Hamur gibi oyuncuyuz her role gireriz

15 Temmuz gibi çok sıra dışı bir dönemde, komedi filmi çektiniz. Nasıl geçti çekimler?

Burçin Bildik: Türkiye'nin çok kötü dönemler geçirdiği bir zamanda sete çıktık. Büyük bir moral çöküntüsüyle çekimlere başladık. Ama "Bu benim işim, görevim" diyerek insanların asıl şimdi gülmeye ihtiyaçları var motivasyonuyla bu filmi yaptık. Çünkü filmi olayların göbeğinde Marmaris'te çektik. Cumhurbaşkanımıza yapılan saldırının seslerini duyduk. Otellerimiz o kadar yakındı. Gergin bir ortamda çekim yaptık daha doğrusu yapabildik.

Tuvana Türkay: Bizim için çok zordu. Doğada çekim yaptığımız için sürekli jandarmalar ve askerler çekim yaptığımız yeri abluka altına almıştı. Bu şartlarda çalışmayı geçtim, bu ülkenin vatandaşı olarak çok gerildik. Emeklerimizin ne olacağı belli değildi ve aksiyon-komedi filmi çekmeye çalışıyorduk. Ama bu şartlar altında bile ortaya çok şahane bir şey çıktı.

Sıcak hava ve doğa şartlarıyla nasıl başa çıktınız?

T.T: Çekim yaptığımız yerler hep ormanlık, çalı, çırpıydı ve benim kıyafetlerim çok açıktı. Atlama, zıplama sahnelerinde morarmayan, çizilmeyen yerim kalmadı.

Neden dublör kullan mıyorsunuz? Siz bu işin baş rolüsünüz neden riske attınız?

T.T: Gerçek olabilmesi için dublör kullanmam. Bu işin güzelliği şurada, filmde başrol, son rol diye bir şey yok. Bu filmde herkes başrol. Herkesin bir hikayesi var. Bir de sinema filmi setleri öyle kapris kaldırabilecek bir çalışma ortamına sahip değil. Bu yüzden herkesin taşın altına elini soktuğu bir alan.

B.B: Ersoy Güler filmlerinde böyledir. Herkesin ayrı bir hikayesi vardır ve herkes kendi içinde bir başroldür. Yönetmen oyuncudan bir şey isterken, oyuncunun içindeki “Bunu yaparım iddiası” ortaya çıkıyor.

Bu film başka bir marka olacak...

Karakterleriniz gibi doğa ve hayvan sever misiniz?

T.T: Benim hayvanları ve doğayı ne kadar çok sevdiğimi herkes bilir. Bir yıl içinde üç kıta gezip, dünyanın her yerini gittim. Aslanların kucağına yattım, küçük parmak maymunları sevdim, yılanlarla sarıldım. Ama insanlar "Yılan öpülür mü?" gibi insanlık dışı yorumlarda bulundukları için hayvan sevgimi artık göstermeden yaşıyorum. Hayvanları sevmeyen insanlarla anlaşamıyorum. Anlaşmayı geçtim onlarla oturup zaman harcamak bile istemiyorum. Doğa canlısı biriyim. Etrafımda hep yeşillik olmasını isterim. Bu anlamda canlandırdığım karakter bana çok yakın. Benim gibi cesur, kararlı, cengaver, eğlenceli biri.

B.B: Selamet, bir önceki filmimdeki Salim karakteriyle özdeşleştiriliyor ama aslında yeni ve bambaşka bir karakter, bambaşka bir hikaye. Sadece insani özellikleri birbirine benziyor. Sağ Salim başka bir marka, Sen Sağ Ben Selamet bambaşka bir marka olacak. Seyirci bu karakteri de çok sevecek...

Sinemaya ağırlık verdiniz neden?

T.T: Evet benim için öyle oldu. Çünkü beni heyecanlandıran bir dizi projesi okumadım. Sinema beni daha çok besliyor. Hatta yeni bir filme başlıyorum. Güzel bir aşk hikayesi ve sağlam bir dram olacak.

B.B: Tiyatro oyunlarım olduğu için zaman bulmak güç. Sinemayı seviyorum. Çünkü bir film 100 sene kalıyor. Biz bu filmleri torunlarımız için yapıyoruz.

Bir balerinin hayatını oynamak istiyorum

Yeni merakların oluştu mu?

T.T: Yetişkin balesine merak sardım. Keşke Black Swan gibi bir film veya dizi yapılsa ve ben oynasam. Bir balerinin hayatını anlatan bir yapımda oynamak istiyorum. Hayalini kuruyorum.

Her role girebilir misiniz?

B.B: Bir arkadaşım bana "Ne kadar tipsiz bir adamsın" diyor. Bu oyuncu için çok güzel bir tanım. Yani her role girebilirsin demek. Elastik, karakter oyuncularıher şeyi oynar.

T.T: Ata Demirel’le çektiğim filmde Ata saçımda her değişiklik yaptığında başka biri oldum. Kendisi de zaten bu yorumu yaptı “Hamur gibi bir oyuncusun” diyor. Bu yüzden her role girmek için tipsiz veya hamur bir oyuncu olmak büyük avantaj ve biz böyleyiz...