Buna rahatlıkla Apo’nun, KCK ’nın, BDP ’nin ve DTK ’nın plânı da diyebilirsiniz. Apo, PKK, KCK, BDP ve DTK’nın iyi tanınması ve ilişkilerinin iyi bilinmesi gerekir.
Önce ‘terör çemberi’ ni tanımlayalım:
Apo, bu melanet ve ihanet teşkilâtının hapishanedeki lideridir. Herifçioğlu, teröristlerin deyişiyle TC’nin cezaevini babasının çiftliği gibi kullanmakta, kendisine tahsis edilen müstakil adadan, avukatları vasıtasıyla terör örgütünü ve uzantılarını rahatça yönetebilmektedir. Buna karşılık acz içindeki devlet otoriteleri, devletin istihbarat ve güvenlik yetkililerini ikide bir adamın karşısına dikerek güya ondan faydalanmaya çalışıp medet ummaktadır. En kısa zamanda bu kepazeliğe son verilmeli, terör örgütünü alenen yöneten teröristbaşı derhal tecrit edilmelidir.
PKK, Kürdistan İşçi Partisi ismini taşıyan terör örgütü, dünyanın en acımasız, eli kanlı terör örgütüdür. Çocukları, kadınları, ihtiyarları gözlerini kırpmadan öldürmektedir. Öcalan ve Karayılan tarafından yönetilen örgüt, genel seçimlere kadar sözde ateşkes ilân etmiş ve eylemsizlik kararı almıştır. Ancak, daha birkaç gün önce bir canlı bomba yakalanmış ve terörün düşük yoğunlukta devam ettiği anlaşılmıştır.
KCK, PKK’nın şehirler için düzenlediği bir terör örgütüdür. KCK, aynı zamanda BDP teşkilâtı ve yöneticileriyle de iç içedir. KCK, şehirlerde, özellikle büyük şehirler ile Güneydoğu’daki şehirlerde terör eylemleri yapmaktadır. KCK’nın terörist faaliyetleri, BDP ve ırkçı-bölücü militanların sempatizanları tarafından legal eylemler gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
BDP, daha önce kapatılan benzerleri gibi, Apo ve PKK tarafından örgütlenmiş, terör örgütünün Meclis’teki siyasi temsilcisidir. Doğrudan doğruya Öcalan’ın ve Kandil’deki PKK yönetiminin emrindedir. BDP, legal siyasi parti hüviyetinde bir terör kuruluşudur. Bazı yöneticilerinde zaman zaman Öcalan’dan ve PKK’dan bağımsız düşünme eğilimleri görülse de ânında Apo ve örgüt tarafından susturularak tükürdüklerini yalamaktadırlar. KCK, BDP ile iç içe faaliyet göstermektedir. BDP, KCK vasıtasıyla ve doğrudan kendi mensuplarıyla terör ve şiddet olaylarında bulunmaktadır. Bu durumda, eğer Anayasa ve kanunlar yürürlükte ise derhal kapatılmalıdır. Uluslararası ölçüler, meselâ Venedik Sözleşmesi de bunu gerekli kılmaktadır. Bu konuda siyasi spekülâsyonların yapılması doğru değildir.
DTK, yani ‘Demokratik Toplum Kongresi’ ise, Türkiye’deki ‘terör çemberi’nin son parçasıdır. Bugün Gazetesi’nde dün yayınlanan röportajında terör uzmanı Prof. Dr. İhsan Bal’ın ifade ettiği gibi, DTK Kürt STK’larının önünü kesmek için kurulmuştur. KCK’nın yol haritasını uygulayan DTK, daha sivil görünümlü olmaya çalışmaktadır. DTK’nın son toplantısındaki ‘özerklik’ kararı, esas niyetini ortaya koymuştur.
Şimdi bu şer çemberinin ‘2011 Plânı’ hakkındaki görüşlerimizi sıralayalım
1. DTK’daki ‘iki dillilik’, ‘özerklik’, ‘savunma gücü’ ve ‘iki bayrak’ görüşü, şer çemberi ve bu çembere dahil bazı sempatizan sözde aydınlar haricinde Türkiye’de hiçbir şekilde kabul görmeyecektir. Nitekim, Başbakan Erdoğan, bütçe konuşmasında, kesin bir dille ‘özerklik’ ve ‘iki dillilik’ konusundaki tavrını ortaya koymuştur. Ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Bahçeli de aynı görüştedir. Ancak, DTK’nın bu tutumunun sebebi, çözüm değil, terör eylemlerine altyapı hazırlamaktır .
2. DTK’nın özerklik ve benzeri taleplerinin Türkiye’nin tamamına yakın bir çoğunlukla reddedilmesi üzerine; önce BDP’nin güya siyasi gösteri eylemleri, arkasından KCK’nın şehirlerdeki terör eylemleri başlayacaktır. BDP, bu eylemlerinde değişik zaman ayarlamaları yapabilecektir.
3. 2011 yılının mart ayından itibaren, sözde eylemsizlik dönemi sona erdirilecek ve PKK’nın terör saldırıları başlatılacaktır.
4. Genel seçimlere gene bağımsız adaylarla girecek olan PKK/BDP, seçim sırasında terör faaliyetlerini hızlandıracak; özellikle sandık başında şiddet ve baskı eylemlerini daha yoğun şekilde uygulayacaktır.
5. PKK/BDP, seçim sonrasında gene bir sözde ateşkes ile ‘yeni anayasa’yı etkilemeye ve tâviz koparmaya çalışacaktır.
Gelecek yazımızda alınacak tedbirleri inceleyeceğiz.
