Hangi taraf kurtuldu?

Haberin Devamı


HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş için kimse kötü bir şey söylemiyor.

Ama bu durum, davet aldığı AKP’ye gitmesi hâlinde herkesin kazanacağı anlamına gelir mi?

Gelmez.

Bunu görmek için onun Başbakan tarafından AKP’ye hangi niyetle davet edildiğini anlamak gerekir.

Numan Kurtulmuş’un 12’den saplanan ok gibi sözleri var.

İktidar yöneticilerini “Harun gibi gelip Karun gibi olmak”la suçlamış “cipe binen türbanlı - durakta bekleyen türbanlı” tartışması açarak AKP’nin eş dost akraba kayıran eşitsiz bölüşüm politikasını yere vurmuştu.

Yandaş kalemler bile bu iki söylemin muhafazakâr toplum kesimlerinde iktidar partisini sarsacak güçte etkiler barındırdığını yazdılar.

Numan Kurtulmuş’un aldığı davette, sarsıcı gücünü etkisiz hâle getirme hesabı ağır basıyor olmalıdır.

Kurtulmuş’u yakından tanıyanlar onun doğru bildiği şeyleri makam mevki uğruna savunmaktan vazgeçecek adam olmadığına söylüyorlar.

AKP’ye “Gel de bizi düzelt” diye çağırılmayacağına göre, etkili bir muhalefet odağı sussun diye çağırılmış olması ihtimali az olmasa gerekir.

“Hayırlı ve uğurlu olsun” dilekleri için Kurtulmuş’un dışarıdan

eleştirdiği haksızlıklara ve yanlışlıklara içeride nasıl bakacağını bekleyip görmek lâzım.

Bizim iyi dileklerimizi sunmamız Kurtulmuş’un şöhretine lâyık adımları, mesela Kamu İhale Yasası’nın hayata dönmesini, en azından üç yıldır savsaklanan Deniz Feneri dolandırıcılık davasının açılmasını bekleyecektir.

Aksi hâlde bu transfer, susturucu takma operasyonu olarak algılanacaktır!

Bu aflar insanlık suçudur!

Türkiye’de siyasetçi kendini Tanrı yerine koyuyor. Allah’tan korkan hangi insan, son birkaç gün içinde tahliye edilen katliam hükümlülerini af yoluyla sokağa salma hakkını kendinde bulabilir? Bunlar devlet görevlilerini ve masum öğrencileri öldürmüşler. Çoğu seri katil durumunda. Milletvekillerinin bu kişilere özgürlüklerini vermesi ahlâki bir suçtur, insanlık suçudur. Bahçelievler katliamı hükümlülerinden sonra Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul ile CHP’nin Adana ve Kayseri İl Başkanları Ahmet Albay ve Mustafa Kulkuloğlu’nu öldürmekten hükümlü Muhsin Kehya da bırakıldı. Bu af, Meclis’ten daha önce çıkarılan affın yarsattığı eşitsizliği düzeltmek adına kanunlaştı. Yani bir yanlış başka bir yanlışla düzeltildi! Yerel bir TV’ye çıkan Muhsin Kehya, Başbakan’a “minnet borcu” bulunduğunu söyledikten sonra, işlediği suçların “günün şartlarının gerektirdiği mücadele icabı” olduğunu öne sürüp şöyle dedi: “Dolayısıyla herhangi bir pişmanlık falan da duymuyorum!” Düşünün bir seri katil, pişmanlığını bile yaşamadan halkın arasına salınmıştır. Bir hükümetin, bir parlamentonun, halkın can güvenliğini bu kadar hafife almaya hakkı olabilir mi?

DİĞER YENİ YAZILAR