Adalet neredesin?

Haberin Devamı


Her haksızlığın eninde sonunda adil bir mahkemeye toslayacağına ve cezasız kalmayacağına inanmak ve güvenmek...

İşte kalabalıkları barış içinde yaşayan millet haline getiren duygu budur.

Türkiye’nin pek çok alanda dikkat çeken ilerlemeler sağladığı halde toplumsal barışı tehlikeye sokan kutuplaşmalara savrulması, adalet beklentisinin karşılığını bulamamasındandır.

Avrupa Komisyonu’nun 2012 Türkiye İlerleme Raporu geçmiş yıllara oranla daha ağır eleştiriler taşıyor.

Özellikle yargı ve ifade özgürlüğü alanında kıyamet koparacak isabetli tesbitler yapıyor.

Kuzuların sessizliği

Ama bunlardan dolayı ne iktidar alınganlık gösteriyor, ne de muhalefet gürültü çıkarıyor.

Eleştirileri sessizlik içinde kabullenmek, ümit etme hakkımızı da elimizden almıyor mu?

AB, Ergenekon ve Balyoz davalarını demokratikleşme sürecine olumlu katkı sağlayan adımlar saymıştı başlarda. Ama son rapor yaşanan hukuk ihlâllerinin davalara gölge düşürdüğünü vurguluyor.

Eleştiriler hep aynı: Savunma hakkının ihlâli, uzun tutukluluk süreleri, aşırı derecede uzun ve karmaşık iddianameler...

Meclis, bu davalara bakan özel yetkili mahkemelerin varlığına son verdi.

Ama mevcut davalar bitene kadar mahkemelerin yaşamaya devam etmesi şartı, haksızlıkların sürmesine yetip artıyor.

Yargı paketleri adaleti bir türlü getirmiyor. Çünkü ilke “taşvana kaç, tazıya tut...”

Gerileme Raporu

Milletvekili seçilmek Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve Engin Alan’ı Silivri zındanından kurtaramadı.

Dün ortak açıklama yayınlayan bu üç milletvekili Meclis kararı ile yaşamına son verilen özel yetkili mahkemenin, yeni yasanın getirdiği takdir yetkisini kullanmayarak milli iradeyi tutsak aldığını iddia ettiler.

İktidar sözcülerinin bile halkın önünde savunamayıp yapmacık da olsa eleştirdikleri bir durumdur bu.

Ve Türkiye İlerleme Raporu’nda kayda geçmiştir.

Böyle bir sicil, eğer “Adalet mülkün temelidir“ sözüne inanmaya devam ediyorsak AB raporunun adını “Türkiye Gerileme Raporu” olarak değiştirir.

Hukuk, yargı, adalet denildiği zaman siyasetçiler ve yüksek yargıçlar harika şeyler söylüyorlar.

Ama uygulamalar özellikle çelişkilere akıl erdiremeyen yabancılara “Türkiye üyelik sevdasından vaz mı geçti?” dedirtecek çizgiye dayandı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç iki gün önce akademik yılın açılış konuşmasını yapmak üzere Erzurum’a gitti.

Orada açıkladı; AİHM on yılda adil yargılanma hakkının ihlâli ile ilgili on bin hüküm vermiş, bu kararların dörtte biri Türkiye’yi mahkûm etmiş!

Kılıç “yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı hayati önem taşır.. Hakim görevi başında duygularından kendini arındırmak zorundadır” dedi.

Yönetenlerimizin dedikleri ile yaptıklarına baktığımda hep meraka düşerim:

Okudukları bu güzel konuşmaları kimler yazıyor acaba?

DİĞER YENİ YAZILAR