Tatil yaramış!

Haberin Devamı

Savaş narası tonunda barış çağrısı ve vatan aşkı, memleket sevdası söylemleri bize ait bir orijinallik...
Başbakan Erdoğan dün tatilden döndü ve partisinin il başkanları önünde uzun bir söylev vererek yokluğunda siyasetin hayli yumuşayan havasını tekrar istediği kıvama getirdi!

Referandumdaki bloklaşmaları doğal saymak gerektiğini belirten Başbakan “Evet” diyen yüzde 58 gibi “Hayır” diyen yüzde 42’nin de “Türkiye aşkı ve sevdası” ile hareket ettiğini söyledi.

“Evet” diyenlerin değişim iradesini ve reform beklentisini doğru okumak, fakat “Hayır” diyenlerin korku ve kaygılarını da anlamak gerektiğini belirtti.
Sevindirici bir değişim...

Tatile çıkmadan önce Erdoğan “Hayır” diyenleri statükocu ve darbeci olmakla suçluyordu. Tatil yaramış!..
Başbakan’ın anayasa değişikliği için öngördüğü uzlaşma odaklı müzakere modeli de bir yenilik olarak ortaya çıktı.
TBMM Başkanı’nın koordinasyonunda partiler ve sivil toplum örgütleri ile bir uzlaşma arayışı öneriyor.
İnsan ister istemez düşünüyor:

Yüksek yargıyı iktidar kontrolü altına sokan referandum niçin aynı demokratik anlayıştan nasibini alamadı?
Başbakan Erdoğan bunun cevabını vermemiştir ama gelecek için umutlanmak isteyenlere yardım etmekten de geri durmamıştır:

“Diyalog ve uzlaşma her zamanki gibi azami çaba sarf edeceğimiz iki ilkemiz olacak!”

Erdoğan, basketbol şampiyonası finalinde Cumhurbaşkanı ile birlikte hedef oldukları protesto gösterisini, referandumda yenilenlerin tahammülsüzlüğü olarak değerlendirdi.
Oysa asıl tahammülsüzlük bu gösteriyi abartmak, haysiyet meselesi haline getirmek ve devlet güçlerini suçlu arayıp sopa ile infaz etme çabasına sevk etmek değil midir?
Batı’da devlet adamları çürük yumurta ile ketçap ile protesto ediliyor, kimseye bir şey olmuyor.
O yüzden bizdeki “yuh” sesine duyarlı rejime demokrasi diyemeyiz!

Kaygı taşıyan vatandaşlara güven duygusu kazandırmayı yine de sorumlulukları saydığını söylemesi Başbakan’ın seyir defteri için olumlu bir değişimdir.

Dün Tophane konusunda konuşması için yaptığımız çağrıya kızmış, belli. “İşte Bakanım gitti, gerekli açıklamalar yapılmıştır” dedi. Sonra da şunu ekledi:

“Sekiz yıl boyunca kimsenin hayat tarzına müdahale etmedik. Bundan sonra da 73 milyon vatandaşımızın yaşam tarzı bizim teminatımız altındadır!”

İstediğimiz buydu, aldık..
Türkiye çağdaş bir demokrasi değil.
Böyle güvenceler rejimin 1 numarası tarafından verilmediği zaman anlam taşımıyor!

*****

Olacak iş değil!

Emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu yaşından başından beklenmeyecek bir kötülük yaptı ülkeye ve silah arkadaşlarına.

Barış Harekâtı öncesinde Kıbrıs’ta halkın direnişini artırmak için “düşman yapmış gibi” cami yaktıklarını söylemesi bir skandaldır.

Kıbrıs’ta sivil direnişe önderlik eden Türk Mukavemet Teşkilâtı’nı kuran subay olması iddiasının önemini artırıyor. Bu sorumsuzluğun olumsuz etkileri pek çok alanda kendini gösterecektir.

Öncelikle kendi halkına tuzak kuran bir sabıka ile lekelenmek kaderimiz olmamalıydı.

İkincisi bu tecrübe, halkı kışkırtmak için cami bombalama planı yapmakla suçlanan Silivri’deki Balyoz iddianamesi şüphelilerine büyük bir kötülüktür.

“Hiç kimse, Türk askerinin ne amaçla olursa olsun cami bombalayarak halkına psikolojik tuzak kurmaya kalkacağını aklından geçiremez” tezi Yirmibeşoğlu yüzünden zayıflayacaktır.

Eski Cumhurbaşkanı Denktaş olayı yalanlamıştır ama bu lekeyi temizlemek kolay olmayacaktır!

DİĞER YENİ YAZILAR