Anlaşılmaz bir değişim!

İki muhalefet partisi; CHP ve MHP’de genel başkan değişimi beklenirken iktidar partisi AKP’de dün Genel Başkan bir veda konuşması yaparak her iki görevinden ayrıldı.

Doğrusu Türkiye dış politikada en sorunlu dönemlerinden birini yaşarken, terörün en acımasız eylemleriyle karşılaşırken siyasi partilerin iç sorunlarına yoğunlaşması bir kayıptır ve üzücüdür.

Dün tüm dikkatler Başbakan Davutoğlu’nun veda konuşmasına yöneldiği sıralarda Kilis’e 4 roket mermisi atıldı.

Bunların infilak etmesi sonunda 1 kişi öldü, 7 kişi yaralandı.

Karadeniz’de Gümüşhane’de bulunan hidroelektrik santralı borusu PKK’lı teröristler tarafından patlatıldı. Tunceli’nin birçok bölgesinde “terör ve operasyonlar nedeniyle” sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Bu eylemler, başta Kilis’e atılan ve halkı korku içinde bırakan, hayatından bezdiren roketler olmak üzere önlenemiyor.

Anlaşmazlık neydi?

Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu arasındaki görüşmeden çok önce “adının çizildiği, yakında görevden alınacağı” söylentileri gündemdeydi.

Haberin Devamı

Oysa görünürde Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında bir sorun, Davutoğlu’nun “Cumhurbaşkanı’na karşı bir söylemi” yoktu.

İki kez farklı görüş ortaya çıktı; Davutoğlu’nun “PKK silahları tümüyle bırakırsa tekrar masaya oturulabilir” sözünün arkasından Erdoğan “Böyle bir şeyin söz konusu olmadığını” söylemişti.

Bir de “başkanlık sistemi” konusunda Davutoğlu’nun “Bunu savunursam kendimi inkar etmiş olurum” dediği haber oldu ki kendisi bunu yalanladı. Demokrasilerde, bir hükümet tarafından yönetilen ülkelerde cumhurbaşkanlarıyla başbakanların “her konuda aynı görüşte” olması gerekir gibi bir şart da yoktur.

Güçlü Cumhurbaşkanı, Başbakan…

Ak Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal başbakan değişimini dün şöyle yorumladı;

“Sayın Cumhurbaşkanı ‘güçlü başbakan ve güçlü cumhurbaşkanı’ demişti. Ama böyle yürümediğini gördük. Birbirini çok iyi tanıyan iki isim olmalarına rağmen görüş ayrılıklarını ortaya koydular. Davutoğlu’ndan sonra gelecek başbakan ‘düşük profilli’ bir başbakan olacak”.

Haberin Devamı

Aydın Ünal “Bu süreç Cumhurbaşkanı tarafından yönetilmiş bir süreç değildir” de diyor, oysa AKP içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istemediği, onaylamadığı bir sürecin yaşanmasının imkansız olduğu biliniyor.

Burada hatırlamamız gereken nokta, “cumhurbaşkanını halk seçsin” isteği ortaya çıktığında hukukçuların ve siyaset bilimcilerin bunun ilerde bugün yaşanan tabloyu ortaya çıkaracağını söyleyerek yaptıkları uyarılardır.

Aydın Ünal’ın sözlerine benzer şekilde Burhan Kuzu da “Çok başlılık olan yerde karmaşa olur. Niye başkanlık sistemini istiyoruz, işte bunun için” diyerek Davutoğlu’nun gidişini başkanlık sistemine bağladı.

Daha önceki dönemlerde de sorunlar olduğunu söyledi.

Oysa “parlamenter sistemle ve bunun yanında ‘koalisyonlarla’ yönetilen Avrupa ülkelerinde” bile işler sorunsuz şekilde yürüyebiliyor.

Her sorunu “başkanlık sistemi olmayışına” bağlamaktan, o sistem gelirse her sorun halledilir demekten vazgeçmeliyiz.

DİĞER YENİ YAZILAR