Karşı olmak için bile dünyanın gidişatını anlamalıyız

Onunla yollarımızı ayırmak için bile dünyanın nereye doğru gittiğini anlamamız gerekmez mi? Tamam! Dayatmalar gururumuzu kırıyor, bazen öfkemiz burnumuza çıkıyor

Haberin Devamı

Onunla yollarımızı ayırmak için bile dünyanın nereye doğru gittiğini anlamamız gerekmez mi?

Tamam! Dayatmalar gururumuzu kırıyor, bazen öfkemiz burnumuza çıkıyor.

Fakat tepkilerimiz bile dünyada gerçekte neler olup bittiğini; 21. Yüzyıl’ın nasıl şekillendiğini anlamadığımızı gösteriyor.

Sanki henüz internetin ortaya çıkmadığı; uyduların insanların göz bebeklerine zoom yapmadığı; siyasetin büyük kısmının ya dedikoduya ya da tehdit dengesine dayalı olduğu yıllara “ruhen” zincirlenmiş gibiyiz.

Toplum yine de bu zinciri bir yerinden kırabiliyor.

İster ekmek kavgasına, ister iletişime dayalı nedenlerle günümüz dünyasına bir biçimde eklemlenebiliyor.

İçi kıpır kıpır toplumun.

Ama bürokrasi ve siyasetin durumu felaket!

***

Örnek mi istiyorsunuz?

İşte en son örnek...

YouTube’da çıkan ve Atatürk’e hakareti amaçlayan çirkin bir videoya karşı resmi tepkimiz mahkeme kararıyla bu internet sitesine erişimi engelletmek oldu!

Yani uluslararası platformda gerçekleşen bir eylemi durdurmak ya da ortadan kaldırmak yerine o eylemin bizim tarafımızdan görülmesini engellemeye kalkıştık.

YouTube yüz milyonlarca video sayfası içeren çok popüler bir site.

Bu sitedeki tek bir videoya kızdığımız için yayındaki milyonlarca videoyu ve henüz yayınlanmamış milyonlarcasını yasaklayıverdik.

Kime yasakladık peki? Dünyaya mı?

Kimlerin o videoyu ve siteyi görmesini engelledik? Dünyanın mı?

Hayır!

Yasağı kendimize koyduk, kendi erişimimizi engelledik.

Çünkü bu yol, duruma uysa da uymasa da; bildiğimiz, alıştığımız, etkisinden öteden beri emin olduğumuz tek yöntemdi.

Üstüne üstlük, bunu yaparak Türkiye’den binlerce insanın YouTube’a gönderdiği protestoların ve tepki videolarının da önünü tıkadık ama ne gam!

YouTube Google’ın bir servisi ve bu şirketin Türkiye’de bir temsilcisi var.

Yurtsan Atakan’ın dün Hürriyet’te belirttiği gibi bu temsilciye başvurarak veya dava açarak o videonun yayınını kaldırtma yolunu denemek aklımıza gelmedi.

***

Bilmiyorum, gazetelerimizin internet sayfalarında konuyla ilgili halk yorumlarını izliyor musunuz?

Bence bir göz atın! Çünkü orada hisler ve fikirler dünyamızın hali apaçık görünüyor.

Bir bölüm genç “Atatürk’e hakareti ortadan kaldırmayan, tersine bütün dünyanın daha çok ilgi duyup izlemesine yol açan” yasakçı tepkiye karşı çıkıyor.

Bir bölüm genç ise öfkesinin dikine gidiyor ve mesela şöyle diyor:

“YouTube diye yakında modası geçecek bir internet sitesine erişimimiz orada Atatürk’e hakaret edilmesinden daha mı önemli?”

Hatta bir kamu yönetimi öğrencisinin Hürriyet’in internet forumuna “ne yani Atatürk’e hakaret karşılıksız mı kalacaktı?” diye görüş belirttiğine rastladım.

Herhalde sitenin dünyaya kapatıldığını sanıyordu!

Öyle sandığını ummak istedim!..

***

Böyle bir ruh durumuyla...

Milliyetçilik sadece tepkisellik, liberallik sadece teslimiyet, demokrasi savunuculuğu ise bir tür şaşkınlık gibi gözükürken...

Dünya bir yana biz bir yana savrulmanın eşiğindeymişiz gibi bir hava bütün toplumu sarmışken...

Ne Çin’i ne Maçin’i ne interneti ne modern siyaseti tam kavrayabilmişken...

Seçim dönemine giriyoruz.

Hayırlısı!..

***

Haftanın 5’i

* Yasmin Levy... Olağanüstü bir ses; kalbiyle direk bağlantısı olduğundan kuşkulandığım ses telleri; Kudüs’ten Endülüs’e uzanan kültürel bir birikim ve şarkı kapasitesi. La Alegria’sını dinlemeyeniniz kalmasın!

* Termofor... Dün de yazdım. Meğer ne güzel, nasıl sevecen bir sıcaklıkmış! Basbayağı ilaçmış!.

* Geç de olsa iki filmi izleme imkânı buldum: Barda’da Nejat İşler müthiş oynuyor, Kanlı Elmas’ta ise Jennifer Connely çok sahici bir yerden yakalıyor seyirciyi.

* Magnum fotoğrafçıları sergisi. İstanbul Modern.

* Haber7’de BM eski Lübnan Temsilcisi Timur Göksel’in konuk olduğu Doğu Batı programı harikaydı. Söyleşi çok zengin içerikli ve düşünmeye kışkırtıcı nitelikteydi.

DİĞER YENİ YAZILAR