Ali Taran’ın oy hesabı, seçmenin algısı

Ali Taran’dan AKP’ye ilk uyarı geldi: “MHP’ye cevap vermeyin: İki parti arasındaki polemik MHP’nin dikkat çekip oyunu yükseltmesine yol açar. CHP dışındaki partileri muhatap almamalı, polemiğe girilmemeli.”

Haberin Devamı

Ali Taran’dan AKP’ye ilk uyarı geldi: “MHP’ye cevap vermeyin: İki parti arasındaki polemik MHP’nin dikkat çekip oyunu yükseltmesine yol açar. CHP dışındaki partileri muhatap almamalı, polemiğe girilmemeli.”

Bu konuda basındaki yorumlar da çeşitliydi.

Kimisi, “CHP’nin ahı gitmiş vahı kalmış, zaten oyları da kemikleşmiş. AKP kendisinden oy kopartabilme potansiyeline sahip partilerle uğraşmalı” fikrinde ısrar ediyordu.

Kimisi siyasetten az buçuk çakan birinin bile zaten böyle düşüneceğini, bunu bilmek için reklam dünyasının “harika çocuk” larıyla işbirliği yapmaya gerek olmadığını çiziktiriyordu.

***

Oysa bu tartışmanın siyasal magazinden öteye hiçbir derinliği yok!

Neden mi? Anlatayım.

Bir partinin başka partiler hakkında ne söylediği seçmenin kararında belirleyici rol oynamaz.

Polemikler, birbirine çatmalar, belden aşağı-belden yukarı vurmalar falan, hepsi seçmenin gözünde siyasetin eğlencesi, dedikodusu, heyecanıdır. Ama o kadar!

Belirleyici olan, bir partinin kendisi, ülkesi ve seçmeni hakkındaki vizyonu ve söylemidir.

Bir partiyi büyüten, geliştiren şey diğerlerini güdük bırakmak için verdiği mücadele değil.

Bir partinin sandıktan zaferle çıkmasını sağlayan şey o partinin liderinin toplumun geniş kesimlerinin korkularını ve umutlarını ortak bir dilin potasında eritebilmiş olmasıdır.

Seçmen hiçbir zaman rasyonel davranmaz ama siyaseti zaman zaman partiler çatışması olarak algılayan siyaset yazarlarımız kadar da irrasyonel olmaz.

Bugüne kadar genel seçimlerden şaşırtıcı zaferlerle çıkmış partilere ve liderlere bakın!

DP’ye, AP’ye, Ecevit’in CHP’sine, Özal’ın ANAP’ına ve AKP’ye bakın!

Siyasal rakipleriyle oy hesabı üzerinden girişilmiş bir kavga sayesinde başarılı olduklarını söyleyebilir misiniz? Hayır.

Peki bu partiler iktidara gelirken neyle kavga etmişlerdir? Halkın korkularını besleyen, hayallerinin önünü tıkayan, adalet duygusunu zedeleyen “sistem” le...

***

Sonuç olarak...

İster AKP ister başka bir parti için olsun... Seçim sathına girerken “şu partiyi mi muhatap alayım, yoksa bu partiyi mi?” tartışmasıyla yola çıkmak, sonu “koalisyon matematiğine” ulaşan zayıf bir tercihtir.

Bence baştan kayıptır.

Söyleyin; “şu parti lideri acaba öteki parti hakkında ne diyecek” diye meraktan çatlayan; medyaya yansıyan atışmalara bakıp kime oy vereceğini ona göre belirleyen kaç kişi tanıdınız hayatınızda?

Neredeyse hiç... Değil mi?

İşsizlik, adaletsizlik, eğitim, Türkiye’nin dünyadaki yeri hakkında ne düşünüyorsun? İktidarda veya muhalefetteyken neyi ne kadar yaptın, yapamadıklarını neden yapamadın?

Bunlara bakar seçmen.

Bu sorulara verilen cevaplara göre kendi çapınca bir karar verir.

Manşetlere yansıyan ağız dalaşlarının; medya yönlendirmelerinin ve siyaset magazinin etkisine gelince...

E canım, bunların sandığa yansıyan bir kıymeti olmadığını defalarca görüp yaşamadık mı?

***

Oyuncak Müzesi’nin kafesinde
Dün Sunay’ın (Akın) müzesinde pazar kahvaltısına gittim.

Epeydir yolum oralara düşmemişti. Gördüm ki, müze müthiş gelişmiş, zenginleşmiş.

Daha önce görmemiştim; meğer müzeyi oluşturan köşkün zemin katındaki kafe de harikaymış.

Sunay, kafenin bir duvarını nostaljik bir bakkal vitrini haline getirmiş. Adını da “Kardeşler Bakkalı” koymuş. Bayıldım. (Ne demiştik bir Yaşamdan Dakikalar programında! “Mahallede hâlâ bakkal varsa, sosyal yalnızlık yok demektir!”)

Vitrindeki kutular arasında neler yok ki!

Mesela ninelerimizin Öküz Baş Çiviti...

Mesela Kolynos Fluorid diş macununun o meşhur sarı-yeşil kutusu...

Sonra İmralı İncir Reçeli, Halis Urfa Sade Yağ, Jockey Traş Bıçağı, Dev hamam böceği ilacı, Puro ve Pe-re-ja sabunları, Melba bonbonları, vb.

Kahvaltı üzerine Selim Başarır’ın şirin illüzyon gösterisi ayrı bir keyif kattı.

Az oturdum; mekânın tadı damağımda kaldı. İlk fırsatta yine gideceğim, size de öneririm.

İstanbul Oyuncak Müzesi, Göztepe, Ömer Paşa Caddesi’nde; kime sorsanız tarif ederler, zaten sizi karşılayan dev zürafa heykellerinden müzenin bulunduğu Dr. Zeki Zeren Sokağı’na geldiğinizi anlıyorsunuz. Pazartesileri kapalı.

Tel: (0216) 359 45 50 – 51

DİĞER YENİ YAZILAR