İşte aranan anahtar bu!

Demokratik Toplum Kongresi’nde eşbaşkan seçilen Hatip Dicle Vatan yazarı Hüseyin Yayman’a tarihin seyrini etkileyecek şeyler söyledi.

Yaptığı açıklamaların en önemlisi Kürt sorununun çözümü adına alınıp uygulanacak kararların Türkiye’yi bölmeyeceği konusunda kuvvetli ifadelerle adeta garanti vermesidir.

Kürt hareketinin önderlerinden Hatip Dicle “Devletin ve PKK’nın hedefleri değişti” diyor;

“Devlet o dönemde ‘Biz bunları bastırırız’ diyordu, olmadı.

PKK’nın hedefi neydi?

PKK ‘bağımsız ve birleşik bir Kürdistan’ diyordu, onun da olmayacağı görüldü.”

Yani şu anda çözüm sürecini sonuçlandırmak için zemin oluşmuştur.

Çarenin neden bölünme olmadığını açıklarken Hatip Dicle înkâr zihniyetini terk eden devletin geçmişe göre fark yarattığını ifade ediyor.

Ve anlaşma şansı elbette şimdi daha yüksek olacaktır.

Milli geliri 10 bin dolarlık ülkeden ayrılıp 1000 dolar olacak bir ülkenin tercih edilemeyeceğini söylüyor!

Haklı ve mantıklı bir tesbittir.

Özellikle son on yılda PKK’nın kan dökücü bahanelerinin önemli bir kısmı reformlarla ortadan kalkmıştır.

Haberin Devamı

Yolun fazlası geçilmiştir. Geri dönmenin maliyeti daha ağır olacaktır.

Hareketli bir coğrafyanın ortasında küçük bir devlet olarak sürekli tehlike yaşayacak yerde çoğulcu bir ülkenin hukukla güvence altına alınmış vatandaşlığını tercih etmek daha akılcı bir seçim olmuyor mu?

İktidarların serbest seçimlerle belirlendiği bir ülkede devlete karşı silâhlı isyan kabul edilemez. Maksat ayrılmaksa onun da ifade biçimi demokrasidir, serbest seçimlerdir.

Türkiye’de Kürt sorununun geldiği yer, çözümün eşiğidir.

Hatip Dicle’nin dedikleri masada tekrarlandığı gün, insani değerleri yerlerde sürükleyen PKK terörü tarihe karışacaktır.

Yeter ki başta Öcalan, tüm örgüt liderleri merhamet ve özveri kavramlarından haberdar olduklarını göstersinler!

Ne borcumuz var?

Mezhep kardeşliğine endeksli dış politika, bir daha başvurmayacağımız bir siyaset olmalı.

İngiliz Guardian gazetesi rencide edici bir değerlendirme yaptı bizim için.

Gazete IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyonu değerlendirirken “Türkiye koalisyonun en zayıf halkası” dedi.

Haberin Devamı

IŞİD’in elindeki 49 Türk rehine isteksizliğimizi belki bir miktar mazur gösterirken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar’ın sınırdışı etmeye çalıştığı Müslüman Kardeşler örgütünün sürgündeki liderlerini Türkiye’ye davet etmesi ne anlama geliyor?

Bilmeliyiz ki İhvan’ın getireceği dost üreteceği düşmandan fazla olmaz!

DİĞER YENİ YAZILAR