İfade özgürlüğüne karşı!

CHP Milletvekili Fikri Sağlar, Parti Meclisi’nde yapılan oylamayla “tedbirli olarak kesin ihraç” talebiyle disiplin kuruluna sevk edildi.

Karar 38 oya karşı 19 oyla alınmış.

Yani Parti Meclisi’nin 38 üyesi “düşünce ve ifade özgürlüğüne”, üstelik bir milletvekilinin ifade özgürlüğüne “karşı” oy kullanmış.

Disiplin Kurulu’na sevkin nedeni Sağlar’ın Akşam gazetesine yaptığı bir konuşmada “Kılıçdaroğlu referandum kampanyasında ‘tek adama karşıyız’ propagandası yaptı ama kendisi tek adam oldu” sözlerini sarf etmiş olması.

Fikri Sağlar toplantıda kendini savunarak “Sözlerim çarpıtıldı, tek adam demedim” açıklaması yapmasına rağmen sonuç değişmemiş.

Velev ki dese…

Diyelim ki Milletvekili Sağlar bir gazeteye yukardaki sözleri söylemiş olsun, “olağanüstü kongre yapılmalı” demiş olsun. Bunlar ihraç için yeterli mi?

Siyasi partilerin hepsinde genel başkanlar Türkiye’nin bugünkü seçim sistemine göre; “seçilecek milletvekilleri ve partiyle ilgili her karar” için tek adam konumunda değiller mi?

Tarafsız bir siyaset bilimci veya anayasa hukukçusuna sorsanız bu gerçeği söyleyecektir.

Haberin Devamı

Peki, o zaman acaba neden Türkiye’de hala liderler “En kısa zamanda bu sistemi değiştiriyoruz. ‘Bundan sonraki ilk seçimde parti içi demokrasiyi ve demokratik, denetleyebilen bir parlamentoyu’ oluşturacağız” demiyorlar?

Demokrasi davası

Aşağıdaki sözlerin hepsi Kemal Kılıçdaroğlu’na ait:

- Demokrasiyi inançla savunan bir gelenekten geliyoruz.

- Biz bu demokrasi davasına inanıyoruz.

- Biz çocuklarımızı demokrasinin yaşadığı bir Türkiye’de yetiştirmek istiyoruz.

- Bir demokrasi ortak paydası oluşturduğumuza inanıyorum.

Demokrasi sözcüğünü dilinden düşürmediği çok cümlesi var, hepsini buraya alamıyorum ama…

“Bizim partimizde bütün arkadaşlarım rahatlıkla Genel Başkan dahil herkesi eleştirirler” sözünü yine hatırlatalım.

Bu eleştiriyi kulaktan kulağa yapmalarını mı kast ediyor?

Yoksa siyasi partilerdeki milletvekillerine sadece Parti Meclisi’nde konuşmaya mı izin var?

Söz ettikleri demokrasi bu mu?

Milli iradenin seçimi!

Milletvekilleri “Parti Meclisi’nde gösterilen tepkilere, yapılan eleştirilere hiç kulak asılmadığını” söylüyorlar, bu durumda çözüm ne olacak?

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu “Disiplin Kurulu’nu ben seçmem kurultay seçer” dedi. Türkiye’de hiçbir partide genel başkanın istemediği bir isim kolay kolay bir kurula seçilemiyor.

O nedenle “ihraç istemiyle” disiplin kuruluna giden bir milletvekilinin ihraç edilmesi garanti gibidir.

MHP’de de Devlet Bahçeli, olağanüstü kongre isteyen ve kendisine muhalif genel başkan adayları Meral Akşener, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ’ı, kendisini eleştiren Yusuf Halaçoğlu’nu, İsmail Ok ve Nuri Okutan’ı ihraç ettirmişti.

Seçmenin “belli bir parti” için oy verdiği milletvekilini “eften püften nedenlerle” o partiden ihraç etmek milli iradeye karşı gelmek değil midir?

Türkiye’de siyasetin kesinlikle “demokratikleşmeye” ihtiyacı var, bunun yasa değişikliğiyle sağlanması gerekiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR