Önemli ihbar!

Haberin Devamı

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yaşanan krizin sebebini “Yasaya uygun ama hukuka aykırı” diye niteledi.

Bakan, hukuka aykırı yasaların varlığını ihbar ediyor!

Gerçek bir demokraside böyle şey olmaz.

Çünkü hukuka aykırı yasayı, ancak iktidarını kötüye kullanan bir güç üretir.

Böyle bir ucube, ileri demokrasi bir yana demode demokrasilere bile yakıştırılamaz.

Hukuk yoksunluğu hele bir de millet iradesine kısıtlama getiriyorsa daha vahim sorunlar ortaya çıkarır.

Türkiye’de milletvekillerini milletin değil parti liderlerinin seçiyor olması, onların halkın gözündeki itibarını küçültüyor.

Oysa bir milletvekilinin bile hukuksuzluğa kurban gitmesi demokrasinin katlidir. İngiliz Avam Kamarası üyelerinin bu yüzden istifa etme hakları yoktur.

İstifa kişiye özel bir hak olduğu halde Türkiye’de bile bir milletvekilinin istifası Meclis tarafından kabul edilmedikçe geçerlilik kazanmıyor.

BDP destekli bağımsız Hatip Dicle’nin önce milletvekili ilân edilip sonra bu hakkının iptal edilmesi ve tutuklu BDP, CHP ve MHP milletvekillerinin serbest bırakılmayarak meclis çalışmalarına katılmaktan mahrum edilmeleri meclis bütünlüğünün zedelenmesidir; yargının millet iradesinin yerine geçmesidir!

Havada bir hınç kokusu hissediliyor.

Yüksek Seçim Kurulu, milletvekili sıfatını geri alma yetkisine sahip değilken Dicle’nin milletvekili mazbatasını iptal etti.

Silivri mahkemesi, tutuklulukları üçüncü yılını süren Balbay ve Haberal’ın tahliye taleplerini geri çevirdi. Sebep?..

Deliller toplanmamış!

Bunca zaman yeterli delil bulunamamışsa bu durum, adil bir mahkeme için şüpheliyi tahliye etme sebebidir. Bizde ise tutukluluğu sürdürme sebebi oluyor.

Hapishane koğuşu yetmiyor, şüpheli hücreye atılıyor.

Dün Başbakan hukukçu kurmaylarıyla toplanarak krize çare aramış.

Özel yetkili mahkemelerin “Kaldırın bizi; bizden adalet çıkmaz” diye yeri göğü tutan çığlıklarını duymuşlardır umarız!

Güven zedelendi

Yüzde 10 seçim barajı bir kez daha ispatlandı ki bütün kötülüklerin anası!

Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker de dün “Bölge barışı için yüzde 10 barajının kalkması, ana dilde eğitimden daha önemlidir” diyordu.

Hatip Dicle krizinin başlıca sebebini seçim barajı oluşturuyor.

Bu haksız ve benzersiz baraj engeli olmasaydı Dicle’nin milletvekilliği iptal edildiğinde onun aldığı oylar çöpe, meclis üyeliği de rakip durumundaki AKP’ye gitmeyecekti.

Dicle’nin yerine BDP listesinde kendisini izleyen aday milletvekili olacaktı.

LDP Genel Başkanı Toker, milyonlarca Güneydoğulu vatandaşın yüzde 10 barajını “seçme ve seçilme haklarının gaspı” olarak algıladıklarını söylüyor.

Bağımsız adaylarla 36 milletvekili çıkarabilen bu taban gücü, engelle karşılaşmasaydı Meclis’e mutlaka daha fazla sayıda temsilci gönderecekti.

Kabahatin kimde olduğu o kadar önemli değildir.

Burada önemli olan sistemin BDP tabanına dürüst ve tarafsız davranmadığıdır.

Bir yandan onlara “Anahtar demokrasi, çözüm yeri Meclis zeminidir” deniyor, öbür yandan da engelli koşuya sokuluyorlar.

Bağımsız adaylık aracı ile barajı aşmayı başaranlar bu kez başka yöntemlerle eleniyor ve devre dışı bırakılıyor.

Kürt sorununun çözümü için oluşturulacak uzlaşma zeminini çürütecek en ciddi tehlike karşılıklı güven duygusunun zedelenmesidir.

Dicle olayı talihsizlik oldu!

DİĞER YENİ YAZILAR