İşinizden eşinizden edebilir!

Haberin Devamı

Başlık korkutucu, değil mi? Bizi işimizden ve eşimizden edebilen bir kişi değil, hastalık: sedef! Ülkemizde az-buz değil, yaklaşık 2 milyon hasta var. Yazım için araştırma yaparken çok yararlı bulduğum bir site keşfettim. Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ve Abbott işbirliği ile hazırlanan www.sedefleyasam.com. Sedef hastalarının yaşadıkları zorlukların anlatıldığı belgeseller de koymuşlar, etkileyici.

Sizin için konunun uzmanını da buldum. Karşınızda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Görevlisi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sibel Alper ile sedefle ilgili herşeyi konuştum.

- Sedef nedir?

Sedef deri hücrelerinin bağışıklık sistemindeki yanlış sinyaller nedeniyle çok hızlı çoğaldığı, derinin bası/darbe bölgelerinde, kızarıklık ve pullanmalar ile kendini gösteren bir deri hastalığı.

- Bulaşıcı mı?

Kesinlikle bulaşıcı değil. Normal yaşantıyı sürdürmede hiçbir engel söz konusu değil. Sedef hastasına dokunarak, aynı havuza girerek veya yakın ilişkide bulunarak sedef hastası olunmaz.

- Kronik bir hastalık, değil mi?

Evet, kroniktir. Yıllarca devam edebilir ama hastalarımızın yüzde 75’inde çok hafif seyreder.

- Kimlerde görülüyor?

Tüm dünya ülkelerinde sedef hastalığı görülmektedir. Erkek ve kadınlarda eşit oranda görülür ama kadınlarda biraz daha erken başlamaktadır. Hemen herkeste ve her yaşta görülebilir, erişkinlerde daha sık. En çok 20’li yaşlarda ortaya çıkar. Yüzde 75 oranında 40 yaştan önce başlar. Bir de 50-60 yaşları önemli bir dönemdir.

- Sedef hastalığının tam olarak nedeni nedir? Genetik mi?

Nedeni hâlâ belli değil. Genetik olarak taşısa bile birkaç şey birarada olunca tetikleniyor. Ailede sedef hastalığı olması riski arttırmakta, ama kesin ortaya çıkacak anlamına gelmez. Sedef hastalığı birden fazla gen ile ilgili ailesel bir hastalıktır. Bir ebeveynde varsa risk yaklaşık yüzde 10’dur. Bu genler tanımlanmıştır. Ancak kalıtsal olarak geçen herkeste hastalık ortaya çıkmaz. Tetikleyici nedenlere de ihtiyaç vardır.

- Stres sedefi artırıyor mu?

Stres tetikleyiciler arasında, tüm bağışıklık sistemi hastalıklarında olduğu gibi, ama burada bir kısır döngüden söz edebiliriz. Çünkü hastalık da stres nedeni olabiliyor. Başka tetikleyiciler de var; bazı ilaçlar, enfeksiyonlar, aşırı ultraviyole, hormonal değişiklikler...

Mutlaka ilaç tedavisi, ama antioksidan niteliği olan gıdalar da yiyin

- Polonyalı araştırmacı Udo Erasmus ‘İyileştiren Yağlar- Öldüren Yağlar ‘ kitabında sedef hastalarına lezyonların üstüne keten tohumu yağı sürmelerini öğütlüyor. Yararı olabilir mi?

Belki de psikosomatik etkili...

(psikolojik olarak iyi geleceğine inandığınız bir şeyin vücuda fayda sağlaması) Antioksidan niteliği olan gıdalara ağırlık verilmesi yerinde olabilir. Ama ilaç tedavisi her zaman ilk seçenek.

- Ortalıkta tıp doktoru olmayan, bitkilerle tedaviye yönlendiren, üstelik bunu gazete köşelerinde yapan, bir şekilde parıldayan! kişiler de var. Bu gibi kişilerin de önerileriyle hastalar ilaç yerine, bitkisel tedavilere yönelebiliyor. Bu sizce doğru mu?

Hayır. Bir, tedaviyi çok geciktirebiliyor; iki, varolan lezyonları şiddetlendiriyor. İyileşebilecekken iyileşemez hale geliyorlar. Üstelik hastanın cebinden bitkisel tedavi için ilaca göre bazen daha fazla ücret çıkıyor.

- Bir de balıklarla tedavi varmış. Hem bizde hem İngiltere’de böyle bir tedavi yapıldığını okudum. Yararlı oluyor mu?

Ben bunu yapıp iyileşeni görmedim! Balıklar bu kabukları yiyorlar. Kanama oluyor. Her ısırık bir darbe. Eğer ortam hijyenik değilse enfeksiyon riski, kanla bulaşan hepatit tehdidi de var.

- Peki tedavide kullanılan ilaçlar güçlü mü?

Hafifse dışarıdan krem şeklinde... Eğer vücudun yüzde 5’inden fazlasına yayılıyor ise krem dışında tedavi seçeneği lazım. Eğer tedavi gecikirse zaman içinde eklem, kalp, metabolik sendrom, obezite...

Bağışıklık mekanizmasını düzeltmeye yönelik çok yeni tedaviler var. Ümitsiz olmak için hiç neden yok. Özellikle vurgulamak istediğim bir konu var; hastalar genelde lezyonlar azalınca ilaç kullanmayı bırakıyorlar. İlacı düzenli kullanmak çok önemli.

Sedef hastaları güneşe çıkarken dikkatli olmalı


n Hava cayır-cayır bizde şu anda... Sedef hastaları güneşe çıkmasınlar mı?

Aşırısı zararlı. Kontrollü güneş olabilir. Yani sabah ve akşam belli saatlerde... Fazlası sedefi tetikliyor.

n Sedef hastalarında intihar girişimi de oluyormuş...

Evet. Çünkü işlerinden, eşlerinden olabiliyorlar. İstatistiklere göre yüzde 30 depresyon, yüzde 10 intihar girişimi var. Erkek hastalar yerde pul pul döküntü bırakmamak için bazen pantolon paçalarını çoraplarının içine sokuyorlar. Bazı hastalar otobüste kimsenin yanına oturmuyor. Hastaların cinsel yaşamlarına da darbe vuruyor. Özellikle kadınlarda cinsel bölgelerde kabuklaşma, kızarıklık şeklinde görülebiliyor. Bu çok büyük güvensizlik, isteksizlik yaratabilir.

- Beslenmeyle ilgisi var mı peki?

Sedefteki yapı çok ilginç; sadece deri hastalığı değil. Deriden başlıyor ama bu hastalarda obezite riski var. Bu hastalarda TNF (tümör nekrozis faktör) adlı bir kimyasalın salgısı yüksek. Bu kimyasal yağ dokusunda da salgılanıyor. Lezyonun aktif olmasına yol açıyor.

Kasım ayında Antalya’da katıldığım Uluslarası Beslenme ve Kanser Konferansı’nda bu madde ile kanser ilişkisinden de bahsedilmişti. Kanser ilişkisi henüz kanıtlanmış değil. Sedef hastalarının kanser riskleri yüksek değil. Sağlıklı yaşamaları gerekiyor. Hepimiz için geçerli olduğu gibi; egzersiz, doğru beslenme...

DİĞER YENİ YAZILAR