21 milyonla sınırlı üretimi Bitcoin’in en büyük kozu

Bitcoin’in belki de en büyük gücü sınırlı sayıda üretilmiş olmasından geliyor. Bir bakıma enflasyondan arındırılmış yani. Blockchain teknolojisi ve şifreleme yani güvenlik de diğer önemli kozu

Bitcoin nasıl oldu da bir anda bu kadar değerli bir emtia haline geldi. Bunun temelinde sanırım altyapısında kullanılan teknolojiye duyulan güven ve 21 milyon adetle sınırlı üretimi yatıyor. Altyapısında kullanılan Blockchain teknolojisine ayrı bir başlık açacağız. Çünkü gerçekten blockchain teknolojisini anlamadan Bitcoin’in aslında nasıl birşey olduğunu anlamak imkansız. Bitcoin, teknolojinin finans sektöründe bulduğu en ihtişamlı vücut gibi sanki.
Ancak asıl gücü sanırım 21 milyonluk taklit edilemez, çoğaltılamaz, sınırlı üretiminden geliyor. Malum enflasyon ekonomilerin en büyük belalarından birisi. Her ne kadar günümüzde pek çok ülke enflasyon üretebilmek için didinip dursa da enflasyon bir paranın en büyük hastalığı.
Enflasyon başa bela. Paralardan bizim gibi 6 sıfırların atılmasına neden olan bir bela. Hatta bazı ülkelerde paranın değeri o kadar yok ki kilo ile ağırlığı dikkate alınarak işlem yapıldığı bile oldu. O yüzden insanlar bazı paralara güveniyor ya da güvenmiyor.
Para aslında bir değer mutabakatı. Bitcoin de bir değer mutabakatı sağladığına göre pekâlâ para tanımını hak ediyor.
Bugün belki çoğumuz nakitsiz yaşıyoruz. Her ay hesabımıza yatan parayı görmüyoruz bile. Sadece bilgisayar ekranındaki rakamlardan ibaret. Bir yerlerden bir yerlere transfer ediyoruz sadece. Kiramızı yatırıyoruz. Ev sahibi ekranına bakıyor. ‘Para yatmış ya da yatmamış’ diyor. Kimbilir belki o da eline almıyor. Ekranda çıkan görüntüye, POS makinalarından çıkan bir küçük kağıt parçasına güveniyoruz.
Satoshi Nakamoto’nun geliştirdiği enflasyondan arındırılmış sınırlı üretim kapasitesi ile insanlar Bitcoin’e de güvendi. Bir değer mutabakatı oluştu. Mesela Chicago Borsası da bunun bir değer olduğunu kabul etti ve işlem görmesine izin verdi. Yakında devletler de yasal bir alışveriş aracı olarak tanımlayabilirler. Ya da tehdit olarak görüp tanımazlar. Lütfen karıştırmayalım. Dijital para hayatımızda olacak. Ancak Bitcoin gibi finans dünyası için yeni bir ürün yaşamaya devam edecek mi? Onu bilmiyoruz.
21 milyon adet hissesi olan bir şirket sanki
Üzgünüm, basit şekilde anlatmaya çalışıyorum ancak bu kadar oluyor. Bitcoin’de her bir yeni blok geldiğinde bir öncekinin özeti ile ilişkili olacağı için tüm zincir birbirini tamamlayan bir yapıya sahip. Tüm noktalar birbirleriyle iletişim halinde olduğu için sistemin özgün şekilde kaldığını, bozulmadığını, araya sızma olmadığını teyid edebiliyorlar. Blockchain yapısında aradan bir halka çıkarsa veya değiştirilmeye kalkılırsa sistemin geneli bu noktayı dağıtık kayıt defteri ağından çıkartma yeteneğine sahip. Böylece geriye kalanlar zincirin kırılmadan devam ettiği noktasında mutabık kalarak güvenli şekilde sistemi kullanmaya devam ediyorlar.
Blockchain teknolojisi, veriyi dilediğimiz gibi yazıp, silme ve güncelleme imkanına farklı bir bakış açısı getiriyor. Her bir blok önce belirli kurallara göre oluşturulmuş ve sisteme yazılmış durumda. Yeni bir blok geldiğinde bir önceki bloğun bir özetini almak zorunda. Burada şifreleme öne çıkıyor. Peki insanlar neden bu sistemlere dahil oluyorlar?
Öyle ya insanlara bir şey yaptırmak için neden yaratmak lazım. Bir fayda sağlamaları gerekiyor. Bitcoin işte bu faydayı da sağladığı için başarılı oldu. Bitcoin ağında insanlar sisteme dahil olarak Blockchain ağının mutabakat sağlayan bir uç noktası haline geldiler. Bunun bir nevi ödülü olarak da ağ üzerinden üretilen Bitcoin’in hash’lerine yani şifrelerine sahip oldular.
Hisse senedi olayına aşina olanlar için başka türlü anlatmaya çalışayım. Mesela Facebook... Facebook bir sosyal medya platformu olarak yola çıktı ve başarılı oldu. Başarılı olunca da hisselerini halka arz etti. Bitcoin’i de halka arz edilmiş bir şirket gibi görüyorum. Sanki 21 milyon adet hissesi olan bir şirket. Bu hisselerin 16 milyon kadarının şifreleri çözüldü ve bir anlamda tedavüle çıkmış oldu. Şimdi insanlar o tedavüldeki hisseleri yani şifreleri alıp satarak Bitcoin’e değer biçiyorlar. Bitcoin’in hisse senedinden ayrılan heyecan verici noktası ise hâlâ bulunmayı bekleyen 5 milyona yakın şifre olması. Eğer 1 Bitcoin’e 15 bin dolar vermek istemiyorsanız, kendinize bilgisayarlardan oluşan bir çiftlik kurarak şifreleri çözmeyi deneyebilirsiniz.
Bitcoin’i anlamak Blockchain’den geçer
Belli oldu ki önümüzdeki yıllarda Blockchain teknolojisini ve bu teknoloji ile birlikte ortaya çıkan Bitcoin gibi kripto para birimlerinin adını çok sık duyacağız.
Şimdi size kalkıp da teknolojinin tarihsel gelişiminden bahsetmeyeceğim. Sadece bilgisayarların ilk dönemdeki hacimsel büyüklüğünden şimdi geldiği noktayı düşünün. Bilgisayarlar üzerinde yazılan bilgileri kopyalama şekillerini düşünün. Hard disc’leri, USB’leri, aklınıza getirin. İnternetin hızında yıllar içinde sağlanan gelişmeyi bir kenara not edin. Tüm bunlar teknolojide inanılmaz bir hızla ilerlediğimizi ortaya koyuyor.
Önce bir kaydın tek bir kopyasına sahiptik. Daha sonra kayıtları bazı bilgisayarlara dağıttık. Daha sonra bu kaydın pek çok kopyasını pek çok bilgisayara dağıttık, nihayet her bilgisayar işlemin bir kaydını tutacak hale geldi. Çünkü hem bilgisayarların kapasitesi artmıştı hem de maliyetler düşmüştü. Artık verileri dağıtarak saklamamız mümkün. Verilerin büyüklüğü de artık dert değil. Yüksek hızlı iletişim ağları ile yüklü verileri de her yere aynı anda iletmek mümkün.
Sistem çökmüyor
‘Distributed Ledger’ yani dağıtık kayıt defteri...
Bu kavramı bir yere not edin. Adını çok duyacağız. Bu kavram Blockchain teknolojisinin ABC’si sayılabilir. Bitcoin’den önce de kullanılmıştı ancak şifrelenmemişti. Bitcoin ile birlikte bu veriler şifrelendi ve dağıtık kayıt defterine bağlı tüm iletişim ağında ve dağıtıldığı noktalarda şifrelenen bilginin aynı kalması sağlandı. Aynı kaldığına güvenilince de herkes tarafından mutabakat sağlanmış oldu. İşte o güvenilirlik bugün Bitcoin’in vardığı değerin en büyük sebebi.
Bu fikirbirliği gerçekleştiğinde yani mutabakat sağlandığında artık yeni işlemin kayıt defterine yansıtılması için bir engel kalmıyor. Blockchain teknolojisi veriyi iletişim ağları üzerinden dağıtılmış şekilde saklamayı, süreç içinde verinin tüm bilgisayar noktalarında aynı kaldığına dair mutabakat yapılmasını, herkesin kendi verisini şifrelemesini ve şifrelenen verilere sadece şifre sahibinin izni olduğu takdirde başkaları tarafından erişilmesini sağlıyor.
Bitcoin işte bu anafikir üzerinden çalışıyor. Satoshi Nakamoto’nun kurduğu sistemde tam 21 milyon tane blok var.
Burası önemli.
Birinci blok oluşturulmadan ikinci blok oluşturulamıyor. İkinci blokta, birinci blok’un özeti var. Beşinci blokta, daha önceki 1, 2, 3 ve 4’üncü blokların özeti var. 21 milyonuncu blokta da ondan önceki blokların özeti olacak. Bloklar ilerledikçe özetler de arttığı için yeni adımın şifresini çözmek daha da zorlaşıyor.
1000’e yakın dijital paranın hiçbiri bir Bitcoin değil
BItcoIn’in inanılmaz başarısı ile birlikte çeşitli kripto-para birimleri ortaya çıktı doğal olarak. Bitcoin ile aynı tasarım yapısına sahip olup tamamı ile farklı bir Blockchain ağı üzerinde yaşam döngüsünü sürdüren bu kripto para birimlerine ‘alt-coin’ (alternative coin) adı veriliyor.
Şu ana kadar yüzlerce alt-coin denemesi yapıldı ancak çok azı küçük ölçekli de olsa bir pazar başarısı elde etti.
CoinMarketCap verilerine göre 890 farklı kripto para birimi bulunuyor.
Alt-coin yapıları henüz çok geniş kitleler tarafından alınıp satılmadıkları için spekülasyona da oldukça açıklar. Yeni ortaya çıkan ya da düşük değere sahip bir alt-coin’den yüksek miktarda alma, çeşitli kanallar aracılığı ile bu satın alma hareketini genel bir topluluk ilgisi olarak gösterme, fiyat yükselmesi ile birlikte elde tutulan alt-coin’leri yüksek fiyattan satma davranışları ne yazık ki sık görülüyor. Bu yüzden de yatırımcılar bu alt coin’lere daha ihtiyatla yaklaşıyor.
Spekülasyona açık
Peki Bitcoin’de spekülasyon yapmak mümkün değil mi?
Elbette mümkün.
Hatta bunun bazen yatırımcılar tarafından değil, devletler tarafından bile yapıldığına şahit olabiliyoruz.
Örneğin Çin Merkez Bankası Eylül ayı başında ilginç bir olayın aktörü oldu. Banka, Bitcoin ve benzeri kripto paralarla ilgili soruşturma açtığını, bunların arzına izin vermeyeceğini ilan etti. Bitcoin’in değeri bir anda yüzde 30’a yakın düştü. Bunun ardından banka, çok da katı tutum sergilemeyeceğini içeren ikinci bir açıklama yaptı. O açıklama ile Bitcoin kayıplarını telafi etti. Ancak piyasada çok ciddi bir söylenti yayıldı. Çinli yatırımcılar zaten Bitcoin’in en iyi müşterileri arasındaydı. Merkez Bankası’nın ilk açıklamasının ardından Çinli yatırımcıların Bitcoin yatırımlarını daha da artırdıkları öne sürüldü. Merkez Bankası’nın ikinci açıklaması ile de düşük fiyattan alanlar para kazanmış oldu.
Bitcoin’in sihiri ne?
- Aslında bir muhasebe sistemi. Her şey herkese açık bir deftere işleniyor.
- Ortak bir uzlaşı içinde o defteri takip ederek güncelleyecek tüm bilgiyi depolayacak bir aracıya duyulan ihtiyacı ortadan kaldırıyor. Bir anlamda banka yolsuzluğunu, devleti ortadan kaldırıyor. (Yani 2008’de başlayan finansal krizin baş sorumlularını)
- Uçtan uca elektronik para. Üçüncü bir aracıya gerek yok. Kolay transfer ediliyor, takip edilemiyor.
- Enflasyondan arındırılmış, sınırlı sayıdaki üretimi belki de en cazip özelliği.
- Devleti ve bankaları güçsüz kılan, bireyi güçlendiren bir sistem.
- Sistemdeki tüm bilgisayarlar blockchain defterinin yönetimine katılıyor. Böylece tüm dijital ödemelerin kaydını tutan canlı yaşayan bir belge oluşuyor.
- Bilgi tek bir merkezde olmadığı için hack’lenmesi mümkün değil demeyelim ama imkansıza yakın.
Günah para birimine devletler ne diyecek?
Son yıllarda günahlarından arınsa da Bitcoin hâlâ insanlara ve işletmelere kontrol mekanizmaları olmaksızın, üstelik kimlik denetiminden bağımsız yeni bir uluslararası, hızlı ve güvenilebilir platform sunmayı başardığı için merkez bankaları için bir tehdit. Bitcoin Blockchain ağının tasarımı gereği üzerinde oluşturulan kişilere ait cüzdan bilgileri için gerçek kimlik bilgileri talep etmiyor. Bitcoin, Blockchain ağına giren bir kişinin gerçek hayatta kim olduğunu bilmiyor. Sadece ağ yapısını inceleyerek pratik olarak Bitcoin sahibini bulmak da neredeyse imkansız. Tüm dünyada pek çok ülke bu bilgileri analiz etmek ve gerçek kimlikler ile eşleştirebilmek için çalışmalar yürütüyor. Zira Bitcoin her ne kadar artık günahların para birimi olarak tarif edilmese de devletler kendi kontrolleri dışında bir değer transferinin gerçekleşmesini güvenlik ve istihbarat açısından doğru bulmuyor. Yani yarın öbür gün devletler Bitcoin ya da benzeri kripto paraları sakıncalı ilan edebilirler. İşte o zaman psikolojik olarak Bitcoin’in değerinde ciddi bir geri çekilme yaşanabilir. Bitcoin de aslında bu gibi bir tehdide karşı kendi önlemlerini alıyor. Blockchain platformu üzerinde kullanıcıların farklı işlemlerini tek bir işlem altında toparlayarak gerçekleştirilmesini, bu sayede kullanıcı bazında girdi-çıktı ilişkisinin takibinin yapılamamasını sağlayan formüller geliştiriliyor. Blockchain ağları güçlü şifreleme servisleri ile birlikte kullanıldığında kimlik takibini güçleştirmekte ve kişilerin anonim kalması için cazip bir seçenek sunuyor. Bakalım devletler ve merkez bankaları kripto paralara daha ne kadar sessiz kalacaklar.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR