Efsane doğru çıktı Türkiye’nin petrolünü betonla kapatmışlar

Haberin Devamı

Kulaktan kulağa hep söylenir dururdu da inanmazdık: “Türkiye’de petrol kuyusu açtılar. Petrol çıktı, gözlerimizle gördük ama Türkiye zengin olmasın diye üzerine beton döküp gittiler.” Meğer doğruymuş. Hakikaten petrol çıkan kuyular beton dökülüp kapatılmış.

Türkiye’nin doğu sınırında neredeyse 0 noktasında bile petrol çıkıyor. Irak, Suriye petrol zengini. Azerbaycan keza öyle. Hem petrolü var, hem gazı. Romanya’da bile petrol var. Son olarak Güney Kıbrıs Akdeniz’de inanılmaz zengin gaz yatakları buldu.

Peki Türkiye’nin neredeyse 4 tarafı petrol ve gazla çevriliyken Türkiye’de petrol ve gaz bulunamaması tuhaf değil mi?

Önce TPAO, ardından uluslararası şirketler sismik raporlar doğrultusunda Türkiye’nin pek çok yerinde kuyular açtı.

Karadeniz’de de petrol arandı. İlk etapda bazen çok sevindirici ön haberler de geldi. Ancak, hatırı sayılır bir rezerv petrole ne yazık ki şu ana kadar rastlanmadı. Yine de Türk insanı, Türkiye’de petrol olduğuna inanıyor. Hatta bu petrolün maksatlı olarak çıkarılmadığını düşünüyor. Bir de kulaktan kulağa yayılan şöyle bir efsane var. Kuyu açtılar. Petrol de çıktı ama nedense petrol çıkan kuyuyu üzerini beton döküp kapattılar...

Bakın Kastamonu’da hâlâ konuşulan ve inanılan hikaye şu:

1958 yılında Amerikalılar Küre dağlarında 11 kuyu açtı. Kuyulardan petrol de çıktı. Halk kuyulardan petrol çıktığını bizzat gördü. Hatta köylülere, “Hadi zengin oldunuz petrol denizinin üzerinde oturuyormuşsunuz” da dendi. Ama nedense sonra bir anda kuyuların üzerini betonla kapatıp mühürleyip gittiler...

Meclis’te bu konuyla ilgili soru önergesi bile verildi.

Peki bunu niye yapsınlar.

Bir kuyu açmanın en az 40-50 milyon dolardan başlayan, 200-300 milyon dolarlara kadar çıkan maliyeti varken petrol çıkan bir kuyunun kapatılması akla yatkın mı?

Gerçek şu ki; açılan kuyular evet ekonomik değilse betonla kapatılıyor. Ancak bu kapatma işlemi Petrol Kanunu gereği yapılıyor. Çünkü arama yapan şirket, ister özel ister kamu şirketi olsun, açtığı kuyuda eğer üretim yapacak seviyede petrol bulamadıysa, aynen aldığı gibi bırakmak, kuyuyu kapatmak ve o bölgeden öyle ayrılmak zorunda.

Petrol aramanın ve kuyu açmanın bir parçası da açılan kuyuyu kapatma süreci. İstatistikler gösteriyor ki petrol zengini kabul edilen bölgelerde bile, (Örneğin Kuzey Irak’ta) açılan her 10 kuyudan sadece 2’si ekonomik anlamda üretime değer bir rezerve sahip oluyor. Diğer 8 kuyu açıldığı gibi kapatılıyor.

Kapatmanın Petrol Kanunu çerçevesinde belli kuralları var ve bu kapatma işlemi 1 milyon doların üzerinde bir maliyet de çıkarıyor. İsterseniz denizde kuyu açın, onu da kapatmak zorundasınız.

Evet, efsane doğru. Türkiye’de bugüne kadar petrol çıkan pek çok kuyu üzeri betonla kaplanarak terkedildi. Sebebi içinde üretime geçilmeye değer büyüklükte petrol olmaması... Ancak açılan kuyudan petrol çıktığını görenler duyanlar da efsaneyi kulaktan kulağa yaydı. Hele hele kuyular betonla kaplanınca efsanenin boyutları da büyüdü.

Peki Türkiye’de petrol neden çıkmıyor?

Aslında Türkiye’nin de petrolü var. Ancak Türkiye’nin yerüstü gibi maalesef yeraltı da çok girintili çıkıntılı bir yapıya sahip. Türkiye deprem kuşağında olduğu için sürekli yer altında kırılmalar oluyor ve küçük küçük çukurlar oluşuyor. Petrol, o küçük çukurların içinde birikmiş vaziyette. Yani geniş alana yayılmış bir yatak bulmak zor. Öyle olunca, açtığınız kuyuya harcadığınız para ile kuyudan çıkan petrolün getirisi bir ekonomik denklemde buluşmuyor.

Yetkililer şu örneği veriyor:

“Düşünün Ortadoğu’da petrol sanki büyük bir damacana misali geniş bir alanda bulunuyor. Bir pipet soksanız bile tüm damacanadaki suyu çekebiliyorsunuz. Ancak Türkiye’de öyle büyük damacana alanlar yok. Çay bardağı genişliğinde alanlar var ve bunların her birine de pipet sokmak (Yani kuyu açmak) ekonomik olmuyor. Ne zaman ki dünyada petrolün varili 1000 doları bulur, Türkiye’de o zaman o küçük küçük çukurlardaki petrolü çıkarmak da ekonomik hale gelebilir...”

Sismiğin ‘Pir’i geliyor

Akdeniz’de uluslararası sularda Güney Kıbrıs yönetimi gaz ve petrol araması yapınca Türkiye de misilleme olarak emektar Piri Reis gemisini aynı sulara göndermişti. Türkiye’nin deniz tabanında sismik araştırma yapabilen tek gemisi olan 34 yaşındaki Piri Reis’in azgın sularla boğuşurken sarfettiği çaba ise herkesi üzmüştü.

Hatta geminin kaptanı “Denizle boğuşmaktan araştırma yapmaya fırsat bulamadık” demişti. Piri Reis gemisi bugüne kadar çok iyi işler başardı. Ancak öyle görünüyor ki emekliye ayrılma zamanı geldi. Öğrendiğime göre Enerji Bakanlığı, Piri Reis’in son macerasından sonra en modern teknolojilerle donatılmış bir sismik gemi siparişi vermiş. 100 milyon dolara yakın bir maliyeti olan yeni geminin bir kaç ay içinde Türkiye’de olması bekleniyormuş.

DİĞER YENİ YAZILAR