Yanlış seçim!

Haberin Devamı

Seçim zaferi ile sağladıkları fırsatı, iktidarlarını ve partiyi güçlendirmek için değerlendirmek isteyen AKP milletvekilleri...

Bunlardan çok var.

“İnceldiği yerden kopsun” inadına saplanmış olanlar... Onlar da partide ve medyada az değil.

Sağduyu cephesine geçip Gül’e hitaben yaptıkları feragat çağrıları hoşa gitmediği için zılgıtı yiyip ertesi gün dümen kıran İslâmcı yazarlar da var.

Bunların hepsi olacak. Ama sonucu Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan’ın liderlik meziyetleri veya yetersizlikleri belirleyecek.

Yurt içinden, yurt dışından yapılan feragat çağrıları hakkındaki düşüncesini soran AKP’li bazı milletvekillerine Gül’ün şu cevabı verdiği anlatılıyor her yerde: “Artık bu mesele beni aştı. Dönüşü yok!”

İstikrarsızlık ve krizin maliyetini, sorumluluk duygusuna sahip hiç bir devlet adamı göze alamaz. Bu zihniyet “Türkiye bir yana, ben bir yana” bencilliğidir. Bu kibir tehlike ve yıkım üretir.

Militan tavrı değil mi?

Cumhurbaşkanı adaylığının niçin dönüşü olamazmış?

Kendi ikbalinden daha değerli şeylerin varlığını kabul edebilen her aydın vatansever için feragatin erdem sayılacağı durumlar ortaya çıkabilir.

Nitekim CHP lideri Baykal dün “militan” kimliği nedeniyle Abdullah Gül’e karşı olduklarını açıkladı.

Baykal, cumhuriyeti sahiplenip savunacak birini Çankaya’ya çıkarmanın AKP’nin hedefi olması gerektiğini söylerken yerinde bir uyarı yapıyor. Sebebini herkes biliyor:

Baykal’ın dediği gibi ideolojisi cumhuriyet çizgisi ile problemli olan Gül, bu kavgasını uluslararası mahkemelere götürmüş, devletin AİHM’deki savunma haklarını daraltan yetkiler kullanmış bir siyasetçidir.

Devletin temel organlarını belirleme yetkisini üstüne alması elbette tedirginlikler ve gerginlikler yaratacaktır.

Bu tedirginliği Başbakan Erdoğan da hissediyor olmalı ki Nisan’daki hatasını tekrarlamamaya çalışıyor, Gül’e angaje olmadan süreci son ana kadar değerlendirmek istiyor.

Cumhurbaşkanı seçimini askerle hesaplaşmak adına fırsat sayan İslâmcı ve eski solcu koalisyon, ordu içinde farklı eğilimler bulunduğu iddiasına bile oynadı.

İstenen şey, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın söylemlerine rağmen ordu içinde eski Genelkurmay Başkanı Özkök gibi düşünenlerin de var olduğuna kamuoyunu inandırmaktı.

Hilmi Özkök oyunu açtı

Dünkü Hürriyet’te Fatih Çekirge bu karambolu ortadan kaldırdı.

Özkök, Büyükanıt için “Kafalarımız aynıdır” diyordu.

Görevdeyken AKP hükümeti ile uyum içinde çalıştığı için bazı çevrelerce eleştirildiği dahi görülen emekli komutanın “Eşi türbanlı birinin cumhurbaşkanı olmasında bir sakınca var mı?” sorusuna cevabı, Silâhlı Kuvvetler’de bölünme hayali kuranlara tokattır:

“Bizim kimsenin başörtüsüyle sorunumuz olamaz ama onun siyasallaştırılmış halinin devletle bu şekilde ilişkilendirilmesi hatalı olur. Uygun olmaz, doğru olmaz.”

Çankaya’da siyasallaştırılmış bir dini simgenin varlığını Hilmi Özkök de doğru bulmuyor görüldüğü gibi.

Şimdi “Hilmi Özkök, cumhurbaşkanı adayı olma ümidini kaybedince demokrat maskesini çıkardı” diyenler olabilir. Ama bu yanlışa saplananların kendilerini kandırmasıdır.

Dün akşam MYK Gül’ü AKP’nin tek adayı olarak belirledi. Seçimde alternatif görmedikleri için AKP’ye destek veren insanlar, güven duygularının kötüye kullanıldığını düşüneceklerdir.

Bu tercih, Atatürk’ün emanetine bağlı yığınları incitecektir, AKP’nin iyi giden şansını değiştirecektir.

Gül yanlış seçimdir. Başbakan uzlaşma sözünü tutmalıdır.

DİĞER YENİ YAZILAR