Gazete Vatan Logo

Şok iddia: Erdoğan ölsün istiyorlar!

NTV yayınında Mehmet Barlas'a konuk olan Enerji Bakanı Taner Yıldız, 17 Aralık operasyonu ve sonrasında yaşananları değerlendirdi.


Yıldız, açıklamalarının bir yerinde oldukça çarpıcı bir duyuma yer verdi.

"UZUN ADAMIN ÖLMESİNİ ÜÇ YILDAN BERİ BEKLİYORUZ! AMA HALA ÖLMEDİ"

Her ülkeyi gezdiklerini ve oradaki okulları ziyaret ettiklerini belirten Bakan Yıldız, “Her gittiğimiz ülkede bugün karşılaştığımız başka bir şey, o okullardaki insanlar değil. O arkadaşlarımızın önemli bir kısmının da hayret ettiği bir yapıyla karşı karşıyayız. ‘Ben bedduayı algılayamadım’ diyor. Ben de algılayamadım. Biz kardeşiz kardeşe beddua edilmez. Eğer dershaneler konu olsaydı bazı arkadaşların önemli kısmını tenzihen söylüyorum tırnak içinde ‘uzun adamın ölümünü 3 yıldan beri istiyoruz ama hâlâ ölmedi’ denmezdi. Bunu duyduğumda dondum kaldım. Bu itikaden de yanlış bir şeydir. Ben bu takdiri mi değiştirmeyi çalışıyorum. Bu İslami olarak da yanlış insani olarak yanlış. Bu arkadaşlar şu anda samimi olduğum, ‘bizim yaptığımız is bu değil’ diyorlar” şeklinde konuştu.

Mehmet Barlas: Yani Başbakan'ı ima ediyorlar.

Taner Yıldız: Evet. Sizin o "uzun adam" dediğiniz gecesini gündüzüne katıp çalışıyor.


Yıldız'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Biz sıradışı iş yapmadığımız kadar sıradan oluruz. Türkiye'nin problemleri sıradışı çözümlerle yapılabilir. Böyle yapılmasaydı 11 yılda GSYİH 3 katına çıkamazdı. Büyüyen Türkiye'nin küçülen enerji sektörü olmaz, enerji sektörü de büyüyecek.

ENERJİ SANTRALLERİNİN YARISINA SAHİP ÜLKELER...

Bizim kaynağımızın talepten hızlı büyümesi lazım. Halkın refah seviyesi arttıkça kullandığından daha katlı enerjiyi kullanıyor. Düşünün 3 tane ülke var ABD, Japonya ve Fransa nükleer enerji santrallerinin yarısına sahip. Üçü de dünyanın ilk beşinde. Nükleer enerji yapalım dedik, karşı çıkanlar oldu. Alacağımız doğalgaz azalacak. Biz yalnızca enerji ile alakalı değil, sanayileşmede lig atlayacağız. Biz nükleer enerjiyi tercih ettik.

"BİZ SIRADAN MUAMELE GÖREMEYİZ"

Sınırlarımız içinde bulacağımız petrol büyüme hızımızın altında. Ekonomik sınırlarımızı genişletme kararı aldık. Neden 200 kilometre ilerimizdeki petrol ile ilgilenmeyelim? petrol ve doğalgaz uluslararası ilişkilerden arındırılamayacak kadar büyük bir kalem.

Biz OECD ülkeleri arasında İran ile komşu olan tek ülkeyiz. Biz sıradan muamele göremeyiz. Bu yaptırımlar zamanında Avrupalı ülkelerin ticareti sıfırladığı söylendi. O ülke doğalgazın yüzde 2'sini tedarik ediyor. Biz ise yüzde 50'sini tedarik ediyoruz. Onla aynı muameleyi görmemiz doğru olmaz.

EN BÜYÜK İKİNCİ TEDRAKÇİMİZ İRAN

Bizi BM kararı bağlar, başka ülkelerin aldığı kararlar bağlamaz. BM Güvenlik Konseyi'nin kararları yaptırımlar kapsamında değil. En büyük ikinci tedarikçimiz İran. Makul rakamlarla doğalgaz almak istiyoruz. İran ile 120 ticaret kaleminden birisi altın. Altının değeri çok yüksek. Biz İran'dan 7.6 milyar dolar doğalgaz ve ham petrol alıyoruz. Bunların herbirisini mercimekle karşılayamazsınız.

Bütün sistemler 'barter'a (takas) döndüğü için bunlar aşılıyor. Türkiye bunun istisnası olmaz dedik. İran'a mal satılacaksa hemen yanıbaşındaki Türkiye'nin tabii hakkı vardır dedik. Irak, İran ve bu paraların 28 milyar dolara çıkan bloke parasının Türkiye'de tutulmasını hüküm altına aldık.

YENİ DUYDUĞUMUZ BİR KAVRAM DEĞİL YOLSUZLUK

Herhangi bir yolsuzluğun siyaset mühendisliğini makul hale getirmeyeceği çok açık. Hükümet olarak yeni duyduğumuz bir kavram değil yolsuzluk. Bütün mücadelemizin bunla olduğunu Başbakanımız aktardı.

17 Aralık'tan bu yana 50-60 gün geçti. Bugün gelinen noktaya ben sevinmiyorum. Özelleştirme İdaresi'nin 3-4 milyar dolarlık kalemi siyaseten sert bir kış ikliminden geçiyoruz diye 3 ay ertelediği bir Türkiye'deyiz. Biz toparlar mıyız, toparlarız.

...HALKBANKASI'NA AKTARIYORUZ

İran'dan doğalgaz almaya devam ediyoruz. İran'ın hakedişlerini Halkbankası'na aktarıyoruz. Bu illegal bir hesap gibi gösteriliyor. Burada hukuk dışı bir işlem yapmıyoruz. Şu anda ödemeyi altın yerine dolarla yapıyoruz. Aslında en uygun sistem barter sistemidir. Malla ihracat üretimiz tahrik eder.

En son Tahran ziyaretinde yine ticaretin 120 kaleminin artırılmasını istedik. İki taraflı birden artması doğru ticaretin. Türkiye'nin 50 bin varil civarında petrol üretiliyor. Ama bunun 7-8 katını tüketiyoruz. Iraklı kardeşlerimizin kendi içerisinde kuramadıkları sistemi biz kurduk.

Geldiğimiz noktada Bağdat ile Erbil'in kendi arasında anlaşması gerekiyor. Komite kurdular. Irak petrolleri çıktığı kadar normalleşecek. Bölgenin normalleşmesinin tek yolu bu gelirlerin artırılmasından geçiyor.

SURİYE

Suriye konusunda Rusya ve İran ile aynı şeyi düşünmüyoruz. Herkes her konuda anlaşamayabilir. Irak konusunda ülkenin çok iyi yönetilmediğini düşünüyoruz. Kuzey Irak petrol ticaretinde merkezi yönetimden alması gereken yüzde 17'lik yapı alamadığını söylüyor. Biz Irak'ın içişlerine karışamayız. 400 bin varil çıksa, yılda 10 milyar dolar ek gelir gelse kötü bir şey mi? Kaldı ki Irak'ın toplam üretiminin 5-6 milyon varile çıkması planlanıyor. Biz 52 milyar dolar net eneji ithalatçısıyız, onlar günde 30-40 kişinin öldüğü Bağdat'ta 100 milyar dolarlık artı değere sahipler.

KAPI DELİĞİNDEN BAKMAMIZ AYIPTI

Biz çocukken şöyle bir kültürle yetiştik; evde kapının anahtar deliğinden bakmanız ayıptır, bir duvarın yanından diğer yanını dinlemeniz ayıptır. Şimdi biz böyle bir değişimi yaşayalım derken, değerlerimizle yaşayalım istiyoruz.

YATAK ODANIZA KADAR...

Yatak odanıza kadar dinlendiğinizi hissettirirlerse nasıl bir psikolojiye sahip olursunuz. Ona hazır olanlar varsa buyursunlar, biz öyle bir şeye hazır değiliz. Öyle bir yapı kurulmuş ki iftira atmak serbest, bir hedef adına. O yapının içerisinde aynı sırada yetiştiğim arkadaşlarım var. Aramızda bir fark yok. Bunun haricinde bir yapı farklı bir şekilde yönlendiriliyor.

Biz her gittiğimiz ülkedeki okullara gittik. Orada karşılaştığımız bu yapı değildi. O tabandaki temiz insanların durumu bu hali makul hale getirmiyor. Sayın Başbakanımız söyledi. Gelişmesine o kadar fazla irade konulduk ki. Türkçe Olimpiyatları düzenlendi mesela, hepimiz katıldık.

Şimdi, 17 Aralık'tan sonra bu olayı hiçbir şey olmamışçasına izlersek bize saf olmanın ötesinde başka şeyler söylerler. O arkadaşalarımızın önemli bir kısmının da hayret ettiği bir yapı ile karşılaşıyoruz. Beni temsil eden yapı bu değil diyor. Mesela 'ben duayla yetişmiş bir insanım bedduayı algılayamadım' diyor, ben de algılayamadım. Ama ortada bir sıkıntı var. kardeşe beddya edilmez dua edilir.

TEK NEDEN DERSHANELER OLSAYDI...

Tek neden dershaneler olsaydı, bazı arkadaşlar 'uzun adamın ölümünü 3 yıldan beri istiyoruz ama hala ölmedi' denmezdi. Uzun adam dediğiniz gecesin gündüzüne katıp çalışıyor. Hatası yok mudur, hatası olmayan kul olmaz. Hatası ve eksikleri olabilir. Bu itikaden yanlış bir şeydir. Bu takdiri mi değiştirmeye çalışıyorlar. Ben de 'siz samimi olsaydınız bu dua kabul olurdu.' Bu insani ve islami olarak yanlış. Sayın Başbakan'ın da hataları vardır ama bu bugün geldiğimiz noktayı makul hale getiremez.

Yaptıklarımızla bunları aşacağız. Yapılanların bedeli de mutlaka olacaktır. Hukuk dışı bir dinlemeyle zaaflarınız ortaya konuyorusa bunun bir müeyyidesi olur. Burada bir mekanizma var. İktidar olarak bunu çözeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın."

Haberin Devamı