Bir parmak bal çalarak!

Cumhurbaşkanı Erdoğan AB ve ABD’nin Suriyeli mülteci almayacağına ikna olmuş görünüyor.

Yaptığı konuşmada “Suriye’den çıkışı engelleyeceksek, bizdekilerin kendi topraklarına dönmesine imkan hazırlayacaksak yapılması gereken şey var. Terörden arındırılmış güvenli bölgede süratle, yoğun bir şekilde onların yerel mimarisine uygun konutlar inşa etmek ve o konutlara bu insanları yerleştirmek” dedi.

Devamında da “DAEŞ’e karşı koalisyon ülkeleriyle adım atmamız gerektiğini, 3 başlığın önemli olduğunu, bunların; uçuşa yasak bölge, terörden arındırılmış bölge, eğit-donat olduğunu” söyledi.

ABD karşı çıkıyor!

Burada akla gelen ilk dört soru şöyle;

Bu konutları tümüyle yapmayı, maddi yükü karşılamayı AB ile ABD üstleniyor mu? Yoksa milyonlarca mülteciden sonra bu yükü de biz mi taşıyacağız?

Türkiye’de bulunan 2.5 milyondan fazla mültecinin çoğunun “kalıcı olduğu” Başbakan Davutoğlu tarafından açıklandığına göre bu konutlara kaç mülteci geçecek?

Daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı’nın defalarca söylediği konuyu G-20 toplantısından sonra ABD Başkanı Obama vurgulayarak “Uçuşa yasak bölge veya bir tür güvenli bölge çağrısı yapanlar yanılıyor. Bu tür adımlar amaca zarar verir, gerçek bir güvenli bölge saha operasyonu gerektirir” dedi. Bu durumda Türkiye ile ABD karşı karşıya mı gelecek?

Haberin Devamı

Daha önce ABD ile başlatılan ve onca emeğe, masrafa rağmen başarısızlığa uğradığı bildirilen “Suriyeli muhalifleri eğit-donat” tekrar mı başlayacak?

Avrupa birden değişti

On yıldır Türkiye’nin yüzüne bakmayan AB’nin tutumu “mülteci krizini ya da akınını gidermek için” hemen değişiverdi.

AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn “Türkiye ile AB ilişkilerinde hareketlilik var. Yıl sonuna kadar AB üyelik görüşmelerine yeniden başlamayı önereceğim” diyor.

İngiliz Times gazetesi “Yunanistan ve Türkiye tarihi düşmanlığı bir kenara bırakıp onları ayıran denizi geçmeye çalışan mültecilere engel olacaklar” diye yazıyor.

AB Türkiye topraklarındaki mültecilerin geçişini önlemek, bu sorunu olduğu gibi Türkiye’ye bırakmak için “3.2 milyar dolar yardım, AB’ye katılım görüşmelerinin hızlanması, vize serbestisi” vaadiyle bir parmak balı bize çalıyor.

Haberin Devamı

Samimiyetsizlik!

Suriye iç savaşı ve mülteci olayından önce Türkiye ile ilişkilerini donduran ve bunun nedenlerinden biri olarak da “kalabalık Müslüman nüfusu” gören AB’nin, şimdi Avrupa için ortaya çıkan terör tehlikesinden de sonra 2.6 milyon mülteciyle beraber Türkiye’nin üyeliğini istemesi mümkün müdür?

Batı medyası “Türk polisinin mülteci kılığında Avrupa’ya geçmeye çalıştıkları iddiasıyla 8 IŞİD militanını gözaltına aldığını” yazıyor. Paris saldırısına katılan bir IŞİD militanının mülteci kılığında Avrupa’ya geçmiş olduğu”ndan söz ediliyor.

Elbette sığınmacılarla terörü ilişkilendirmek yanlıştır ama bu olayları gören Avrupa’nın kendini daha da fazla korumaya almak için Türkiye’yi kullanacağı doğrudur.

Daha fazla zaman kaybetmeden bu çelişki ve ilişkileri incelemek, ona göre karar vermek zorundayız.

DİĞER YENİ YAZILAR