Gazete Vatan Logo

‘Mağdur değil galibiz’

12 Eylül 1980 darbesinde cezaevlerindeki bir grup tutuklu, ‘Biz mağdur değil, galibiz’ dedi

12 Eylül 1980 darbesiyle hukuk önünde yüzleşme tartışılırken, o dönem cezaevlerinde bulunan bir grup tutuklu, ‘Biz mağdur değil, galibiz’ dedi.

Açıklamada 12 Eylül’le ilgili yayınlarda tek tip elbise giymiş, hazırolda durmuş tutukluların görüntülerin yayınlanmasına da tepki gösterildi

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanması gündemdeyken, o dönem tutuklanarak hapishanelerde uzun süre kalan mahkumların bir bölümünden ortak bir açıklama geldi. 12 Eylül’de hapishanede yatan bir grup isim, ekranlardaki görüntülerden rahatsız olduklarını belirterek, “Biz 12 Eylül mağduru değil, galibiyiz” dediler. Öte yandan 12 Eylül’de cezaevinde kalırken tek tip elbiseye direnenlerin, yarı çıplak mahkeme salonuna götürüldüğü, bir fotoğrafla ortaya çıktı. Fanila-külotla hakim karşısına çıkan tutukluların, hücrelere de bu halde konuldukları öğrenildi. 12 Eylül döneminde çeşitli suçlamalarla hapis yatan, bir kısmı daha sonra başka ülkelere iltica eden isimler, “12 Eylül zindanlarında insanlık onuru işkenceyi yendi” başlığıyla açıklama yayınladılar.

“Son zamanlarda 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasıyla bağıntılı, zulmün, işkencenin boyutlarını sergileyen yazılar, beraberinde de rap rap yürüyen, hazırola geçmiş, tek tip giysiler içinde, asker tıraşlı tutsakların görüntüleri medyada yer alıyor. TV dizileri, programlar, belgeseller yapılıyor... Ancak unutulan, bilerek veya bilmeyerek görmezden gelinen önemli bir nokta var; Devrimci Tutsakların Direnişi!

‘Bir kuşağı yok ettiler’

‘Kişilikler ezilip ortadan kaldırılarak toplumu tek tipleştirmek istediler’. Darbecileri yargılamak için hazırlanan iddianamede böyle deniyor. Doğrudur. Dönemin Türk Ceza Kanunu’nun 146 /1 maddesine tekabül eden eylemleriyle uluslararası ve ulusal sermayenin 12 Eylül operasyonunu yürüten faşist generaller, 650 bin kişiyi gözaltına aldılar, 210 bin dava açtılar, 230 bin kişiyi yargıladılar, 517 kişiye idam cezası verdiler, 50 kez darağacı kurdular, 1 milyon 517 kişiyi fişlediler, on binlerce kişiyi işkenceden geçirdiler, yüzlercesini bu vahşi işkencelerde katlettiler... Suçları işkence ve cinayetle sınırlı değil. Türkiye’nin en gelişmiş, en duyarlı kesimlerini; okuyan, düşünen, ekonomiyle, politikayla, sanatla, bilimle ilgilenen, geleceği kuracak bir kuşağı yok ettiler. Türkiye tarihindeki bu kara deliğin yeni kuşaklar üzerindeki yıkıcı etkisi bugün çok net görülüyor, hissediliyor... Evet, 12 Eylül ülkenin geleceğini karartmayı başardı. Ama insanlık onurunu yok etmeyi başaramadı!

12 Eylül’ün zalimane, vahşi, adaletsiz, alçakça muamelelerinden doğrudan veya dolaylı biçimde etkilenenlerin bir kesimi -belki çoğunluğu- mağdur hissedebilir kendisini. Bu mağduriyetin sorumlularının, insanlık ve tarih önünde hesap vermesi gereken 12 Eylül faşist şebekesi ve şebekenin halefleri olduğu da hiçbir zaman unutulmamalı... Ancak o dönemi 12 Eylül’ün zindanlarında geçirmiş, insanlık onurunu nice bedeller pahasına korumuş devrimci tutsaklar olarak bizler, tüm devrimci tutsaklar adına bu mücadelenin galibiyiz, asla mağdur hissetmiyoruz kendimizi.

Direniş destanı yazıldı

6 yıl boyunca 12 Eylül tutsaklarına sistematik işkence uygulandı; askeri eğitim, asker karşısında hazırola geçme, ‘komutanım’ deme, yemek duası, tek tip elbise giymeye zorlama gibi akla gelebilecek her türlü yaptırım dayatıldı. Ancak yüzlerce devrimci bu yaptırımların hiçbirine uymadı, teslim olmadı! 12 Eylül 1980’den Mart 1986’ya kadar, 6 yıl boyunca gün gün, saat saat, dakika dakika canlı tutulan direniş ruhuyla, Türkiye çapında sürdürülen kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme operasyonu püskürtüldü, yenilgiye uğratıldı...

Şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak ve duyurmak isteriz ki; 12 Eylül zindanlarında ve sokaklarında bir direniş destanı yazılmıştır. Bilmeyenler bilsin, tarihe tekrar not düşülsün...”

‘Kavganın galibiyiz’ dediler

12 Eylül döneminde mağdur olmadık, direndik diyen imzacılar şöyle: Adil Karabulak, Ahmet Erdiner, Ahmet Yazıharman, Ali İbrahim Önsoy, Ali Kazaklı, Ali Kemal İpek, Alişan Şahin, Asuman Bakoğlu, Ayhan Güven, Ayhan Güven Koçulu, Atilla Akgönül, Battal Uygun, Bayram Kazaklı, Celal Şelte, Cemil Orkunoğlu, Cihan Asan, Cumali Varer, Davut Dede, Emirhan Oğuz, Ender Fıçıcı, Erdal Ünal, Faruk Eren, Fevzi Göktan, Fevzi Işık, Feyzullah Kök, Füsun Biber, Gürsel Şamiloğlu, Hasan Balcı, Işık Ergüden, İsmet Garan, Kani Kaçmaz, Kemal Korkmaz, Memik Horuz, Muammer Yeşilkayalı, Murat Gürkaya, Muzaffer Başer, Muzaffer Karakoç, Necdet Ayma, Nilüfer Küçüktay, Özcan Uslu, Özgen Kalkan, Özlem Eren Türkmen, Sadık Varer, Saliha Nazlı Kaya, Sami Kızıltan, Sedat Özgürdamar, Sevda Yıldız, Seza Mis Horuz, Süheyla Kaya, Süleyman Biber, Süleyman Sezer, Süleyman Şahin, Tarık Yücel, Tunçer Sarptunalı, Turan Ulu, Turgay Nazari, Turhan Gümüş, Tüten Ateş, Ümide Aysu, Ümit Efe, Veli Metin Ulu, Yavuz Akkaş, Yusuf Ziya Şulekoğlu, Zekeriya Çelik.

Haberin Devamı