Bu jest ekranın yolunu açar mı?

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu Bayrampaşa mitinginden sonra yolu üstündeki AKP İlçe Başkanlığı’na girdi, herkesin elini sıktı.

Siyasetin tam da komplolar ve kötü sözlerle kirlenip gerildiği bir dönemde bu jest ilâç gibi gelmiş olmalıdır.

Bravo Kılıçdaroğlu’na...

İhtiyacımız olan ilişki modeli budur işte. Bence propaganda döneminin en etkileyici aktivitesi budur.

Bu iyiliğin tüm partilere yayıldığını görürüz inşallah. Hep kötülükler bulaşıcı olacak değil ya!

Lidere bağlı şansını CHP iyi kullanıyor. Kılıçdaroğlu’nun yumuşak üslubu, öfkeyi hitabet sanatı sayan Başbakan’ın yarattığı gergin atmosferden bunalanları etkiliyor.

Başbakan’ın belirlediği gündem içinde bağırıp çağıran sadece kötüleyen bir CHP vardı eksiden. Kılıçdaroğlu’nun CHP’si yoksullara, emeklilere, emekçilere, gençlere, çiftçi ve esnafa, özetle tüm oy depolarına heyecan veren projelerle yaklaşıyor.

Bu olumlu değişim meydanlara yansıyor, sloganlar ve pankartlar bile güldürerek düşündüren eleştiriler taşıyor.

Kılıçdaroğlu dün en beğendiği sloganın “Şifreci Tayyip“ olduğunu söylerken meydanda “YGS yaz 2222’ye gönder, şifreler cebine gelsin” ve “Telefonumu dinleme, sevgilimle konuşuyorum Recep” yazılı pankartlar okunuyordu.

Demokrasimizin en büyük eksiği, kurallara bağlı tartışma geleneğini diriltememektir.

Bütün “ileri demokrasi toplumları” seçim yarışının en güçlü iki rakibini oy vermeden önce TV’de gerçekleştirilen geleneksel tartışma programları ile evlerinde misafir ediyorlar.

Liderlerin farkını görüyorlar.

Küslük yaratmak...

Bu güzel geleneği dokuz yıl önce Tayyip Erdoğan bitirdi.

Hitabet yeteneğine ve tecrübe üstünlüğüne rağmen seçimlerin bu en büyük eksikliğini giderecek oluru vermiyor.

Kılıçdaroğlu “Her fırsatta Sayın Başbakan’ı ekrana davet ediyorsunuz. Bir cevap geldi mi?” diye soran Fatih Çekirge’ye şu karşılığı vermiş:

“Baktık olmuyor, yazılı davet edeceğim!”

Çağdaş bir demokraside TV tartışmasından kaçmak, tek parti iktidarları için bile seçim kaybetme sebebidir.

Türkiye’de seçmen kaçanlara neden aynı caydırıcı müeyyideyi işletemiyor?

Çünkü bu tartışmanın vazgeçilmezliğini takdir eden ve kaçanlara ceza verecek kalitedeki seçmenlerin oranı terbiye edecek sayıda değil.

Ortalama seçmen kendi partisini izliyor, rakipleri merak etmiyor.

TV tartışmasından kaçan lider rakibi ile yüz yüze bakmaya imkân bırakmayacak gerginliği de üretmişse mesele bitiyor. Böylelikle Deniz Feneri’nden Kürt açılımına sınav rezaletlerinden işsizliğe ve sivil dikta baskılarına kadar cevabını veremeyeceği sorulara muhatap olmaktan kurtuluyor.

Kılıçdaroğlu’nun AKP merkezine giderek yaratmaya çalıştığı bahar havasını, tekrar gök gürültülü sağanağa çevirmek için Başbakan’ın neler yapıp neler söyleyeceğini göreceğiz.

Keşke yanılsak...

DİĞER YENİ YAZILAR