar bir araya toplanıp “ayyy ne manyak kadın” geyiği yapabilirler.
Zaten öyle bir dünya bu!
Paris Hilton’un CNN’de kendisine yöneltilen bütün sorulara masum bir edayla karşılık verdiği; içki ve uyuşturucu kullanmadığını iddia ettiği, gittiği yerlerde asla paparazzilere özel olarak poz vermediğini anlattığı ve her şeyi 12 yaşından beri çektiği “Dikkat Eksikliği Bozukluğu”na (Attention Deficit Disorder) bağladığı bir yalan rüzgârı ortamından söz ediyoruz.
Victoria Beckham da nihayetinde tuzu kuru bir “sosyal teşhirci”, diyebilirsiniz.
Peki o kadarla bırakmalı mı?
Artık bundan emin değilim.
“Manyak bunlar!” deyip geçmenin hayata ve insana haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Paris Hilton’ların, Victoria Beckham’ların psikolojilerinin arka yüzüne de bakma zamanı geldi bence!
Ve bilelim ki, o arka yüzde sadece psikoloji yok!
Orada paranın hesapsızca kazanıldığı ve hiçbir “anlam” üretmeden harcandığı modern kapitalizmi ve tüketim kültürünü de görmemiz gerek.
Victoria Beckham gökten zembille inmedi!
Açıkça söylüyorum işte! Onun bu halinde kocasının attığı tek bir şut karşısında bile ayılıp bayılan milyonların sırtından kazanan futbol endüstrisinin ve müziği “seyretmeye” başlayan kitlelere asla şarkı söyleyemeyen güzel kızları pazarlayarak cebini dolduran müzik endüstrisinin büyük payı var.
Şimdi magazin basını hem sürekli fotoğraflarını yayınlıyor genç kadının hem de aklını sadece alışverişe ve giyim kuşama taktı diye dalgasını geçip küçümsüyor.
Victoria Beckham bozdura bozdura harcayamadığı paralarıyla denizciliğe merak salıp tekne yarışlarına katılsaydı onu kimse “yüzeysel” ve komik bulmayacaktı. Değil mi?
Ya da Victoria Beckham Andy Warhol’un 80 bin dolar değerindeki ayak izi baskısını giyinme odasına koymak yerine gidip New York’ta Warhol gravürleri satan bir sanat galerisi açsaydı...
O zaman kimse ona şimdiki gibi “zengin ve görgüsüz varoş kızı” muamelesi çekmeyecekti. Değil mi?
O zaman bu para havadan mı gelmiş, bu görkemli lüks tüketim en basit insani konularla arasındaki ipi(ni) koparmış mı, diye kimse sormayacaktı.
Oysa...
Artık anlamalıyız.
Bu haberleri okuyarak günlerini geçirenler bilmeli ki...
Victoria Beckham değil, modern kapitalizm manyak!
Teknosarmal hakkında...
Bazı okurlarım “köşenizde yer verdiğiniz Teknosarmal kutusuna ne oldu, vaz mı geçtiniz?” diye soruyor...
Hayır. İnternete ayrı bir değer veriyorum. İnternet dünyasıyla ilgili düşüncelerin, önerilerin, “keşiflerin” köşemde yer bulmasını seviyorum. O bakımdan, kısmetse, eylülden itibaren Teknosarmal yine köşemin sınırları içinde kendine yer bulacak.
Ancak yeri gelmişken bir kez daha vurgulayayım: Teknosarmal kutucuğunun yazarı ben değilim. Onur Andaç adında çok sevgili genç bir kardeşim yazıyor o kutuyu. Tercihler onun tercihleri, düşünceler onun düşünceleri.
