Dengir yenildi ama Deniz Feneri kazandı

Haberin Devamı

Televizyonda nefes nefese izlediğimiz dünkü şey büyük bir siyasi düello muydu yoksa horoz dövüşü müydü?

Tartışmanın tarafları iktidar ve ana muhalefet partilerinin üst düzey temsilcileri idi.

Ama buna rağmen büyük düello adını hak edebilmesi için taraflardan birinin görevlerinden istifa etmeye kendini mecbur hissedecek duruma düşmesi gerekirdi.

Bu olmadı.

AKP’li Fırat bir ara, hisselerini devrettiği şirketin gümrüklerde sıkı kontrol gerektiren “kırmızı hat” uygulamasından çıkarılması talebini içeren başvuruda adının neden geçtiğini soran muhatabı karşısında sendeler gibi oldu.

Ama CHP’li Kılıçdaroğlu nedense üstüne gitmedi ve avantajını kullanamadı.

Dengir Mir Mehmet Fırat engelli çıktı ringe.

Suçlanan taraf olduğu için doğal olarak savunmada idi. Son yolsuzluk skandallarından dolayı güven kaybetmiş bir iktidarın temsilcisi olmak ona fazladan bir kambur yüklüyordu.

Belki biraz da bu yüzden Kılıçdaroğlu’nun suçlamalarına karşı yaptığı savunmalar inandırıcı olamadı.

Memurlara baskı

Birinci bölümde “Müfteri kim?” sorusuna cevap arandı.

İşini yapan bir kamu görevlisi hakkında Fırat’ın yaptığı ihbarın gerçek çıkmadığına dair kanıt AKP’li Fırat’a ilk raundu kaybettirdi bence.

İkinci raund, Dengir Fırat’ın ortağı olduğu şirketin hayali ihracat yaparak haksız devlet teşviki aldığı iddiasına dayandı. Bu bölüm kafaları karıştırmakla beraber şu gerçek yine de yeteri kadar net görüldü:

Bazı soruşturmalar Fırat’ın ortak olduğu şirketin aklanması ile sonuçlanmış olsa da en azından Kılıçdaroğlu’nun iddiasına konu olan hayali ihracat, Danıştay kararı ile kanıtlanmıştır.

Üçüncü raund, tartışmaya konu şirketin narenciyesini dışarı götüren TIR’da ele geçirilen eroin üstünde geçti. Bununla ilgili Dengir Fırat’a yöneltilmiş doğrudan bir suçlama yoktur ve olamaz.

Ama şirket bu yüzden ağır şüpheli muamelesi görenlerin listesinde ve gümrüklerde TIR’ları “kırmızı hat”a alınıp didik didik araştırılıyor.

CHP’li Kılıçdaroğlu, şirketin bu muameleye son verilmesini talep eden yazısında “artık şirketin ortağı değilim” diyen Dengir Fırat’ın adının niçin geçtiğini sordu.

Tazeleri dururken...

Tartışmanın en dramatik anı bu talep yazısının ekrana tutulduğu andı. Dengir Fırat buz gibi oldu ve teessüf ettiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu muhatabını kılıcı ile deşebilirdi o anda, nedense yapmadı. Yapamadı...

Ve maç nakavt olmadan ama CHP’li Kılıçdaroğlu’nun sayı hesabına dayalı galibiyeti ile sonuçlandı.

Türkiye’nin siyasi gündemi bugün boğazına kadar yolsuzluk pisliğine batmış olmasa, birkaç yıl önceki rezillikleri kurcalayıp siyasetin damarlarındaki kanı hızlandıralım diye düşünebiliriz.

Hatta “bu maç mutlaka bir tarafın nakavt olması ile sonuçlanmalı. Dolayısıyla rövanşı olmalı” da diyebilirdik.

Ama öyle bir durum yok.

Deniz Feneri’nde yapılan iman yolsuzluğunun hesabını sormak ve o rezaletin ürediği kirli ilişkiler yumağını çözmek, her türlü kaygının önünde olmalıdır.

Siyaset, medya ve genelde tüm kamuoyu dikkatleri başka tarafa çekmeye aday her hamleye şüpheyle bakmalıdır.

Herkes heyecana ve tahrike kapılmadan önce oyuna getirilmediğinden emin olmalıdır.

Dengir Mir Mehmet Fırat dün bence yenildi ama... Kendi açılarından galip sayılır bu yolda mağlup!



DİĞER YENİ YAZILAR