Geleceğin çağrısı

Haberin Devamı

Tarihimizde iki tane 12 Eylül olacak. İkincisini milletçe bugün yazacağız.

Birincisi demokrasinin askeri müdahaleye uğradığı bir tarihi simgeliyor.

Dileriz bugün, demokrasiye sahip çıktığımız onurlu bir duruşu milletçe gösterdiğimiz tarih olur.

Bunun şartı, halkın geleneksel duyarlılığına yine sahip çıkarak oyunu kullanmasıdır.

Propaganda döneminin sözel içeriği çok kaliteli değildi ama toplumu kapsama alanı alışılmışın çok üstünde gerçekleşti.

Halkın büyük kesimi, referanduma sunulan düzenlemelerin önemini kavramış olmasa da, destekledikleri partilerin çağrısı doğrultusunda hareket ederek oylarını vereceklerdir.

Bugün 50 milyona yakın seçmen oy kullanacak. Yarım yüzyılda yaşanan beş tecrübeye baktığımız zaman halkın referandumları seçimlerden daha fazla önemsediğini görüyoruz.

Gelenek bugün de bozulmamalıdır.

BDP’nin yaptığı boykot çağrısı, terör örgütünün tehdidi ile desteklendiği için bu demokrasi olayının üstüne çirkin bir gölge düşürmektedir.

İnsanların oy kullanma hakkına saygısızlık eden bu parti yarın toplumdan ve meclisten demokrasi adına hangi yüzle hak talebinde bulunacak?

İktidar, devletin tüm olanaklarını harekete geçirerek BDP’nin PKK desteğiyle oluşturduğu tehdit ve şantaja karşı halkı korumalı, herkesin oyunu güven içinde kullanma hakkını garanti etmelidir.

Demokrasinin sağlıklı işlemesi, hangi taraf kazanacak sorusunun cevabından daha önemlidir.

Çünkü demokrasi varsa, yapılan bir yanlışı ilerde düzeltme imkânı da vardır.

O nedenle referandumun yüksek katılımla gerçekleşmesine herkes katkıda bulunmalıdır.

Bugün bu tarihi sorumluluğu yerine getirmenin bir tek yolu var: Sandığa gitmek.

Sevgili okurlarımız... Geleceğin çağrısını duyun ve mutlaka görevinizi yapın!

Başkanlık Sistemi

Başbakan son mülâkatında, referandum sonrası dönemin gündemini ilân etti.

Anlaşılıyor ki “Başkanlık Sistemi” genel seçime giden yolun yolluğu olacak.

Ardından, 2011 genel seçiminden çıkacak meclis tablosuna göre ya yeni bir anayasa değişikliği paketine dönüşecek ya da tekrar rafa kaldırılacak.

Umarız böylesine temel bir değişiklik, bugün oylayacağımız paketi oluştururken işlediğimiz günah tekrarlanarak hazırlanmaz.

Toplumsal mutabakata dayanmayan anayasa operasyonlarının iyilik getirmediğini, başkalarının tecrübelerine bakarak öğrenmek dururken niye kendi hayatımızda deneyelim? Niye bedel ödeyelim?

Başkanlık sistemi önerenler, yürürlükteki rejimin nesini beğenmiyorlar, önerdikleri sistemle daha ileri ne yapmak istiyorlardı da şimdiye kadar yapamadılar; bunların cevabını halka açıkça vermek zorundadırlar.

Başkanlıkla yönetilen ülkelerin ABD dışında neredeyse tümü diktatörlüktür.

Bizdeki gibi liderlere kul olmuş parlamenterlerin oluşturduğu meclis, demokrat zihniyetli bir Başkan’ı bile zıvanadan çıkarır!

Bakın; Başkan Obama’nın Türkiye’ye göndermek istediği büyükelçiyi Kongre yetersiz bularak reddetti.

Amerika’da parlamenter kendi partisine karşı bile bağımsızdır.

Onların kıblesi seçmendir, lider değil.

Türkiye’de önce bu değişim gerçekleşsin.

Büyük ihtimalle o zaman bizdeki sistem başbaşka olacak, kimse “sistemi değiştirelim” demeyecektir!

DİĞER YENİ YAZILAR