Adalet hicranı

Adalet, insanoğlunun öç alma duygusunun kutsallığına gösterdiği saygıdır

Haberin Devamı

Adalet, insanoğlunun öç alma duygusunun kutsallığına gösterdiği saygıdır.

Niçin "adalet mülkün temeli" demişler?

Çünkü devletin varlığı, vatandaşların adalete besledikleri güvene dayanır. En sevdiği varlığın canını alan kişiye cezasını kendi eliyle verme imkânına sahip vatandaş bile devletin adaletine güvenip sabır gösteriyorsa temel sağlam demektir.

Ama bu duyguda zayıflama baş göstermişse birileri derhal tehlike çanlarını çalmaya başlamalı..

Bugünkü manşetimiz, tinerci çocukların yarattığı kanlı ve aşağılayıcı vahşeti yaşayan, kızının ölümünü gözleriyle gören ve aynı kaderi paylaşmaktan mucize eseri kurtulan bir annenin feryadını yansıtıyor.

Yedi yıl önce Ümraniye'de tinerci çocuklar, ana okulu öğretmeni Serpil Yeşilyurt ile annesi Hanım Yeşilyurt'u kaçırdılar, ikisine de tecavüz ettikten sonra talihsiz ana-kıza 120 bıçak darbesi vurdular.

Serpil öldü, annesi kurtuldu ama "keşke bugünleri görmeseydim" dedirten bir şok yaşıyor şimdi. Çünkü 75'er yıl hapis cezasına çarptırılan suçlular sokağa salınmıştır.

Yasa gereği hapis cezası 36 yıla inmiş, yeni TCK süreyi 18 yıl olarak düzenlemiş, mahkeme de yattıkları süreyi dikkate alarak tahliye kararı vermiştir.

Bu işte büyük bir yanlış var. Cezası 75 yıl hapis olan suçu işleyen kişinin 7 yılda çıktığı bir yerde adaletten söz edilemez.

Hani yeni TCK böyle suçlara ağır cezalar getirmek suretiyle caydırıcılığı artırmıştı?

Serpil öğretmene kıyan lânetlilerin tahliye edilmeleri, sokakları doldurmuş suça eğilimli tiplerin cüretini artıracaktır.

Yargı ve yasama bu olayı önemsemelidir.

Yerin altında adalet hicranı ile kemikleri sızlayan kurbanlar varsa, o toprağın üstünde yaşayanlar huzur bulamazlar.

Bunu unutmayalım.

Ve çok geç kalmayalım!

Komedi: Tecavüzün yarısı!
Sabit ve GSM telefon hatları ile internet yazışmalarını MİT'in izlediğini haber veren manşetimiz önemli bir hizmet yaptı.

En azından AB'nin istediği reform yasalarını meclisten geçirmekle uygar olunmayacağını, hayatımızın değişmediğini öğrendik.

İşte haberleşmenin ve özel yaşamın gizliliği hunharca ihlâl ediliyordu.

Dünkü VATAN olayla ilgili gelişmeyi dün yine manşetinden verdi: Rezaleti öğrenen Başbakan'ın emri üzerine MİT, Türk Telekom ve GSM şirketlerinden kendilerine çekilen dinleme devrelerinin yarısını kesmişti!

Ne demek oluyor şimdi bu?

"Haberleşmenin ve özel yaşamın gizliliğine tecavüz kapasitesi yarı yarıya düştü" diye sevinmemiz mi gerekiyor?

Durun, hemen sevinmeyin. Bakalım sizin telefonunuz fişi çekilen ve dinlenmeyen devreler içinde mi yoksa hâlâ dinlenenler arasında mı?

Bunu kimse bilemez. O nedenle hepimiz kendimizi izleniyor, gözleniyor saymalı, buna göre davranmalıyız.

Hakim kararı olmadan telefon dinlemenin imkânsız olduğu "hukuk devleti" güvencesine ve huzuruna acaba ne mesafedeyiz?

DİĞER YENİ YAZILAR