Vizyoner istihbarat

“Üçüncü Dünya Savaşı’nın hangi silahlarla yapılacağını bilmiyorum ama Dördüncü Dünya Savaşı’nın taş ve sopayla olacağı kesin.”

A.Einstein

Her askeri harekatın siyasi bir hedefi olduğu gibi istihbarat çalışmaları da talepte bulunan kişi ya da kurumun belirlediği hedefler doğrultusunda yürütülür. İstihbaratçıların görevi, kendilerince seçtikleri konularda değil yönetenlerin karar alma süreçlerinde ihtiyaç duydukları ve talep ettikleri bilgileri açık ve kapalı kaynaklardan elde edip işleyerek sunmakla sınırlıdır.

Bireyler ve toplumlar genelde anlık fotoğraflara dayalı reaksiyon gösterir ya da yargıya varırlarken istihbarat dünyasında an yerine analiz edilmesi gereken bir süreç vardır. Çünkü an’da yaşanan her ne ise işaretleri mutlaka izlenmesi ve analiz edilmesi gereken bir sürecin içinde saklıdır. Dilerseniz buna anlık fotoğrafların büyük fotoğraf içindeki yerinin belirlenmesi de diyebilirsiniz.

Yakın geçmişte salt güvenlik odaklı olarak algılanan istihbaratın günümüzde devletlerin hedef ve çıkarları bağlamında geleceği şekillendirmeye yönelik bir kulvara taşındığı ve vizyoner istihbarat kavramının üstelik yıllar öncesinde ortaya çıktığı düşünüldüğünde konunun önemi daha da anlaşılır olmaktadır.

Haberin Devamı

Cephe ve cephe gerisi

Bu konuyu gündeme getirmemizin nedeni 90’lı yıllardan günümüze, askeri anlamda en ağır darbelerinden birisini alan PKK’nın yaşadığı sıkışmışlıktan kurtulmak için gelecek planlamalarını öngörebilmek..

Kış üslenmesini alanda süreklik kazanan operasyonlar nedeniyle gerçekleştirme olanağını bulamayan, ciddi anlamda insan ve malzeme kaybına uğrayan, Güneydoğu’da stratejik bir hata yaparak meskun mahal muharebelerine kalkışan ve taban desteğini önemli ölçülerde yitiren, KCK’nın lider kadrolarının yönlendiriciliği ve yönetimi ile müzahir bir siyasi hareketin desteğinden uzak düşen PKK’nın, varlığını sürdürebilme bağlamında yeni taktik hamlelere başvurması kaçınılmaz görünmektedir.

PKK, ‘cephe’ olarak adlandırılması olası Güneydoğu ağırlıklı ‘eylem coğrafyasındaki’ kayıplarına karşın ‘cephe gerisi’ olarak kullandığı Kuzey Irak ve PYD aracılığı ile Suriye’deki varlığını koruduğu sürece askeri anlamda kesin bir yenilgiye uğratılması olanaklı görünmemektedir.

Haberin Devamı

Bu nedenle Irak ve özellikle Suriye’yi güvenli üs bölgeleri olarak kullanıp cephe gerisi faaliyetlerini sürdürme olanağına sahip olduğu sürece eylemselliğindeki zayıflamaya karşın PKK’nın askeri anlamda varlığının sonlanmayacağı bilinerek ‘güvenli hiçbir alan’ bırakılmaması mücadelenin kazanılması için bir zorunluluğa dönüşmüş bulunmaktadır.

Ne var ki Türkiye, Irak’ın kuzeyinde sahip olduğu imkanlara ABD, Rusya, İran ve Esad rejiminin örtülü ve açık engellemeleri nedeniyle Suriye’de sahip bulunmamakta ve PKK’nın Suriye izdüşümü olan PYD, ABD ve Rusya’nın bölgedeki gelecek tasarımlarında neredeyse paylaşılmaz bir konuma yükselerek legalize olma konusunda mesafe kaydetmektedir.

PKK’nın Irak ve Suriye’deki cephe gerisi/güvenli üs bölgelerine ‘siyasi coğrafya’ olarak kullandığı kimi Avrupa ülkelerindeki örgütsel yapısı, ilişki ağı ve sahip olduğu açık ya da örtülü destek de eklendiğinde, yaşadığı sıkışmışlıktan kurtulmak için önümüzdeki süreçte sahneleyeceği kartların neler olacağı ufuk hattına düşmeye başlamış görünmektedir.

Haberin Devamı

Çünkü Türkiye içinde askeri ve siyasi alanlarda görünür gerilemesine karşın bölgedeki gelişmeler nedeniyle artan talep doğrultusunda PKK’nın ‘hizmet yelpazesi’ genişlemekte ve kimi Avrupa ülkelerinde sahip olduğu destekte bir azalma görünmemektedir.

PKK’nın eylem coğrafyasında yürütülen başarılı mücadeleyi ifade eden mikrodan tüm alanları kapsayan makroya geçiş ve bağlı olarak vizyoner istihbaratın öneminin ortaya çıktığı yer ise tam da buradadır.

DİĞER YENİ YAZILAR